Trajediyi yerinde gördük
Yenidüzen ve Haravgi yangın bölgesine gitti, derin yıkımı gözlemledi, mağdurlarla konuştu
Melini muhtarı Alecou: “Köyümüz cennet gibiydi, şimdi kapkara… Müdahale için geç kalındı, gerekli yardım vaktinde gelseydi yangın bu kadar büyümezdi”
Bölge halkının ortak kanısı, gerekli otoritelerin yangına müdahale için geç kaldığı yönünde
Kıbrıs Çiftçiler Birliği Limasol Bölge Sekreteri Zvanas: “Hükümet çiftçiye yardım etmeli… Müdahale için geç kalındı”
Bölge sakini Archimandrites: “Kıbrıs bir bütündür. Bu tarz insani konularda düşmanlığı bırakıp birbirimize destek olmalıyız… Otoriteler yangını söndürmek için maksimum çabayı göstermedi”
İtfaiye görevlisi: “Rüzgar çok güçlü olduğu için yangın dakikalar içinde iki farklı noktadan ilerlemeye başladı ve kısa sürede tüm köyü sardı… Organize olmakta zorlandık”
Derya ULUBATLI
Limasol’a bağlı Arakapas köyünde başlayan ve 4 kişinin hayatına, onbinlerce ağacın ve evin kül olmasına neden olan yangından geriye yürek burkan manzaralar kaldı. Yangından hem maddi hem de manevi olarak ağır bir bilançoyla çıkıldı.
Yangının tüm dehşetini yaşayan insanlarla konuşmak ve yaşananları yerinde takip etmek için Haravgi gazetesinden Costas Pitsilloudes ile bölgeye yaptığımız ziyarette ilk olarak ağaçsız, siyah tepeler karşılaştık.
Küller arasında kaybolan orman görüntüsü, alana yayılan is kokusu ve sıcaklık facianın izlerini hissettirmeye devam ediyor. İlk anda göze çarpan çevre hasarı ve özel mülklerdeki hasarın yanı sıra, bölge halkıyla yapılan röportajlar farklı detayları da gözler önüne serdi. Yangın, görünenden çok daha derin bir yıkıma yol açtı.
Tarımın bölgedeki köylüler için önemli bir geçim kaynağı olduğunu söyleyen yetkililer, hükümeti tarlalarını kaybetmiş çiftçilere yardım etmeye çağırdı. Kıbrıs Çiftçiler Birliği Limasol bölge sekreteri Pampos Zvanas, tarımla uğraşan bölge halkının yangın sonrası ciddi zarara uğradığını ve yeniden kazanç sağlamaya başlamak için hükümetin desteğine ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Öte yandan büyük bir bölümü yanan Melini köyünün muhtarı Christos Alecou, iş, can ve mal kayıplarının oldukça önemli olduğunu ve bunun hükümet yardımlarıyla bir an evvel giderilmesi gerektiğini anlattı.
Çevrenin yaşadığı önemli tahribata da dikkat çeken Christos Alecou, binlerce ağacın yok olmasının kış aylarında gelecek yeni bir faciaya davetiye çıkardığını, bol yağış alan bu bölgenin ağaçlar olmadan heyelan ve sel gibi farklı doğal afetlere yüzleşebileceğini söyleyerek yetkilileri uyardı.
Yangının hızla yayıldığı ve birçok alanı kül ettiği bölgede halkın ortak kanısı ise müdahale için geç kalındığı yönünde oldu.
Melini köy muhtarı Christos Alecou:
“Köyümüz cennet gibiydi, şimdi kapkara”
Köylerinin ormanlarla bezenmiş, yemyeşil, cennet gibi bir yer olduğunu söyleyen Melini köy muhtarı Christos Alecou, “Şimdi burası kapkara, yanmış bir alana dönüştü, insanlarımız çok üzgün” dedi.
