“Trafikteki ölüm oranı AB oranının 2.5 katıdır”
Kıbrıslı Türk Trafik Mühendisi Taner Aksu, 1975’ten bu güne 2000’e yakın ve 2019’un ilk 10 ayında da 29 kişinin trafikte öldüğüne dikkat çekti
Ödül AŞIK ÜLKER
Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde 40 yılı aşkın süredir trafik ve ulaştırma uzmanı olarak görev yapan Kıbrıslı Türk Trafik Mühendisi Taner Aksu, 1975’ten bu güne 2000’e yakın ve 2019’un ilk 10 ayında da 29 kişinin trafikte öldüğüne dikkat çekerek, “Trafikteki durumu anlatmak için ‘vahim’ demiştik, sonra ‘vahim ötesi’ dedik ama son 1.5-2 senedir durumu anlatacak kelime bulmakta zorlanıyorum, durum savaş alanından beterdir. Trafik güvenliğinin sağlanması şarttır, bu devletin görevidir. Trafik güvenliği sistemi 20 sene önce kurulmuş olsaydı bu insanların yarısı ölmemiş olacaktı” diye konuştu.
Trafikte Güvenli Yaşam Derneği (TGYD) kurucu ve onursal başkanı Aksu, siyasilerin trafik güvenliği konusundaki duyarsızlığı yüzünden yeniden konuşmak zorunda kaldığını belirterek, trafik güvenliğinin hiçbir zaman Kuzey Kıbrıs’taki yetkililerin önceliği olmadığını söyledi.
Kuzey Kıbrıs’ta bir trafik güvenliği sisteminin kurulmasının aciliyetine vurgu yapan Aksu, trafik kurallarına uyulmasını sağlamanın devletin görevi olduğunu belirtti. “Devlet insanlarını korumak zorundadır” diyen Aksu, trafikte hayat kurtarmanın ve ciddi yaralanmaların önlenmesinin bilimsel ve etik temellerde kurulacak trafik güvenliği sistemiyle mümkün olduğunu kaydetti.
Babasının kendisi 11 yaşındayken trafiğe kurban olduğunu anlatan Aksu, “Sevdiklerini trafikte kaybedenler inanılmaz acı içinde olur...Başkalarının bu acıları yaşamasını hiç arzu etmem. Babam 1957 yılında, ben 11 yaşımdayken öldü. Unutamıyorum... İçimize düşen ateş bizi hala yakmaktadır” dedi.
“Sevdiklerini trafikte kaybedenler inanılmaz acı içinde olur”
- Soru: Trafikte ölümler bitmiyor. Son dönemde anne ve babasını trafikte kaybeden çocuklar olması daha da acı veriyor. Siz de 11 yaşındayken babanızı trafiğe kurban verdiniz. Öncelikle bu konudaki duygularınızı almak istiyorum...
- Aksu: Sevdiklerini trafikte kaybedenler inanılmaz acı içinde olur. Ben babamı 62 sene önce trafiğe kurban verdim. Bu acı bitmez. Belki de bu yaşadığım acı trafik mühendisi olmamama neden oldu. Başkalarının bu acıları yaşamasını hiç arzu etmem. Babam 1957 yılında, ben 11 yaşımdayken öldü. Unutamıyorum... İçimize düşen ateş bizi hala yakmaktadır. Ben üniversiteden mezun olduğumda sevinemedim, “babam okumamızı çok isterdi, bunu göremedi” diye geçirdim aklımdan.
“Trafikteki durumu anlatmak için ‘vahim’ demiştik, sonra ‘vahim ötesi’ dedik ama son 1.5-2 senedir durumu anlatacak kelime bulmakta zorlanıyorum, durum savaş alanından beterdir.”
“Trafik güvenliği hiçbir zaman yetkililerin önceliği olmadı”
- Soru: Rakamlar ne diyor?
- Aksu: Kıbrıs’ın kuzeyinde trafik güvenliği hiçbir zaman yetkililerin önceliği olmadı. Maalesef ölüleri saymaya devam ediyoruz. 1975’ten bu güne 2000’e yakın insanımızı trafiğe kurban verdik. 2019’un ilk 10 ayında 29 kişi trafikte öldü.
