ABD başkanlık seçimine 4 gün kala yazdığım yazının başlığı “Tanrı Amerika’yı Korusun” idi. O günlerde bu görüşün aksini savunanlar “ABD’yi başkanlar değil, sistem yönetir, o nedenle korkmayın bir şey olmaz” demekteydiler.

Bu görüşün doğru olmadığı daha 1 yıl dolmadan ortaya çıktı. Trump önce Obama döneminde imzalanan Paris iklim anlaşmasından ABD’yi çektiğini açıkladı. Böylece küresel ısınmanın önüne geçmek şimdilik askıya alınmış oldu. Yani atmosfere karbon salınımı devam edecek. Bunun sonucunda dünyamız ısınmaya, gezegenimiz yaşanmaz kılınmaya devam ederken petrol şirketleri karlarına kar katacak.

Bence Trump’ın bu davranışı dünyada yeterince tepki almadı. Ama ondan önce ABD’de de yeterince tepki almadı. Çevreciler konuştu, Trump’I ayıpladı ama kimse yaptırım uygulama yoluna gitmedi. Amerikan halkı bu şirketleri boykot etmeyi düşünmedi. Ya da düşünse bile eyleme geçemedi.

04.11.2016 tarihli yazımda ABD başkan adayı Donald Trump’ın özelliklerini yazarken “Demokrasiye inanmıyor. İnsan hak ve özgürlüklerine saygı duymuyor. Amerikan halkının çeşitli ırk ve milletlerden oluştuğuna bakmadan açık açık ırkçılık yapıyor. Meksika sınırına duvak çekmekten bahsediyor. Göçmenleri ayrımcılığa tabi tutuyor” demiştim.

4 gün sonra Trump ABD başkanı seçildi. 20 Ocak’ta da Obama’dan görevi devraldı. Obama ABD’nin seçilmiş ilk siyahi başkanı idi. Kurulduğu 1776 yılından 2009 yılına kadar hiçbir Afrika kökenli Amerikalı o makama seçilmemişti. Hem demokrat, hem de siyahi Obama 2 dönem ABD başkanlığı yaptıktan sonra yerini hem ırkçı, hem de adı cumhuriyetçi ama kendi anti-demokrat olan Trump’a bıraktı.

Geçen hafta ABD’nin Virginia eyaletine bağlı Charlottesville kentinde yaşanan ve 1 kadının ölümü ile tırmanan ırkçı saldırıların ana nedeni Trump’ın başkan seçilmesidir. Obama’nın seçilmesi ile sinen ırkçı örgütler yeniden saldırmaya, bir anlamda rövanşı almaya çalışıyorlar.

ABD’de köleliğin resmen yasaklandığı 1863 yılından bugüne kadar siyah karşıtı ırkçı eylemler hep sürdü. Zaman zaman alevlendi, zaman zaman sindi ama hiç yok olmadı. Geçen hafta Charlottesville’de yaşananlar bunun en açık kanıtıdır. Irkçılar yıllar sonra ilk kez Ku Klux Klan ve Nazi bayrakları taşıdılar. Anti-Faşist eylemcilerin arasına aracıyla dalan ve 1 kadının ölümüne, 19 kişinin de yaralanmasına neden olan 20 yaşındaki gencin bu örgütlerin yandaşı olduğu da biliniyor.

Amerika’da en çok tartışılan ise Trump’ın bu olay sonrasında yaptığı açıklamalar oldu. Trump açıklamasında "İki taraf da birbirine sopalarla geldi, izlemesi çok korkunç bir durumdu" diyerek solcuların da diğer gruba 'şiddetle yaklaştığını' söyledi.

Donald Trump, Charlottesville'deki olaylarla ilgili henüz gün yüzüne çıkmamış gerçekler olduğunu vurgulayarak iki tarafta da 'iyi insanlar' olduğunu belirtti. İki tarafa da eşit yaklaşarak ırkçılığı lanetlemeyen Trump daha da ileri giderek “ABD'nin ilk başkanı George Washington'a atıfla, 'Köle sahibi olduğu için George Washington'ın bütün heykellerini kaldıralım mı? Eyleme katılanların hepsi neo-Nazi değildi, kimisi heykelin kaldırılmasından şikayetçiydi" dedi. Trump'ın konuşmasının ardından eski Ku-Klux-Klan lideri David Duke'nin Trump'ı tebrik eden Tweet atması dikkat çekti.

Özetle 1 haftadır devam eden ırkçı ve faşist saldırılar Trump’ın iki tarafa da eşit sorumluluk yükleyen bu açıklamaları ile güç kazanıyor. Trump açıkça ırkçı saldırıları kınamıyor. Çünkü aslında kendisi de ırkçıdır. Beyazların, siyahlardan üstün olduğuna inanıyor. Belki bugün bunu açıkça seslendirmekten çekiniyor. Ama Ku Klux Klan ve Nazi bayrakları ile İtalyan faşistlerinin sembollerini kullanmaktan çekinmeyen bu ırkçı örgütlere karşı gereken yapılmazsa çeşitli ırk ve milletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri yaşanmaz hale gelecek.

İşte o zaman gerçekten “Tanrı Amerika’yı Korusun”.

Charlottesville kentinde yaşanan bu olaylardan sonra ırkçı şiddet eylemleri başka kentlere de sıçradı. Önceki gün Washington’daki Abraham Lincoln anıtı ırkçıların saldırısına uğradı. Bilindiği gibi dönemin ABD başkanı Abraham Lincoln ırkçı güney eyaletlerine karşı başlatılan iç savaşı kazanarak 1 Ocak 1863 yılında köleliği resmen yasaklayan ve konfederasyon eyaletlerindeki bütün kölelerin azat edilmesini emreden “Özgürlük Bildirgesi”ni imzalamıştı.

ABD’de bu gelişmeler yaşanırken bir ilk daha yaşandı. Ordu ilk kez siyasi bir konuda açıklama yaptı. Amerika'nın Sesi'nin haberine göre, Başkan Donald Trump'ın şiddet olaylarından 'iki tarafı' da sorumlu tutan açıklamalarından dolayı yoğun eleştiri yağmuruna tutulduğu bir sırada, ABD'deki dört kuvvet komutanı neo-Naziler, Ku Klux Klan ve beyazların üstünlüğünü savunan ırkçı grupları kınayan açıklamalar yaptı.

Trump seçildikten sonra “ABD’de hiçbir şey değişmez çünkü ABD’yi başkanlar değil, sistem yönetir” diye düşünenler yanıldıklarını her geçen gün biraz daha çok anlayacaklar diye düşünüyorum.