Toprak için İsviçre’de kamp…
New York’ta moraller çökmüştü. Liderler müzakere masasında olduklarından farklı davranmışlar, böylece beklenen ilerleme ve 5’li konferans daveti yapılamamıştı. Hatta New York dönüşü karşılıklı suçlamalar başlamış, taraflar ilerle sağlanamamasının suçunu birbirlerinin üzerine yıkmaya çalışmıştı.
New York dönüşü iplerin kopacağı, çözümün başka bahara kalacağı tahminleri yapılıyordu. Ancak liderlerin açıklamalarının satır araları okunduğu zaman bunun böyle olmayacağı açıktı.
Eide’nin Kıbrıs Türk basınına söyledikleri ise marathon görüşmelerin liderler döner dönmez başlayacağını müjdeliyordu.
Eide’nin dediği oldu. Liderler hemen Ekim ayı başında oturdu ve maraton bir görüşme takvimi açıkladı. Buna göre ay sonuna kadar 9 ya da 10 toplantı yapılacak. Bu görüşmelerde ilk 4 başlık tamamen aşılmaya çalışılacak.
Ay sonu bu mümkün olursa liderler ekipleriyle beraber muhtemelen İsviçre’ye taşınacak. Burada kampa girilecek ve “Toprak” başlığı detaylarıyla beraber görüşülmeye başlanacak.
Şimdi umutlanalım mı?
Elbette her şey bitmiş değil. Daha aşılması gereken çok konu var. Buna rağmen sanırım artık burden çıkış çok zor olacak. Rum basını dün BM üst düzey yetkililerine dayandırdığı haberinde “artık geri dönüş mümkün değil” dedi.
Ben de öyle düşünmeye başladım. Çünkü gerçekten New York’ta özellikle Anastasiadis’ten kaynaklanan bir duraklama yaşandı. Ama sihirli bir güç geri dönüşe izin vermediği gibi, adaya döner dönmez çok daha sıkı bir çalışma programına liderleri mecbur kıldı.
Hatta “toprakta ne alacağımı görmeden 5’li konferansa gitmem” diyen Anastasiadis toprak konusunu yurt dışında bir kampta görüşmeyi ve uzlaşılması halinde hemen 5’li, ya da çoklu konferansa gitmeyi kabul etti.
Kuşkusuz Akıncı da “Toprak detaylarını şimdi görüşmem, 5’li konferansta görüşürüm” yönündeki görüşünü geri çekerek 5’li konferans çağrısı yapılmadan böyle bir kampta görüşmeyi kabul etti.
İki lider de taviz verdi anlamında söylemiyorum. İki lider de sorunu aşmak için esneklik gösterdi anlamında bunun altını çizdim. Çünkü sorunun aşılmasında en önemli şey “karşılıklı esnekliktir”. Bu olmadan çözüm bulunamaz.
Muhtemelen Kasım ayı içinde İsviçre’nin Cenevre kentinde bir araya gelecek Kıbrıslılar toprak konusunu da çözümleyerek bir çerçeve anlaşma ortaya çıkarmaya çalışacaklar.
İki lider de buraya siyasi parti liderlerini de birlikte götüreceklerini ve bu hassas konuyu birlikte aşmaya çalışacaklarını açıkladı.
Dün Rum ulusal konseyine gelişmelerle ilgili bilgi veren Anastasiadis böyle bir kamp toplantısına giderken “Ulusal Konseyi” de alacağını açıkladı. Akıncı da dün KKTC Meclis’ini bilgilendirdi. Çıkışta da böyle bir toplantıya tüm siyasi parti başkanlarını da birlikte götüreceğini açıkladı.
Bu iki açıklama artık sona yaklaştığımızın ve muhtemelen çözüme doğru yaklaşmakta olduğumuzun kanıtıdır diye düşünüyorum. Çünkü iş bu noktaya geldiğine ve liderler yalnız başlarına sorumluluk almak yerine her iki tarafta da çözüm yanlısı siyasi partiler yanında çözüm karşıtı siyasi parti liderlerini de bu toplantıya götürmek istediğine göre iş ciddiye bindi demektir.
Ben bu yeni süreci böyle okudum. Liderlerin bu yaklaşımını da olumlu buldum. Elbette herkesin orda olması, herkesin sürece dahil olması olumludur. Ama herkesin katılacağı bu kampı bırakınız İsviçre’de, ayda ya da Mars’ta yapsanız bir yolu bulunarak basına yansıyacak. Bundan kurtuluş olmaz. Buna rağmen ben bu sürece herkesin, her kesimin katılmasının gerekli ve yararlı olacağını düşünüyorum.
Çözüm için geriye sayım başladı. Umarım hızlı ve doğru sayarız. Bu sağlam bir zemine basmamızı sağlayacak. Yoksa bu momenti de ıskalarsak bir sonrakini ne zaman yakalayabiliriz, ya da yakalayabilirmiyiz bilemem.