1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Tören’ istismarı ve KIŞKIRTMA
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Tören’ istismarı ve KIŞKIRTMA

A+A-

Tören alanında yaşananlar ‘kışkırtma’ olabilir ancak!..
Ve saygısızlık.
Hem törenin ve günün anlamına yani “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümü”ne saygısızlık…
Hem de Meclis’e, iradeye…
***
Siz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla toplanmış bir kalabalık önünde, tümüyle başka amaçlarla ‘gösteri’ yapıyorsunuz.
Bu ‘ortam’ı istismar ediyorsunuz…
Farklı düşünen insanları tahrik ediyorsunuz…
Ve pankart tutuyorsunuz, “Vicdani Redde Hayır”, “Askerlik Namustur” diye…
***
“Namus” gibi göreceli kavramların “kutsallığına” giyinmek yaşamın pratiğindeki ihtiyaçları ve temel insan haklarını ortadan kaldırmıyor.
Eğer ki ‘mecburi’ olmasa askerlik, o pankartları açanların çocukları da gitmez!..
Üstelik siz yedisinden yetmişine hiç ayrımsız askerlik ve esirlik anıları olan bir topluma sergiliyorsunuz bu ucuzluğu…
Nedir yani namus?
18 yaşında bir çocuğun üretmek yerine elinde piyade tüfeği sabaha kadar bir kulübe önüne beklemesi mi?
Yoksa ‘savaş eğitimi’ mi?
***
Zülfü Livaneli, ‘ifade özgürlüğü’nü anlattığı bir yazısında, şu hatırlatmayı yapar:
“Din, milliyetçilik, bayrak, vatan, namus... Bunların hepsi kutsal kavram sınıfına girer ama yeryüzünde en çok insan kanı da bunlar yüzünden dökülmüştür...”
***
İşin bir diğer boyutu da şu ki, eğer aynı tören alanına ‘Askerliğe Hayır’ diyen gençler gelseydi pankartlarıyla, ne olurdu?
Acaba ‘törenin sorumlusu’ birlik komutanlarımız aynı hoşgörüyü gösterir miydi?
***
Meclis’te demokratik bir ortamda tartışılıyor konu…
Farklı görüşler olabilir.
Bu ‘farklı’ görüşler için ‘eylem’ de yapılabilir.
Yer de zaman da mekan da vardır bunun için ve ‘birilerinin gölgesi’nde tören istismarına gerek yoktur.
***
Dışişleri Bakanımız Özdil Nami, dün, United Medya’daydı, bu satırların yazarına da ‘sitemlerini’ iletti.
İki konuda sitemi vardı.
Biri, alaycı üslup…
Diğer, “Bir telefon açsaydınız, tören organizasyonları ile ilgili çalışma ve toplantılar yaptığımızı öğrenirdiniz” dedi…
Bu yönde bir eksiğimiz olabilir.
Elbette Özdil Nami’yi üzmek gibi kişisel bir hedefimiz yoktur, keşke, böylesi çalışmalar, açık iletişimle daha çok paylaşılsa…
Giderek ‘militarist’ bir gösteriyle dönüşen ‘tören statükosu’ üzerinde hassasiyetle çalışıldığını duymaktan mutlu oldum.
Takipçisi olacağız…
Hem toplumun farklı kesimlerinin değerlerini dikkate almak gerekiyor,
hem de ‘eziyet’i ve ‘istismar’ı önlemek, bu ‘tatil’ bolluğuna bir son vermek…
Yoksa ‘özel günlerin’ gerekli saygıyı görmesine kimin ne itirazı olabilir ki?

Bu yazı toplam 2147 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar