“Toplumun önceliği Külliye değil”
Külliye eyleminin simge ismi… Soyer Kolozali… Eyleme katıldı, tutuklandı, tutukluluk sürecini YENİDÜZEN’e anlattı...
Ayşe GÜLER
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nin yapımını protesto eylemi sonrasında tutuklanan CTP Gönyeli Belediyesi Asbaşkanı Soyer Kolozali, “Ana muhalefet partisinin içerisinden tutuklamalar olsun ki, bundan sonra eylemlere katılanlar iki kez düşünsün algısı yaratmak istiyorlar” dedi.
“Polisi darp edip görevinden men ettiği” gerekçesiyle 7 saati aşkın süre tutuklu kaldıktan sonra hakkında dava okunan Kolozali, CTP’li bazı milletvekillerinin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımların kaldırılması halinde serbest kalabileceklerinin ifade edildiğini açıkladı.
Kolozali, polisin “Bazı aranan şahıslar olduğu, bu kişilerin gelmesi halinde bizim serbest kalabileceğimize yönelik pazarlık yaptığını” da dile getirdi.
Toplumun önceliğinin külliye olmadığını vurgulayan Kolozali, “Toplum bunalmış durumda. Gerek ekonomik kriz, gerek gelecek kaygısı, pahalılık nedeniyle herkes kaygı içerisinde” şeklinde konuştu.
“Toplumun önceliği külliye değil”
- CTP Gönyeli Belediyesi Asbaşkanı Soyer Kolozali, “Toplum olarak bizler, külliye yerine daha farklı beklenti olduğunu söylüyoruz” şeklinde konuştu, “Toplum açsa, okullar dökülürse, dünya kadar okul ihtiyacı varken, hastanelerde alt yapı sıkıntısı yaşanıyorsa, ilaca ulaşamıyorsa bu bir prestij değildir” dedi.
- Kamuoyunda bir süredir, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesine’ yönelik tepki var, eylemler yaşanıyor. Siz de protesto eyleminde tutuklandınız. Neler yaşandı?
- “Külliye, ne olacak? Cumhurbaşkanı olarak federasyon savunmuyorsunuz, yurt dışında üst düzey bürokratlar gelmiyor. Tamamen gazetelerinizi okuyup, köpeğinizi gezdirip, temiz hava alabileceğiniz bir ortam arayışındasınız. Büyük bir ihtiyaç yok. Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Cumhurbaşkanı Konutu değil de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ya da Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi gibi isimler kullanılarak, Kıbrıs kültürünü yok edip, farklı bir kültür yapısına döndürme çabaları kabul edilemez. Toplum olarak bizler, külliye yerine daha farklı beklenti olduğunu söylüyoruz. Ancak bu kadar yıldır içerisinde oturdukları yerleri küçümsüyorlar. Meclis’i sigara fabrikasına benzetiyorlar. Cumhurbaşkanı prestiji nerede yakalamalıdır? Toplum açsa, okullar dökülürse, dünya kadar okul ihtiyacı varken, hastanelerde alt yapı sıkıntısı yaşanıyorsa, ilaca ulaşamıyorsa bu bir prestij değildir. Her ay yaz aylarında ciğerlerimiz yanıyor. İnsanlar mutluysa prestijden bahsedebilirsiniz. Toplumun çok öncelikli ihtiyaçları dururken prestijden bahsedebilirsiniz.”
Eylemde tansiyon nasıl yükseldi?
- “Önceliklerimizin başka olduğunu göstermek için eylem yaptık. Sonuna kadar destek verdik, vermeye de devam edeceğiz. Polis, en çok horlanan bir yapı haline getirildi. Terfi ve atamalar alamadıklarından dolayı ciddi sıkıntılar yaşayanlar var. Yüzde 90’ı çok iyi niyetli. Polis içerisinde bilinçli mi bilinçsiz mi bilmiyorum ama önlem alınırken, birkaç polis sanki Türkiye’deki Gezi olaylarında ruhla toplumun içerisine dalıp, ortamı geriyor. Daha önceki eylemlerde de bunlar yaşandı. Herkes, olay olmadan, kimsenin burnu kanamadan evine gitmek istiyor. Çünkü eylem yapmak anayasal bir haktır. Eylem bitti, olay yerinden ayrılıyorduk. Ansızın bir gerginlik yaşandı, aşağıya inen arkadaşlar olduğunu gördük. Milletvekili arkadaşımız Ongun Talat, ayaklarından tutulup, çekiliyordu. Bir milletvekilinin dokunulmazlığı olduğunu herkes bilir. Vekiller de itiş kalkışın arasında kaldı. O nedenle olayların içerisine girmeye çalıştık.”
Peki sonrasında ne oldu?
- “Tellerin olduğu yerde çukur bir alan vardı. Üzerine dokunduğumu söylenen polis arkadaş da yere düşmüş, üzerine insanlar basıyordu. Eylemci arkadaşlar polisi yerden kaldırdıktan sonra ruh hali değişti.”
Tutuklama kararını nasıl öğrendiniz?
- “Eylemden 1 gün sonra telefonum çaldı. CTP Genel Sekreteri, Asım Akansoy aradı. Ben ve bir arkadaşımla ilgili tutuklama kararı olduğunu söyledi.”
Hemen polise gittiniz mi?
