“Trafikte reform olmadığı sürece, ağlayarak ölü sayacağız”
Trafik ve ulaştırma uzmanı olarak görev yapan Kıbrıslı Türk Trafik Mühendisi Taner Aksu, trafikte reform olmadığı sürece ağlayarak ölüleri saymaya devam edileceğini söyledi.
Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde 40 yılı aşkın süredir trafik ve ulaştırma uzmanı olarak görev yapan Kıbrıslı Türk Trafik Mühendisi Taner Aksu, trafikte reform olmadığı sürece ağlayarak ölüleri saymaya devam edileceğini söyledi.
“Trafikte hayat kurtarma ve ciddi yaralanmaların önlenmesi topluma hizmet edecek trafik güvenliği sistemiyle mümkündür” diyen Aksu, trafik güvenliği hiçbir zaman hükümetlerin, meclisin, hatta halkın önceliği olmadığını kaydetti.
Geçen yıl Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile uzman danışman ekip olarak gönüllülük esasıyla 9 ay çalıştıklarını anlatan Trafikte Güvenli Yaşam Derneği (TGYD) Kurucu ve Onursal Başkanı Aksu, geçmişteki yöneticiler ve özellikle son dönemde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile yaşadıkları tecrübeye baktıkları zaman trafik güvenliği sisteminin oluşturulacağına inançlarının kalmadığını vurguladı. “Olmayacak duaya amin denmez” diyen Aksu, “Biz Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile geçen yıl uzman danışman ekip olarak 9 ay çalıştık. Çok kısa, kısa, orta ve uzun vadeli çözümler ürettik. Çok kısa vadeli çözümler maliyeti düşük ve Karayolları Dairesi’nin üstesinden gelebileceği basit ve ucuz çözümlerdi ama uygulanmadı, önerilerimiz dikkate alınmadı” diye konuştu.
Trafikte reform olmadığı sürece ağlayarak ölülerin sayılmaya devam edileceğini ifade eden Aksu, Kuzey Kıbrıs’ta trafikteki ölüm oranının AB’deki oranın 2.5 katı olduğuna dikkat çekti.
Aksu, trafik mühendisliği ilkelerine ve dünya deneyimlerine göre hazırladıkları projelerin uygulanması durumunda ölümlerin ve trafik sorunlarının en aza indirilebileceğini söyleyerek, söz konusu projelerin uygulanmasıyla güvenli ve akıcı bir trafik sisteminin kurulabileceğini de belirtti.
Aksu, “İnandığımız bir vizyon var, trafik güvenliğinin sağlanması şarttır. Vizyonsuzluk, isteksizlik, umursamazlık, bilinçsizlik ve engellemelere rağmen trafik güvenliğinin Kuzey Kıbrıs’a gelmesi için çalışmaya devam edeceğiz, durmayacağız” dedi.
“Trafik güvenliğine öncelik verilmeli, her gün canlar gidiyor”
Soru: Kuzey Kıbrıs’ta Trafik Güvenliği Sistemi’nin olmadığını her zaman söylersiniz. Öncelikle trafik güvenliği sisteminin ne olduğunu kısaca anlatır mısınız?
Aksu: Kıbrıs’ın kuzeyinde trafik güvenliği hiçbir zaman gelmiş geçmiş hükümetlerin, meclisin, hatta halkın önceliği olmadı ve ölümler devam ediyor. Trafiğin durumu vahim ötesidir ve bunu değiştirmek için de çaba göremiyoruz. Yetkililer “hiç mi birşey yapmadık” diyor, yapılanları yapılması gerekenlerle kıyaslayınca, hiçtir. Trafik Güvenliği ve Ulaştırma Sistemi’ni kurmak için biz de dernek olarak mevcut Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı ve ekibiyle 9 ay uzman danışman ekip çalıştık ancak gereken ortam, donanım ve inisiyatif maalesef oluşturulamadı. Havalimanının açılış tarihi veriliyor, limanlardaki veya postadaki düzenlemelerden bahsediliyor ama trafik güvenliğinden bahsedilmiyor. Trafik güvenliğine öncelik verilmeli, her gün canlar gidiyor.