Köylülerinin çoğunlukla tarımla geçinen insanlar olduğunu anımsatan Alecou, çoğunun sadece evinden değil, işlerinden de olduğunu anlattı:
Melini köy muhtarı Christos Alecou şunları söyledi:
“Aynı hataları senelerdir yapıyoruz. Farklı hükümetler 1960’lı yıllardan beri yangınlar konusunda önlem alacaklarına, gerekli yangın söndürme araçlarını temin edeceklerine söz veriyor fakat hiçbir şekilde icraata geçmiyor. Eğer seneler önce verilen sözler tutulsa ve gerekli önlemler alınsaydı bugün bu faciayı yaşamayacaktık”
Melini köylülerinin facia esnasında orada kalarak evlerinin korumak istediğini anlatan köy muhtarı, yangına müdahale için geç kalındığını dile getirdi, “gerekli yardım vaktinde gelseydi yangın bu kadar büyümezdi” dedi.
Yangından geriye simsiyah bir manzara kaldı
“Yeni neslin yanık bir ormanda büyümesini istemiyorum”
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in yangında zarar gören bölgeleri ve bölge yönetimlerini ziyaret ettiğini söyleyen Alecou, köyün yeniden ayağa kalması ve eski haline dönebilmesi için mutlaka hükümetten gelecek desteklere ihtiyaç duyduklarını belirtti.
Hükümetinin sürekli farklı alanlara yatırım yaptığını ama bu tarz hayati konularda önlem almaktan geri durduğunu söyleyen Alecou, “Köyümdeki yeni neslin bu yanık ormanlar içinde büyümesini istemiyorum, hükümet bize köyümüzü geri versin” diyerek isyan etti.
“Önlem alınmazsa bir facia da kışta yaşanacak”
Kış aylarında gelebilecek sel ve heyelan tehlikesine dikkat çeken Alecou, bu konuda Tarım Bakanı Kostas Kadis ile görüştüğünü ifade etti.
“Köyümüz kış mevsiminde çok fazla yağmur ve kar alıyor, artık bu yağışları tutmak üzere ağaçlar yok” diyen Kostas Kadis, geç kalınmadan önlem alınmasını istedi.
“Bütün hayatım, ruhum yandı”
Röportaj esnasında orada olan bir köy sakini gözleri dolu bir şekilde, “Ben bu köyde, bu ağaçlarla büyüdüm, bu ağaçlar yandığı zaman benim ruhum, bütün hayatım yanmış gibi hissettim” diyerek ne kadar üzgün olduğunu anlattı.
Yangını uzun süre kendi çabalarıyla söndürmeye çalıştıklarını söyleyen köy sakini, araçların o sırada daha önemsiz olan başka bir yangına müdahaleye gittiklerini ve bu yangının ilk etapta önemsenmediği için kontrolden çıkarak bir faciaya dönüştüğünü söyledi.
“Kıbrıs bir bütün, acılarımız da ortak”
Öte yandan iki gazetenin böyle bir konuda ortak hareket ettiğini gören bir diğer köy sakini “Biz birlikteyiz, ayrı değiliz” diyerek Kıbrıs’ın bir bütün olduğunu, bu yüzden acılarının da ortak olduğunu dile getirdi.
İtfaiye görevlisi: “Ortalık savaş alanı gibiydi”
Yangının başladığı Arakapas köyünde bu dehşete ilk tanıklık edenlerden bir itfaiye çalışanı YENİDÜZEN ve Haravgi’ye yaptığı açıklamada, olayın başladığı bölgede tam bir hafta önce de küçük bir yangın olduğunu fakat büyümeden söndürüldüğünü, geçtiğimiz gün ise rüzgarın oldukça kuvvetli esmesinden dolayı facianın hızla büyüdüğünü ve müdahale edilene kadar büyük zarara yol açtığını söyledi.
İtfaiye çalışanı yangın gününü şöyle anlattı:
“Rüzgar çok güçlü olduğu için yangın dakikalar içinde iki farklı noktadan ilerlemeye başladı ve kısa sürede tüm köyü sardı. Köyde yaşayanlar panik içinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Alevler kısa sürede Eptagonya ve Melini’ye ulaştı. Ortalık bir anda savaş alanına döndü. Bunca yıldır bu mesleğin içerisinde biri olarak ilk kez böylesi bir yangınla karşılaştım”.