- “Tutuklama kararını bir kez daha teyit etmek istedim, bir polis arkadaşımı aradım. O da bana görevden ayrılırken, tutuklama yazısı geldiğini doğruladı. Polisten kaçma niyetim olmadığını söyledim, gideceğimi belirttim. Hukukçu vekillerimize haber verdik. Saat 17.00 gibi parti binasında toplandık, saat 17.30 gibi Lefkoşa Polis Müdürlüğü’ne gittik.”
Hakkınızda “polisi görevden men etme” davası mı okundu?
- “Evet, hakkımızda 4 ayrı polisi görevden men etmekle dava okundu. Ama olayların içerisinde 4 değil, 2 polis vardı. İkisi olayın içerisinde, ikisi de dışarda durup bekliyordu. İtiş kalkış olayı da 20-30 saniye sürdü. Bu sürede 4 polis arkadaşı alıkoyup, darp etme suçlaması gelmesi kabul edilemez.”
Poliste neler yaşandı?
- “Hakkımızdaki suçlamayı kabul etmedik. Polislerin tavrı ilk başta çok iyiydi. Bizlere ‘poliste 2 saatte kalabilirsiniz, 24 saat de olabilir’ dendi. Aranan kişiler olduğu, bazı belgelere ulaşmaya çalışıldığı, ardından da soruşturmanın bitirilmeye çalışılacağı söylendi. Bizler de ellerinde yeterli delil yoksa neden alıkoyduklarını sorduk. Ardından kayıt yaptırdık, kimliklerimizi verdik. Sonrasında akşamı poliste geçireceğimiz yönünde bilgi verildi. Zorluk çıkarmadan aşağıya indik. Saat 17.30 gibi polisteydik, 6 saati aşkın süre poliste kaldık. Tansiyon sorunu yaşadık, hastaneye gittik, geldik. Polisler bize saat 00.30 gibi serbest kalabileceğimize yönelik bilgi verildi. Polis bir yerlerden bilgi ve talimat aldığı için ne yapacağını bilmeyen üst düzey vardı. Bazı aranan şahıslar olduğu, bu kişilerin gelmesi halinde bizim serbest kalabileceğimize yönelik pazarlık yapılmaya başlandı. Akabinde, bazı milletvekilleri arkadaşlarımızın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarını kaldırması halinde serbest kalabileceğimiz polis tarafından ifade edildi. Genel Başkan Tufan Erhürman da polise geldi, bilgi aldı, görüşmeler yaptı. Sonrasında bize dava okundu, hiçbirini kabul etmedik. Saat 00.30 gibi serbest kaldık. Artık her şey mahkeme aşamasında…”
“Ana muhalefet partisinden tutuklamalar olsun ki eylemlere katılanlar iki kez düşünsün algısı yaratmak istiyorlar”
- Kolozali, eylemler sonrasında polis tarafından yapılan tutuklamalarda ‘korku algısı’ yaratılmak istendiğini söyledi, “Ana muhalefet partisinin içerisinden tutuklamalar olsun ki, bundan sonra eylemlere katılanlar iki kez düşünsün algısı yaratmak istiyorlar” dedi.
Olaylara çok fazla kişi karıştı. Hangi gerekçeyle sadece iki kişi tutuklandı?
- “Kişiler seçilirken, polis daha önceki eylemlere de bakıyor. Sürekli eylemlerde ön planda duran, görev alanlara bakılıyor. ‘Toplumun içerisinden birilerini alalım, bildik kişiler olsun’ deniliyor. Bu da nereden olsun? ‘Ana muhalefet partisinin içerisinden tutuklamalar olsun ki, çok fazla geniş kitleye katılsın, ses versin bundan sonra eylemlere katılanlar iki kez düşünsün’ algısı yaratmak istiyorlar. Bundan sonraki eylemlerin daha sönük geçmesi için korku salmak istiyorlar. Ama bizim toplumumuzda yoldaşın eli kanadığında, bir dokunuşta 10 katı artarak geldiklerini unutuyorlar. Bu daha eylemlerin başı… Toplum bunalmış durumda. Gerek ekonomik kriz, gerek gelecek kaygısı, pahalılık nedeniyle herkes kaygı içerisinde.”
Bazı siyasiler eyleme katılanlarla ilgili de suçlamalar yapıldı. Bu konuda da bir ayrıştırma mı var?
- “Bazı siyasiler, yukardan alkışlanacak açıklamalar yapmak istiyor, koltuğunu daha sağlama almakla ilgili söylemde bulunuyor. Yakışıksız kelime kullanıyorlar. Kimsenin, hiçbir sivil toplum örgütünün bireysel olarak Türkiye ile ilgili sorunu yoktur. Türkiye’nin buraya uyguladığı politikalar, oradaki hükümetlerle ilgili sorunu vardır. Öyle bir yansıtılıyor ki, Kıbrıslılar Türkiye’yi sevmez deniliyor. Kendileri gibi düşünmeyenler vatan haini oluyor, ötekileştiriyorlar, insanlar üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar.”
Bu olaylardan sonra ‘eylemlere bir kez daha katılmayacağım’ diyor musunuz?
- “Bu durum, bizde kıvılcım etkisi yarattı. Örneğin şarjınız azalır, telefonunuzu şarja takıp, yeniden sokağa çıkarsınız. Bizde de durum aynı. Şarj yapılmış şekilde sokağa dönüyoruz. Sokaktan kopacak bir ideolojik yapımız yok. Bir milim sapmadan yolumuza devam edeceğiz. Toplum önünü açabilecek federasyon konusunda kendimizi adadık, bundan cayarsak çocuklarımıza hesap veremeyiz.”
FOTOĞRAFLAR: Fehime ALASYA