Trafik güvenliği sisteminin eğitim (Education), denetim (Enforcement), mühendislik (Engineering) , acil hizmetler (Emergency response), açığa çıkarma (Exposure), değerlendirme (Evaluation) ve teşvik (Encouragement) yani 7E’ye dayalı olması gerekir. Trafik güvenliği sistemi oluşturulurken yeniden keşfedecek bir şey yok. Ülkemizde eğitim ve mühendisliğin varlığından söz etmek mümkün değil, acil hizmetler istenilen seviyede olmamakla birlikte vardır. Dünya ülkelerindeki trafik denetim sistemi, ne yazık ki bizde yoktur. Hatta denetimin en önemli parçalarından biri olan otoyollarda devriye uygulaması da yoktur. Polis örgütünün yapması gereken denetim amaca hizmet etmeyecek şekilde yapılıyor. Denetim, her zaman olduğu gibi, sadece ceza odaklı ve çoğunlukla trafik hız kameraları gibi teknolojik gereçlere devredilmiş bir anlayışla yapılamaz.
Trafik güvenlik sisteminin eğitim bacağı da bizde eksik. Sürekli, interaktif, örgün trafik güvenliği eğitimi Kuzey Kıbrıs’taki okullarda maalesef yok. Avustralya’daki trafik güvenliği eğitimini örnek aldık ve Kuzey Kıbrıs’a uyarladık. Uzunca bir süre uğraştık ve anasınıf, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıfların müfredatlarında olması gerektiğine inandığımız eğitim kitaplarının ilk ikisini Telsim’in desteğiyle bastırdık, Sayın Arabacıoğlu’nun Eğitim Bakanlığı döneminde bakanlığa teslim ettik, kitaplar okullara gönderildi ama bu eğitim için gönüllü öğretmenler arandı ama yapılması gereken trafik konusunun müfredata girmesidir.
Diğer yandan, ehliyet sistemimiz de dünyadaki en kötü ehliyet sistemidir, mevcut şekliyle ne denetleyici, ne de eğiticidir. Dünyanın en geri kalmış, amaca hizmet etmeyen ehliyet sistemi Kuzey Kıbrıs’tadır. Şoför okulları da ehliyet sisteminin iyi olmadığını kabul ediyor. Şoför okulları birlikleri ile de bir çalışma yapmıştık, bu da maalesef yarım kaldı.
Trafik güvenliğinde insan, vasıta ve yol özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir. Araçların durma mesafesinin hesaplanabileceğini, yollardaki sürat tahditlerinin bilimsel olması ve sürücülerin de kurallara uymalarının sağlanması gerekir. Özellikle sürat sınırlarının aşılmaması, alkol kontrolü konusunda polis devriyelerinin artırılması ve direksiyon başında epidemik salgın gibi yayılan cep telefonunda konuşma alışkanlığının engellenmesi çok gereklidir. Tüm trafik kurallarına uyulmasını sağlamak devletin görevidir.
“Amaç çarpışmaları önlemek olmalı, tuzak kurup, ceza kesmek değil”
Soru: Denetim hız kameralarına dayalı yapılıyor gibi, yeni kameralar da takılıyor. Hız kameralarının denetimdeki yeri nedir, trafik güvenliği kameralarla sağlanabilir mi?
Aksu: Kesinlikle hayır. Kameralar bilimsel, maksada uygun kullanılırsa denetimin sadece küçük bir kısmıdır. Denetimde en büyük zaafımız hız kameralarını denetim olarak görmektir. Hemen hemen tüm hız tespit kameraları 15-30 metre içerisinde hız denetimi yapar. Trafik kameralarının nasıl kullanılması gerektiği konusunda detaylı bir rapor hazırladık ve geçen yıl bakanlığa da sunduk. Örneğin hastanenin önündeki hız kamerası ilk konan kameradır ve hâlâ en çok ceza yazan kameradır. O kamera, pek çoğu gibi tuzak niteliğindedir. O noktada 50 km hız sınırı vardır ve esas sorunlu noktaya, hastane girişine, 300 metre uzaklıktadır ve amaca hizmet etmemektedir. Yetkililer kameralara dayalı denetim yapılabileceğine inanıyor. Örneğin eski bakanlardan Ersan Saner her hatalı kavşağa kamera koyduklarını ve sorunların düzelteceklerini açıklamıştı ancak o kavşaklardaki sorunlar aynen durmaktadır. Kameralar amaca hizmet edecek şekilde kullanılmak isteniyorsa bazı standardlar olmalıdır. Örneğin kamera öncesinde halk arasında tırtır olarak bilinen üç set sarsma bandı olmalı, tüm kameralar sorunlu noktaya belirli uzaklıkta olmalı, kameraların tümü aynı şekilde tabelalandırılmalı, kameraların üzerine uyarı yapan sarı ışık konmalı yani her kameranın görünürlüğü sağlanmalıdır. Amaç çarpışmaları önlemek, insanların istenilen hızda geçmesi olmalı, tuzak kurup, ceza kesmek değil.