Son on yıllık ortalamaya göre, 300 bin kişilik toplam nüfusa göre, her 100 bin kişi başına Kuzey Kıbrıs’ta trafikte meydana gelen ölüm oranı yaklaşık 13 kişidir. AB genelinde ise 2015 yılında her 100 bin nüfusa düşen ölüm oranı 5.1, İsveç’te 2.6, Birleşik Krallık ’ta 2.7 ve Kıbrıs’ın güneyinde ise 6.7 kişi idi. Yani, ülkemizdeki trafikteki ölüm oranı AB oranının 2.5 katıdır. Trafikteki durumu anlatmak için “vahim” demiştik, sonra “vahim ötesi” dedik ama son 1.5-2 senedir durumu anlatacak kelime bulmakta zorlanıyorum, durum savaş alanından beterdir. Trafik güvenliğinin sağlanması şarttır, bu devletin görevidir. Trafik güvenliği sistemi 20 sene önce kurulmuş olsaydı bu insanların yarısı ölmemiş olacaktı.
“Kıbrıs’ın kuzeyinde trafik güvenliği hiçbir zaman yetkililerin önceliği olmadı. Maalesef ölüleri saymaya devam ediyoruz. 1975’ten bu güne 2000’e yakın insanımızı trafiğe kurban verdik. 2019’un ilk 10 ayında 29 kişi trafikte öldü. Ülkemizdeki trafikteki ölüm oranı AB oranının 2.5 katıdır”
“Umudumuz kalmadı”
- Soru: Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile trafik güvenliği konusunda bir çalışma döneminiz oldu ama projelerinizin dikkate alınmadığı, tecrübenize gereken değerin ve saygının gösterilmediğini söyleyerek yollarınızı ayırdınız. Bakanlığın trafik güvenliği konusundaki duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aksu: 30 yılda ilk defa bir bakan, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın Tolga Atakan, göreve gelir gelmez bizimle temasa geçip trafik güvenliği ve ulaştırma sisteminin oluşturulması için uzmanlığımızdan yararlanmak istediğini söylemişti. Bu trafik güvenliği açısından bizi inanılmaz umutlandırmıştı. Ama maalesef isteksizlik, umursamazlık ve bilinçsizlik nedeniyle hiç yol alınamadı. Biz bakanlıkla herhangi bir paydaş değil, uzman danışman ekip olarak çalıştık, projeler ürettik ancak bakanlık ürettiğimiz projelerin topluma hizmet edecek aşamaya taşınması için hiçbir inisiyatif almadı, önümüzü açmadı. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda uzman danışman grup olarak görev alırken esas amacımız bakanlık bünyesinde, trafikte hayat kurtaracak ve ciddi yaralanmaları önleyecek bir Trafik Güvenliği ve Ulaştırma Sistemi’nin oluşturulmasını sağlamaktı ama olmadı. Trafik güvenliği için ortaya koyduğumuz tüm çabaların önü kapandı, durum böyle olunca biz de gönüllülük çerçevesinde yaptığımız görevimizden ayrıldık.
“Çok büyük meblağlara ihtiyaç duyulmayan hayat kurtarıcı tedbirler var”
Sonrasında yapılanlara, daha doğrusu yapılmayanlara bakınca, trafik güvenliğinin mevcut bakanlık yönetimiyle oluşturulabileceğine dair hiç umudumuz kalmadı. Bakan Atakan parasızlıktan şikayet ediyor ama çok büyük meblağlara ihtiyaç duyulmadan alınabilecek hayat kurtarıcı tedbirler vardır. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile uzman danışman ekip olarak çalıştığımız 9 ay boyunca çok kısa, kısa, orta ve uzun vadeli çözümler ürettik. Çok kısa vadeli çözümler maliyeti düşük ve Karayolları Dairesi’nin üstesinden gelebileceği basit ve ucuz çözümlerdi ama bunlar uygulanmadı. Mevcut hükümet de gelmiş geçmiş tüm diğer hükümetler gibi trafiği ciddiye almıyor. Anlaşılması imkansız nedenlerle her gelen aynı şeyleri söyleyip, aynı şeyi yapıyor, siyaset bu konuyu hiçbir zaman öncelik yapmıyor, göz boyama amaçlı bazı göstermelik işlerden öteye bir şey olmuyor. İnsanlar ölmeye devam ediyor. Bakan Atakan siyasi partilere verilen paranın bir süreliğine kesilmesini ve o paranın bakanlığına aktarılmasını istedi, ancak ne tuhaftır ki hem iktidar hem muhalefet hep bir ağızdan “paramıza dokundurtmayız” tavrını takındı. Bu da tüm siyasilerin trafik güvenliğine bakış açısına açıkça ortaya koyuyor.