Çevre köylerden birçok insanın da müdahale için yardıma koştuğunu söyleyen itfaiye görevlisi, başlarda organize olmakta zorluk yaşadıklarını, sonrasında ise tüm güçlerini seferber etmelerine rağmen yangının müdahale etmeyi güçleştirecek boyutlara ulaştığını söyledi.
Kıbrıs Çiftçiler Birliği Limasol bölge sekreteri Pampos Zvanas:
“Hükümet çiftçiye yardım etmeli”
Yangında kullanılmaz hale gelen sebze seralarından biri
Arakapas’ta görüştüğümüz bir diğer isim, Kıbrıs Çiftçiler Birliği Limasol bölge sekreteri Pampos Zvanas oldu. Yangın sonrası çiftçilerle çeşitli görüşmeler yaptıklarını söyleyen Zvanas, tarımla uğraşan bölge halkının yangın sonrası ciddi zarara uğradığını özellikle narenciye alanında üretim yapan çiftçilerin 5 yıldan önce yeni hasat çıkaramayacağını ve kazanç sağlayamayacağını, hükümetin bu bölgeye mutlaka yardım eli uzatması gerektiğini vurguladı. Yaz döneminde ülkenin sebze ihracatının %80’inin bu bölgede yetişen domates ve salatalıklar üzerinden gerçekleştirildiğini söyleyen Zvanas, bu durumun hem ülke ekonomisi için hem de geçimini buna bağlamış köylüler için oldukça önemli bir çöküş olduğunu belirtti.
“Zarar gören ortak adamızdır”
YENİDÜZEN’e de bu zor süreçte bölgeye gidip destek oldukları ve bu konuya hassasiyet gösterdikleri için teşekkür eden Zvanas, “Ülke genelinde bugüne kadar oldukça büyük bir yeşil alanın yandığını biliyoruz. İster kuzey ister güney olsun, bu tür acılar ve çevreye verilen zarar ortaktır ve zarar gören bizim adamızdır, bundan sonra sizinle daha güzel nedenler için karşılaşmayı umuyorum” şeklinde konuştu.
Ora köyünde evi tamamen yanan Costas Archimandrites:
“Köpeklerimi kurtarabilmek için evimi bıraktım”
Costas Archimandrites, yangında tanınmaz hale gelen eşyalarına bakıyor…
Yangında sadece bir bölümü zarar gören Ora köyünde evi tamamen yanan Costas Archimandrites, “Köpeklerimi kurtarmak için gitmek zorundaydım, yalnız olsam kalıp evimi kurtaracaktım” dedi.
Köyünün yangından önce çok güzel, yemyeşil bir yer olduğunu, ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte bu eve huzur bulmak için geldiklerini söyleyen Archimandrites o gün yaşadıklarını şöyle anlattı:
“O gün evde çalışıyordum. Çok yorgundum ve koltukta uyuyakaldım. Öğlen saat 2 civarı köpeklerim yüksek sesle havlayarak sağa sola koşmaya, etrafımda dolanmaya başladı. Normalde ben uyurken hiç böyle yapmazlar. Neredeyse bana saldırıyor gibiydiler. Uyanır uyanmaz bir terslik olduğunu anladım ve dışarı koştum. Dışarıda alevleri ve dumanları gördüm. Henüz köye yaklaşmamışlardı ama o mesafeden bile ciddi bir yıkımın yaklaştığını anlamıştım. Köpeklerimi arabaya alarak alevlere doğru ilerledim. Durumun ne kadar ciddi olduğunu ve geri dönüp eşyalarımı toplayabilmek için ne kadar vaktim olduğunu anlamaya çalıştım. Durumu gördükten sonra hızlıca eve dönüp evden almam gereken önemli eşyaları toparlamaya başladım. Evde geçirdiğim 20-25 dakikanın ardından dışarı çıktığımda, alevlerin evimin bahçesine kadar geldiğini gördüm. Hemen köpeklerimle birlikte arabaya bindim ve dönüp evime son bir kez baktıktan sonra alevlerin geldiği noktadan ters bir noktaya doğru kaçtım”.