“Trafik Güvenliği Sistemi olmadığı için tek sorumlu sürücü olamaz”
Soru: Ölümlü çarpışmalarda genelde karşı taraf suçlu bulunuyor. Çarpışmalardan sonra gerekli incelemenin yapıldığını ve raporların hazırlandığını düşünüyor musunuz?
Aksu: Detaylı raporlar hazırlanmamaktadır, hazırlanan raporlar da tüm gelişmiş ülkelerin aksine gizli tutulmaktadır ki buna da bir anlam veremiyoruz. Ölümleri ve kalıcı sakatlıkları önleyebilmek için her ciddi çarpışmadan bir ders çıkarılmalı, bunun için de detaylı bilimsel raporlar hazırlanmalıdır, bunun için eğitilecek tahkikat uzmanı polisler yanında ilgili diğer dallarda uzman olan kişilere de ihtiyaç vardır. Çarpışmanın nasıl ve neden olduğunun bilimsel olarak araştırılması gerekir.
Trafik Güvenliği Sistemi olmadığı için tek sorumlu sürücü olamaz, bazı durumlarda yolun yapısı da çarpışmaya neden olabilir. Ölümlü çarpışmalarda illa ki karşı tarafın hatalı olması şart değildir. Bizde çoğu zaman bir günah keçisi bulunuyor ve bu genelde karşı taraftaki şöför oluyor ancak bazı durumlarda bu gerçek olmayabilir. Hayatını kaybeden de bazen çarpışmaya sebep olan yani suçlu olan olabilir. Ne yazık ki, bugüne kadar bu gibi konularda ailelerin tuttuğu avukatlar derneğimizden uzman desteği talep etmemiştir.
“Polis sayısından çok çalışma sistemi önemli”
Soru: Polis sayısının yetersiz olduğu hep konuşuluyor...
Aksu: Polis sayısından çok çalışma sistemi önemlidir, elinizdeki polislerden trafik güvenliği denetimi hususunda en verimli şekilde yararlanmak gerekir. Bizde polisler 24 saat çalışıyor, insan 24 saat çalışarak verimli olamaz, polislerin kendilerinin bana söylediği bir slogan var, “sabah sever, öğlen söver, akşam döveriz”. Dünyanın hiçbir yerinde polis 24 saat çalışmaz, daha verimli çalışma için örneğin vardiya sistemi getirilmelidir. Görev yerinden uzakta yaşayan polis 24 saat çalıştıktan sonra, çok yorgun olabileceğinden dolayı, evine gitmek için yola çıktığında kendini ve karşı tarafı de tehlikeye atabilir.
“Trafikten toplanan paralar trafik güvenliğine harcanmalı”
Soru: Bakanlığa sunduğunuz projeleriniz uygulanması çok pahalı projeler miydi?
Aksu: Bakan Atakan, “ülkeyi şantiyeye çevireceğim” demişti ama bir talihsizlik oldu Türkiye’den para gelmedi. Dereyi görmeden paçayı sıvama durumu oldu. Projeleri bitirip ihaleye hazırlamamak kabul edilebilir değil. Biz maça hazır olmalıydık, antremana başlamalıydık, maç başlarsa golü atardık.
Biz çemberlerle ve modern trafik ışık sistemleriyle çözümler ürettik, anlattık, kabul ettiler sonra başkalarıyla katlı kavşak yani motorlu araçlar için alt-üst geçit konuşmaya başladılar. En büyük örneği de boğaz kavşağıdır. Sadece Boğaz Kavşağı’na yapmayı düşündükleri katlı kavşağın maliyeti, bizim Dr Fazıl Küçük Bulvarı ve 13 kavşak için önerdiğimiz çözümlerin maliyetinin çok üstündedir. Bunlar sorunlu olan noktalardan sadece bazılardır. Para gerekmeden yapılabilecek çok şey var. Trafikten toplanan paralar da trafik güvenliğine harcanmalıdır.
