Trafik
İster yaya, ister arabanızla, isterse motorsikletinizle veya bisikletinizle olun. Yola mı çıktınız ? Hedefinize sağ salim ulaşıp ulaşamayacağınız hiç belli değil. Yollar, canı elinde, hareket halinde bir kalabalıkla dolu. Kimin, her an ne yapacağı, nasıl davranacağı hiç belli değil. Maçın oynandığı sahada ne hakem var, ne yan hakem ne de kural.... Faul yok, penaltı yok...Güzel ve doğru hareketler için sizi alkışlayacak seyirci de yok. Allaha emanetsiniz sadece.
Ve öğütler(!!!)....
Trafik ışıklarına gelmişseniz, sağınızda, solunuzda, arkanızda ve önünüzdeki araçlara pür dikkat kesilin. Dört bir yanınızda tehlike var, haberiniz ola. Kimin nereden geleceği nasıl geleceği ve ne yapacağı hiç ama hiç belli değil.
Örneğin, siz sağ taraftaki araç sırasında yerinizi almış ‘yeşil’ ışığın yanmasını beklerken, sol yanınızdan, kendini ‘en akıllı’ ve ‘en açıkgöz’ zanneden bir veya birkaç sürücünün geçip gitmesine hazırlıklı olun. Çünkü, o solunuzdan, trafik ışığı, sıra falan dinlemeden geçip gidenlerin ‘saniyeleri’ çok ama çok değerlidir. Varacağı yere sizden 20-30 saniye önce varmak için herşeyi ama herşeyi yapmayı göz almıştır.
İki veya tek şeritli yol farketmez. Seyir halindeyken de sağınızdan, solunuzdan geçecek olanlara çok dikkat etmelisiniz. Bir eli direksiyonda diğer eli cep telefonunda bir sürücünün yanınızdan vızzzz diye geçmesine hazırlıklı olun.
Seyir halindeyken, özellikle kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs ve motorsiklet gördünüz mü çok ama çok dikkatli olun. Bu araçların sürücüleri, genellikle gökten buralara zembille inenlerdendir. Her an ne yapacakları belli değildir.
Herhalde diğer şehirlerimiz de öyledir ama özellikle Lefkoşa trafiğinin en çılgın sürücüleri, ‘eve servis’ yapan motorsiklet sürücüleridirler. Altlarındaki motorsikletlerle arabalar arasında yaptıkları ‘çalımlar’ Messi’yi, Ronaldo’yu bile şaşkına çevirecek kadar maharet doludur. Sakın ola müdahale etmeye kalkmayın, hayatınızda duymadığınız küfürlere maruz kalabilirsiniz.
Yaya iseniz, bir an bile kendinizi emniyette hissetme hatasına sakın ama sakın düşmeyin. Yolun ister sağında, ister solunda olun hiç farketmez. Her an bir araç tarafından çiğnenebilirsiniz. Yaya kaldırımları mı ? Siz yanlış biliyorsunuz. Onlar yaya-kaldırmı falan değil, araba ve motorsiklet park yerleridirler.
Yolda belde karşınıza aniden çıkacak çukurlardan, direksiyon kırarak kurtulmaya falan sakın kalkmayın. Lastiğinizin patlamasını veya tekerlek aksamında başka tahribatları göze alıp o çukurlara muhakkak kendinizi ve arabanızı bırakmalısınız. Aksi takdirde karşıdan ve hatta solunuzdan geçmekte olan bir başka araç, çok daha büyük sorunlara neden olabilir.
Çukurlar konusunda çok dikkatli olmanız gereken önemli birşey daha vardır. Yağmur yağmışsa bu çukurlar su doludur. Eğer nerede hangi çukur var’ı ezberlememişseniz, hiç farketmeden kendinizi bu çukurların içinde buluverirsiniz. Asla ve asla kendinizi, yolları düzgün, çukursuz, asfaltları yağ gibi akan bir ülkede zannetme gafletine düşmeyin.
Haaa...Bir de hemen her yolda ‘tepecikler’ var. Haberiniz ola bunların yüksekliği de dünya standartlarında falan değil. Hepsi de olması gerekenden yüksek. Farketmezseniz birkaç saliseliğine de olsa havalanabilirsiniz.
Hade kolay gelsin !!!