“Yaşananlar bana 1974’ü hatırlattı”
Cumartesi yaşananların kendisine 1974’teki ortamı hatırlattığını söyleyen Archimandrites, “tıpkı o dönem olduğu gibi insanlara evlerini acilen terk etmeleri ve açık alanlarda toplanmaları gerektiği söyleniyordu. Bir kaos ortamı vardı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sürekli yükselen dumanlar ve alevler de bir savaş ortamını andırıyordu. Kendi adıma bu kez bu kaos ortamını daha sakin atlatmaya çalıştığıma inanıyorum. Sürekli köpeklerimi nasıl kurtarmam gerektiğini düşünüp plan yapıyordum” dedi. Hayatta yaşanan her şeyin insanlara yeni yeni bir deneyim, yeni bir bakış açısı kazandırdığına inandığını söyleyen Archimandrites, “Ben hiç değilse sadece evimi kaybettim. Yangın yüzünden hem evini hem de ekmek teknesini kaybedenler var” diyerek durumu atlatmaya çalıştıklarını söyledi. Bu durumun sadece fiziksel değil psikolojik bir yıkıma da neden olduğunu söyleyen Archimandrites, her iki anlamda da yaşanan yıkımın telafisinin zaman alacağını dile getirdi.
Küllerin arasından yeni bir ev
Evin kalıntıları arasında gezerken bize eşyalarından, bahçesine yeni ekmiş olduğu ağaçlardan geriye kalanları gösteren Archimandrites, evini ve bu bölgeyi çok sevdiğini, burayı terketmek istemediğini söyledi. Evini yeniden inşa edeceğini söyleyen Archimandrites, “burayı böyle bırakmayacağım, eskisine benzer mi bilmiyorum ama bu küllerin arasından aileme yeni bir ev inşa edeceğim” dedi.
Gökdelen yerine yangın söndürme ekipmanı
Yangının çıkış sebebiyle ilgili farklı söylentiler olduğunu söyleyen Archimandrites, “Yangını kimin başlattığını bilmiyorum ama otoritelerin yangını söndürmek için maksimum çabayı göstermediğine inanıyorum. Bence daha erken davranılabilir ve gerekli önlemler önceden alınabilirdi. Kıbrıs gibi sıcak ve yangın ihtimali yüksek olan bir ülkede hükümet olarak önceliğimiz gökdelenler dikmek değil, yangın söndürme ekipmanlarına yatırım yapmak olmalıydı” dedi.
Ada olarak düşmanlığı bir kenara bırakıp bir olmalıyız
Kıbrıs’ın bir bütün olduğunu ve özellikle bu tarz insani konularda iki tarafın da bütün düşmanlıkları bir kenara bırakıp birbirine destek olması gerektiğini söyleyen Archimandrites, “bu gibi konularda tarafların yardım teklif etmek ya da edilen yardım teklifini kabul etmek konusunda inat etmemeleri ve düşmanlıkları bir kenara koyarak birlik olmaları gerektiğini düşünüyorum. Yok olmuş evimden geriye kalan tek şeyin iki tarafın ortak kültürünü yansıtan bu toprak fırın olması çok ironik. Evimi yeniden yaptığımda sizi bu fırında pişecek yemeği yemeye davet edeceğim” diyerek, içimizde bu evin eski mutlu günlerine döneceği umudunu yeşertti.
Paradisiotis Group kurucusu Pavlos Paradisiotis:
“Sadece maddi değil, psikolojik destek de sağlanmalı”
Paradisiotis Group’a ait yanmış tavuk çiftliği
Bölgedeki önemli tavuk üreticilerinden Pavlos Paradisiotis, yangın esnasında kendi çiftliklerinden bazılarının da zarar gördüğünü ve bölge halkından birçok kişiyi istihdam eden bir kurum olarak, bu maddi zararı karşılamak için hükümetten destek beklediklerini kaydetti. Yangın esnasında Danimarka’da olduğunu ama haberi alır almaz hemen Kıbrıs’a döndüğünü söyleyen Paradisiotis, “gelir gelmez çalışanlarımı toplayıp sakin kalmaya ve hemen bir çözüm üretmeye çalıştım” dedi. Bunun sadece maddi bir yıkım olmadığını söyleyen Paradisiotis, yetkililerin bölge halkına maddi desteğin yanında psikolojik destek de sağlamaları gerektiğinin altını çizdi.