“En rencide edici şey, gönüllülük esasıyla yaptığımız çalışmalar için akıl almaz paralar istediğimiz iddaları”
Biz Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile geçen yıl uzman danışman ekip olarak 9 ay çalıştık. Çok kısa, kısa, orta ve uzun vadeli çözümler ürettik. Çok kısa vadeli çözümler maliyeti düşük ve Karayolları Dairesi’nin üstesinden gelebileceği basit ve ucuz çözümlerdi ama uygulanmadı, önerilerimiz dikkate alınmadı. Bakanlığın, bizim dünya tecrübelerine dayanan bilimsel çalışmalarımızın tersini bizden habersiz yaparak, yanlış ve maksada hizmet etmeyecek girişimlere devam etmelerinden dolayı bir kuruş almadan bakanlıktaki görevimizden ayrıldık. En rencide edici şey de bizim gönüllülük esasıyla yaptığımız çalışmalar için akıl almaz paralar istediğimiz, miktarı da çok merak ediyorum, bize bu verilmediği için bakanlıktaki çalışmalarımızı bıraktığımızın söyleniyor olmasıdır. Bakanlıktan yankılanarak yayılan bu iddialar çok çirkin ve çok üzücüdür. Bakanlık, uzmanlarımızdan birisinin Mağusa’dan Lefkoşa’ya haftalık yaklaşık 100 TL otobüs parasını bile ödemedi. Bakanlık gerekli gereksiz toplantılara uçaklarla gitti ama trafik güvenliği sistemi için çalışan ekibin bir üyesinin otobüs parasının bir kuruşunu bile vermedi. Bizim kendimiz için çok para istediğimizi yayıyorlar. Biz kâr amaçlı birşey yapmadık, masraflarımızı bile almadık. Kendilerinin para hususunda en başta dile getirdikleri ve vadettikleri rakamı sanki biz istemişiz gibi yansıtıyorlar. Biz sadece masrafların karşılanması noktasında para konusunu kabul etmiştik ama masraflar için de bir kuruş bile verilmedi. 9 ay boyunca bütün masraflarımızı kendi cebimizde harcadık.
“Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’na yeşil dalga uygulaması mümkün değil”
Soru: Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda trafik ışıklarında yeşil dalga uygulaması başladı. Bunu nasıl buldunuz?
Aksu: Trafik ışığının ihtiyaca göre nasıl tasarlanacağını bilmiyorlar, o yüzden de trafik ışığı dedik mi yetkililer korkuyor. En zayıf noktalarımızdan bir tanesi trafik ışıklarının tasarımını yapacak birinin olmamasıdır, ben Kuzey Kıbrıs’ta bundan anlayan mühendis göremedim. Dr. Fazıl Küçük Bulvarı gibi yoğun bir yolda yeşil dalga uygulaması mümkün değildi, özellikle yoğun saatlerde. Aralarında 2.5 kilometreye kadar mesafe olan trafik ışıklarında yeşil dalganın hiçbir fonksiyonu yoktur. Bunun bilimi var, trafik ışıklarının arası 1300-1400 metreden fazlaysa bunun yapılmasına ihtiyaç duyulmaz. 1974’ten beri fix-time ışıkları kullanmaya devam ediyoruz. Akıllı sistem trafik ışıkları yoğunluğa göre süreleri ayarlar. Ülkemizdeki trafik ışıkları nuhun devrinden kalmadır, akıllı sistem değildir.
Soru: Meclisteki Trafik Güvenliği Komitesi’nde durum nedir?
Aksu: Komite maalesef kurulamadı, bu yasadışı bir durumdur. İki hükümet değişikliği oldu ve bu konu öyle kaldı. Komite canlandırılmalıydı ancak topluma gönüllü hizmet için yaptığımız tüm çağrılarımıza rağmen bu yapılmadı.
“1975’ten bu yana trafikte 2 bine yakın insan öldü”
Soru: Trafikte sevdiklerini kaybetmeyen aile kalmadı. Siz de babanızı çok küçük yaşta trafikte kaybettiniz...