“Bir Başbakan, Başbakan Yardımcısı çıkıp trafik güvenliğinin ne olduğunu anlamadan alakasız konuşmalar yapıyor. Başbakan ‘birilerini suçlayarak bir yere gidemeyiz’ diyor. İyi de, bu işin suçlusu var. 269 promil alkolle gidenleri durduramayan bir devlet var. Devlet bu kişinin ölümlere neden olmasına engel olmalıydı.”
“Devlet 269 promille araç sürülmesine engel olmalıydı”
- Soru: Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan sadece 1 yıllık seyrüsefer harçlarını bakanlığa verilmesi halinde 20-30 yıllık yol sorununun giderileceğini söyledi. Yolları düzeltilirse trafik güvenliği için adım atılmış olur mu?
- Aksu: Kesinlikle olmaz. Sayın Bakan’ın özrü kabahatinden büyük. Bunun yerine “trafik güvenliğini sağlayacak projeler için kullanmam gerekiyor” gibi bir inançlı tutum sergileseydi çok daha iyi olurdu. Trafik güvenliği eğitimi ve çağdaş denetim olmadıktan sonra yeni yollar yapmak insanların öleceği ve sakat kalacağı yeni ortamlar yaratmak demektir.
Bir Başbakan, Başbakan Yardımcısı çıkıp trafik güvenliğinin ne olduğunu anlamadan alakasız konuşmalar yapıyor. Sayın Tatar, “trafikte yapılması gereken çok iş var” diyor ama ne yapacağını bilmiyor. Bizi üzen, yeniden mülakat yapmaya, konuşmaya iten siyasilerin trafik güvenliği konusundaki duyarsızlığıdır. Sayın Tatar aynı zamanda “birilerini suçlayarak bir yere gidemeyiz” diyor. İyi de, bu işin suçlusu var. 269 promil alkolle gidenleri durduramayan bir devlet var. Devlet 269 promille araç sürülmesine de, bu kişinin ölümlere neden olmasına da engel olmalıydı. Hükümeti, meclisi, devleti, toplumu suçlamamalı mıyız? Beni çileden çıkaran bir açıklama da Sayın Tatar’ın kazaların önlenmesi için duyarlılık gösterilmesini istemesi oldu. Neye karşı duyarlı olacağız? İlgisizliklerine mi? İş yapamamazlıklarına mı? Trafik güvenliğinin temeli olan 3E’nin adı ne zamandan beri duyarlılık oldu? Her ölüm benim içimi eşit acıtır. Onlara karşı duyarlıyım. Aslında onları kurtarmak için çare vardır ama uygulayan yoktur.
“Yeniden keşfedecek bir şey yok”
- Soru: Trafik güvenliği sisteminin eğitim (Education), denetim (Enforcement), mühendislik (Engineering) , acil hizmetler (Emergency response), açığa çıkarma (Exposure), değerlendirme (Evaluation) ve teşvik (Encouragement) yani 7E’ye dayalı olması gerektiğini her zaman anlatıyorsunuz. Son dönemde alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanımı dikkat çekiyor. Denetim konusunda durumu nasıl görüyorsunuz?
- Aksu: Trafik güvenliği sistemi oluşturulurken yeniden keşfedecek bir şey yok. Trafikte bu kadar ölümler olurken, ülkemizde bilimsel ve etik temellerde bir trafik güvenliği sistemi olmadığı aşikar. Alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanımı da denetimin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Otoyollarda devriye uygulaması olması şarttır. Sürücülerin alkol veya uyuşturucu alıp almadığını, telefonda konuşup konuşmadığı, emniyet kemerini takıp takmadığı yani kısacası tüm trafik kurallarına uyup uymadığı böyle denetlenebilir.
“Kameralar artırıldı, hep tuzak niteliğinde...”
Dünyada gelişmiş ülkelerdeki denetim sistemi, ne üzücüdür ki, ülkemizde yoktur. Denetimde en büyük zaafımız hız kameralarını denetim olarak görmemizdir. Tuzak niteliğinde kullanılan hız kameraları sadece 15-30 metre içerisinde hız denetimi yapar ki ülkemizdeki kameraların yerleştirildikleri noktalarla ilgili de bir standart yoktur. Kameralar bilimsel, maksada uygun kullanılırsa denetimin sadece küçük bir kısmıdır. Sabit kameraların yaptığı denetim denetimin tümü değildir. Bakan Atakan Mayıs 2018’deki basın toplantısında kameraların tuzak niteliğinden çıkaracaklarını söylemişti ama şimdi bunun tam tersi yapılıyor. Kameralar artırıldı, hep tuzak niteliğinde... Mevcut hız kameralarıyla ilgili 40 sayfalık bir rapor hazırlamıştık, bakanlık bunu da hiç dikkate almadı.
Ayrıca denetim, sadece ceza odaklı ve teknolojik gereçlere devredilmiş bir anlayışla yapılamaz. Trafik polisinin denetimleri istikrarlı değil ve halkta otorite hissi sağlamıyor. Güney’e geçen sürücüler hemen emniyet kemerlerini bağlıyorlar, telefonda konuşmuyorlar, trafik kurallarına azami şekilde uyuyorlar. Bunun nedeni orada trafik güvenliği denetim otoritesini hissetmeleridir. Bizde polis 24 saat çalışıyor, 24 saat çalışan polisten randıman alınamaz. Trafik güvenliği için trafik polislerinin çalışma düzeni de yeniden organize edilmelidir.
“Çarpışmada detaylı bilimsel raporlar hazırlanmalı”
7E’den bir diğeri olan açığa çıkarma da trafik güvenliği için gereken verilerin detaylı şekilde incelenmesi, sorunun ortaya çıkarılması ve eksikliklerin belirlenmesiyle ilgilidir. Bizde ölen suçlu olsa bile her halükarda diğer taraf suçlu çıkarılıyor. Ölümleri ve kalıcı sakatlıkları önleyebilmek için her ciddi çarpışmadan bir ders çıkarılmalı, bunun için de detaylı bilimsel raporlar hazırlanmalıdır. Böyle raporların hazırlanması için eğitilecek tahkikat uzmanı polisler yanında ilgili diğer dallarda uzman olan kişilere de ihtiyaç vardır. Trafikte Güvenli Yaşam Derneği 20 seneden fazla zamandır polisle iyi ilişkilere sahiptir, zaman zaman trafik polislerine eğitimler de verdik. Bunları yeniden hayata geçirmek istiyoruz.
“Bizde aşırı süratle giderken mesaj çeken biri 4 kişinin ölümüne neden oluyor ve aldığı ceza 4 sene... 4 canın bedeli 4 sene mi? Amerika’da 100 sene, bizde 4 sene... Toplum ‘hakimlerde iş yok’ diyor ama hakimler yasalara göre ceza verir. Yasaları meclis yapar, meclisi de seçen toplumdur”
“Ölen her kişi için 25 sene ceza”
- Soru: Cezalar ne kadar caydırıcı?
- Aksu: Cezaların artırılması lazım. Bizde ölümlü bir çarpışmada verilebilecek en yüksek ceza 7 senedir, ki bu güne kadar verilen en yüksek ceza 6 sene olmuştur. Amerika’nın Kalifornia eyaletinde, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi çarpışma sonucunda ölen her kişi için suçluya 25 sene ceza verilir. Bizde aşırı süratle giderken mesaj çeken biri 4 kişinin ölümüne neden oluyor ve aldığı ceza 4 sene... 4 canın bedeli 4 sene mi? Amerika’da 100 sene, bizde 4 sene. Cezalar caydırıcı olmalıdır...