Aksu: Benim babam da 1957’de trafikte öldü, 11 yaşımdaydım, unutamıyorum. Evlatlarını, yakınlarını kaybeden insanları gördüğümde, nasıl isyan etmeyeyim. 1975’ten bu yana 2 bine yakın insan öldü. Trafikteki çarpışmalardaki ölümün girmediği ev kaldı mı? Trafik güvenliği sistemi 20 sene önce kurulmuş olsaydı bu insanların yarısı ölmemiş olacaktı. İnandığımız bir vizyon var, trafik güvenliğinin sağlanması şarttır. Vizyonsuzluk, isteksizlik, umursamazlık, bilinçsizlik ve engellemelere rağmen trafik güvenliğinin Kuzey Kıbrıs’a gelmesi için çalışmaya devam edeceğiz, durmayacağız.
“Devlet, insanlarını korumak zorundadır”
Devlet, insanlarını korumak zorundadır. Devletin alkollü sürücülerin trafiğe çıkmasını engellemesi gerekir. Direksiyon hakimiyetini kaybetmek için trafik kurallarına uymamış olmak gerekir. Bilhassa ülkemizde çok yaygın olan alkollü veya cep telefonunda konuşurken araba kullanmak kabul edilemez şeylerdir, hatta birçok insanımız emniyet kemer takmayı veya motosiklette kask takmayı gereksiz görmektedir. RHA veya polis araçlarını kullananların genellikle telefonda konuşmaları ve emniyet kemeri takmamaları da çok dikkat çekicidir. Trafik güvenliği, direksiyon hakimiyetini kaybettirmemek, öldürmemektir. Trafikte reform olmadığı sürece ağlayarak ölüleri saymaya devam edeceğiz. Rakamlar yalan söylemez, sadece 2007-2019 yılları arasındaki dönemde toplam 465 insanımızı trafikte kaybettik. Son on yıllık ortalamaya göre, 300 bin kişilik toplam nüfusa göre, her 100 bin kişi başına Kuzey Kıbrıs’ta trafikte meydana gelen ölüm oranı yaklaşık 13 kişidir. AB genelinde ise 2015 yılında her 100 bin nüfusa düşen ölüm oranı 5.1, İsveç’te 2.6, Birleşik Krallık’ta 2.7 ve Kıbrıs’ın güneyinde ise 6.7 kişi idi. Yani, ülkemizdeki trafikteki ölüm oranı AB oranının 2.5 katıdır. Bu kriz değil de nedir?
Soru: Son olarak ne eklemek istersiniz?
Aksu: Trafikte hayat kurtarma ve ciddi yaralanmaların önlenmesi topluma hizmet edecek trafik güvenliği sistemiyle mümkündür. Bu sistemin oluşturulması ve sürdürülebilmesi için trafik güvenliğinin ne olduğunu bilen, buna inanan siyasi irade ve konunun uzmanlarına ihtiyaç vardır. Maalesef bugüne dek trafik güvenliği sistemi kurulamadı, bilinçli ve vizyonlu bir mücadele verilmedi. Bunların yanında toplumun da artık “yeter, trafikte ölmek istemiyoruz” demesi gerekir. Trafik güvenliğinin sağlanmamış olmasından gelmiş geçmiş tüm hükümetler ve meclis sorumludur, bu konuda suçludur.
“Olmayacak duaya amin denmez”
Geçmiş yıllarda yöneticiler ve özellikle son dönemde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile yaşadığımız tecrübeye baktığımız zaman trafik güvenliği sisteminin oluşturulacağına inancımız kalmamıştır, olmayacak duaya amin denmez. Biz hâlâ bu iradeyi tam manasıyla göremiyoruz. Siyasiler ve yetkililer yıllardır uzman görüşüne ve deneyimlerine saygı duymuyorlar, verilen projeleri uygulamıyorlar ve etraflarına “uzman” diye aldıkları yanlış kişilerin söylediklerini dinleyip onların söylediklerini uyguluyorlar. Vahim ötesi bir sistemi, vahim ötesi çözümlerle çözmeye çalışıyorlar. Öyle olunca da durum vahim ötesinin karesi oluyor.
Yaptığımız projelerin Kuzey Kıbrıs için çok gerekli ve çok uygun olduğunu belirtmek isterim. Projelerimiz trafik mühendisliği ilkelerine ve dünya deneyimlerine göre hazırlanmıştır . Projelerimizin uygulanması durumunda ölümleri ve trafik sorunlarını en aza indireceğimize inanıyoruz çünkü projelerimizin uygulanmasıyla güvenli ve akıcı bir trafik sistemini kurabiliriz.