“Hakimler yasalara göre ceza verir, yasaları meclis yapar”
Toplum “hakimlerde iş yok” diyor ama hakimler yasalara göre ceza verir. Yasaları meclis yapar, meclisi de seçen toplumdur. Yasayı yapan mecliste 50 milletvekili var. Onlar neden cezalar konusunda dünyadaki durumu araştırmaz, cezaların caydırıcı olması için adım atmaz?
“Burada ölümlü bir çarpışmada verilebilecek en yüksek ceza 7 senedir, ki bu güne kadar verilen en yüksek ceza 6 sene olmuştur. Amerika’nın Kalifornia eyaletinde, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi çarpışma sonucunda ölen her kişi için suçluya 25 sene ceza verilir.”
- Soru: Trafik güvenliğinin 3 temel unsurundan biri de eğitim. Trafik güvenliği eğitimi kitapları hazırlamıştınız ve bunlar hala müfredata girmedi. Bu konuda bir gelişme var mı?
- Aksu: Sürekli, interaktif ve yaşa uygun şekilde örgün trafik güvenliği eğitimi Kuzey Kıbrıs’taki okullarımızda maalesef yok. 2013 yılında Sayın Arabacıoğlu Eğitim Bakanı’yken kendisiyle defalarca görüştük, kendisi bu konuda istekli ve kararlıydı. Avustralya’daki trafik güvenliği eğitimini örnek aldık ve Kuzey Kıbrıs’a uyarladık. Avustralya KKTC’yi tanımıyor ama konu trafik güvenliği olunca resmi mektup yazıp kitapları basmamıza izin verdi. Anasınıf, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıfların müfredatlarında olması gerektiğine inandığımız eğitim kitaplarının ilk ikisini Telsim’in desteğiyle bastırdık, o dönemde bakanlığa teslim ettik, kitaplar okullara gönderildi ama bu eğitim için gönüllü öğretmenler arandı. Öğretmenlerin eğitilmesi ve kitapların mutlaka maksada hizmet edecek şekilde müfredata girmesi gerekir. Eğitim Bakanı Sayın Cemal Özyiğit ve ekibi de trafik eğitiminin müfredata girmesi konusunda istekliydi ama hükümetin ömrü yetmedi. Şimdiki hükümetin de pek niyeti yok gibi. Şimdi KTÖS ve KTOEÖS ile çalışmalarımız var ve trafik güvenliği sistemi için birlikte kol kola mücadele konusunda kararlıyız.
İtalya gelecek yıldan itibaren iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma derslerini okullarda zorunlu ders olarak müfredata alan ilk ülke olmaya hazırlanıyor. Biz hayat kurtaracak, trafik güvenliğinin temeli 3E’den biri olan trafik güvenliği eğitim kitaplarını, yıllardır hazır olmasına rağmen, müfredata koyamadık. Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine...
Rant...
- Soru: Ehliyet sisteminin denetleyici, eğitici olmadığını yıllardır söylüyorsunuz. Son durum nedir?
- Aksu: Dünyanın en geri kalmış, amaca hizmet etmeyen ehliyet sistemi Kuzey Kıbrıs’tadır. Tüm çabalara rağmen ehliyet sistemini değiştirmemek için her şey yapılıyor. Nuh’un zamanından kalma, eğitmeyen, denetlemeyen, yol göstermeyen ehliyet sistemini düzeltmek lazım. Başbakan da “düzeltmek lazım” diyor. Kim düzeltecek? Kendileri düzeltecek...
Geçtiğimiz zamanlarda rüşvetle ehliyet verildiğine dair iddialar ve görevden uzaklaştırmalar oldu ama konu o kadar kaldı. Bunu yaptığı iddia edilen kişiler hala mahkemeye çıkarılmadı. Eğer suçluysalar ceza almaları, değilseler aklanmaları gerekir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde böyle şeyler görülmez, çünkü bu şekilde verilen ehliyetler ölüm fermanıdır.
Ayrıca mevcut hükümeti özelleştirme yapmaya zorlayanlar da var. Hükümet sürücülere AB direktiflerini yanlış algılayarak, sağlık şartları getirmeyi de düşünüyor. Her ehliyet alacak ve yenileyecek kişinin sağlık karnesi alması uygulamasını getirecek tüzüğü Bakanlar Kurulu’nda onayladılar, şimdi de meclise gönderiyorlar. Türkiye dışında dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yoktur. Görünen köy kılavuz istemez. Bizim kamu sağlık sistemimiz yeterli olmayacağı için bu sağlık karnelerini özel klinikler verecek ve rant elde edilecek. Dünyada belirlenmiş vasıta sınıflarına sağlık karnesi istenir örneğin tır, kamyon, otobüs, yanıcı madde taşıyan araçların sürücülerinden... Bir de belli bir yaşın üstünde olan sürücülerden sağlık karnesi istenir, tüm sürücülerden değil.
“Kendi sistemini denetleyemeyen hükümet özeli nasıl denetleyecek?”
Aksaklıkları düzeltmeden, sorunları gidermeden muayene sistemini özelleştirmekten de bahsediyorlar. Kendi sistemini denetleyemeyen hükümet özeli nasıl denetleyecek? Bunun topluma maliyeti ne olacak? Seneye ücretlere zam gelmeyeceğini garanti edebilirler mi? Bizdeki tarifeler Hollanda’nın 5 katıdır. Bu para devlet yerine neden özelin cebine gitsin. Türkiye’de bunu yapabilecek birkaç şirket var, burada ihaleyi onlar alacaklar. Bunun rantını kim yiyecek? Devlet bunu denetleyebilecekse kendi sistemini denetlesin ve gelen parayı da trafik güvenliğine harcasın.
Bir de uyuşturucu madde testi yapmaya hazırlanıyorlar. Hiçbir denetimi tam yapmazken bunu yapmaktan bahsediyorlar. Polis bile itiraz etti, “biz diğerlerini tam yapamazken bunu nasıl yapacağız” dedi. Bu uygulamayı getirmeye kalkanlar trafik güvenliğinden anlamayanlardır. Önce sistemin kurulması, sonra bunların eklenmesi gerekir. Uyuşturucu serbest olsun demiyorum ama henüz sistem yokken denetimi yapmanın çok bir anlamı olmaz. Örneğin motosikletlerde kask zorunluluğu bile tam olarak uygulanamazken uyuşturucu konusunda denetim ne kadar sağlıklı yapılacak? Bu aletleri kim alacak? Yine konu ranta geldi.
- Soru: 30 senedir Kuzey Kıbrıs’ta trafik güvenliği konusunda olması gerekenleri anlatıyorsunuz. Bir yere varıldı mı?
- Aksu: Azınlık bizi anladı, kemer takmaya, çocuklarını bağlamaya başladı. O kadar az şey oldu ki, hala sıfır noktasındayız diyebiliriz. 30 senedir “para yok, para yok”, her şey paraya bağlandı. Para konuşmayalım, sürati, telefonu önleyelim, kemer takmayı yaygınlaştıralım, trafik kurallarına uyulmasını sağlayalım. Bunlar için doğru şekilde denetim yapalım.
“Cenazelerde ağlayıp ertesi gün 180 km ile Mağusa’ya gidenler var”
- Soru: Trafikte teşhis konduysa, tedavi neden yapılmıyor?
- Aksu: Yönetenler bilgisizlikleri, umursuzlukları, beceriksizlikleri ve vizyonsuzlukları nedeniyle tedaviyi uygulamıyor. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Bağzıbağlı birkaç ay önce trafik güvenliğinin yılsonuna tamamlanacağını söylemişti. Yılsonuna iki aydan az zaman kaldı. Gerçi hangi yılın sonu olduğunu belirtmemişti. Bari komik duruma düşmemek için bu tür açıklamalar yapmaktan kaçınsınlar. Toplumun da uyanması, tepki koyması lazım. Cenazelerde ağlayıp ertesi gün 180 km ile Mağusa’ya gidenler var.
- Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
- Aksu: 30 senedir anlatıyoruz, “trafik güvenliği sistemi” diyoruz, onlar topluma hikaye okuyorlar. Trafik güvenliği bir noktadan başka bir noktaya güvenli şekilde ulaşmaktır, ölümleri ve sakatlanmaları önlemektir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde bilimsel ve etik temelli bir trafik güvenliği sistemi hiç oluşturulmadı. Trafik güvenliği olmadığı sürece ölümler ve çarpışmalar durmayacak. 30 senedir trafik güvenliği için elimden gelen her türlü çabayı gösteriyorum. Trafikte Güvenli Yaşam Derneği olarak yıllardır trafik güvenliği konusunda farkındalık yaratmanın yanı sıra, trafik güvenliğinin konusunda çözüm önerilerini de ortaya koyduk. Anlamak istememelerine ve umursuzluklarına rağmen bunları anlatmaya devam edeceğiz. Ben şahsen Trafik mühendisi olarak mevcut devlet sistemi içinde hükümetle kesinlikle çalışmayacağım.
Güvenlik trafiğin sağlanması için çabalarımızı sürdüreceğiz. Kuzey Kıbrıs’ta bir trafik güvenliği sistemi mutlaka kurulmalı, bu da eğitim, denetim ve mühendislik temelleri üzerine inşa edilmelidir. Trafik kurallarına uyulmasını sağlamak devletin görevidir. Devlet insanlarını korumak zorundadır. Trafikte hayat kurtarma ve ciddi yaralanmaların önlenmesi topluma hizmet edecek trafik güvenliği sistemiyle mümkündür. Siyasiler ve yetkililer yıllardır dünya deneyimine dayalı uzman görüşüne saygı duymuyorlar, verilen projeleri uygulamıyorlar ve “uzman” diye etraflarında toplanan, trafik güvenliği konusunda fikri olmayan kişileri dinleyip, onların söylediklerini yapıyorlar.
Dünya tecrübelerine dayalı hazırladığımız trafik güvenliğini sağlayacak projelerimiz Kuzey Kıbrıs için çok gerekli ve çok uygundur. Projelerimiz her zaman trafik mühendisliği ilkelerine ve dünya deneyimlerine göre hazırlandı. Projelerimizin uygulanması durumunda ölümleri ve trafik sorunlarını en aza indireceğimize inanıyoruz çünkü projelerimizin uygulanmasıyla güvenli ve akıcı bir trafik sistemi kurabilir.
“Atakan yalnız kaldı”
Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Sayın Atakan ve Maliye Bakanı Sayın Amcaoğlu arasındaki son tartışmaları hayretler içinde izledim. Topluma açık bir şekilde hükümet içindeki bir bakan trafik hususunda para talep ederken, diğer bir bakanın yakışıksız tavrını nasıl yorumlayabileceğimi bilemiyorum. Bu hiç bir etiğe sığmaz. Bu davranışlar topluma hakaret ve toplumu hiçe saymak değil mi? Hükümet içi sürtüşmelerinin trafik güvenliği sisteminin oluşturulmasının önüne geçmesi anlaşılamaz ve kesinlikle kabul edilemez.
Bunların çabaları Sayın Tolga Atakan’ı trafik güvenliğinin yıllarca oluşturulmamasının tek suçlusu olarak göstermek mi? Tek suçlu Sayın Atakan mı? Bunları göz önüne alarak Sayın Atakan’a son bir kez daha yardımcı olmak istiyorum. 21 Mayıs 2018 tarihinde birlikte trafik güvenliği sistemini kurma hususunda, ayakta alkışlanabilecek bir basın toplantısı yapmıştık. Maalesef Sayın Atakan trafik güvenliği sistemini oluşturamadı ve yalnız kaldı. Ben şimdi ona en erken bir zamanda, ben ülkeden ayrılmadan, birlikte son bir basın toplantısı daha yaparak ne oyunlar oynandığını ve neden trafik güvenliğinin oluşturulamadığını açık açık topluma anlatarak, bu içi boş bırakılmak istenen bakanlıktan istifa etmesine öneriyorum. Her zaman olduğu gibi kendisine gönüllü olarak yardımcı olmak isterim. Sayın Atakan’ın kendini sevenlere geri dönebilmesi sadece bu şekilde olur diye inanıyorum.