Tsipras
Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras ve partisi Syriza gündemdeki yerini koruyor.
Böyle olması da doğal çünkü farklı söylemlerle seçimi alan ve Avrupa’da bir ‘umut’ haline dönüşen Syriza’nın bu dönemde yaptığı, yapacağı şeyler, izleyeceği yollar, ortaya koyacağı performans dikkatle izlenecek.
Yunanistan’ın Syriza’zısının ardından şimdi de İspanya’da Podemos (Yapabiliriz) iktidara gelmeye hazırlanıyor.
“Podemos da benzer bir tarihe ve gelecek perspektifine sahip. Podemos bir yıllık parti olsa da, arkasında İspanyol radikal solunun, İspanyol Komünist Partisi’nin hatta BASK bölgesi sosyalistlerinin yıllarca süren mücadelesi ve “öfkeliler” hareketinin sokak birikimi bulunuyor. Kaldı ki, diğer bir radikal hareket olan İspanya’daki Birleşik Sol da (Izquierda Unida) 2011 seçimlerinde yüzde 6,9 oyla 11 milletvekili çıkardı. Podemos bugün İspanya’nın en güçlü partisi olarak görülüyor ve kamuoyu yoklamalarında yüzde 30 sınırını zorluyor. Podemos, kuruluşundan birkaç ay sonra girdiği Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 8 oy aldı ve 5 milletvekili çıkardı.” (Selami İnce, BirGün Fikir)
***
Tsipras dün Kıbrıs’a geldi. Daha önceki Yunan Başbakanlarının uygulamasını bozmadı ve ilk yurt dışı ziyaretini Kıbrıs’ın güneyine yaptı.
Hep farklı olarak algılanan Tsipras’tan bu uygulamayı bozması da beklenebilirdi! ama bozmadı, geldi. Gelmeden “Tek yönetimli, tek kimlikli, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon” diyerek çözüme, barışı giden yolu bir kez de Tsipras tekrarlamıştı ancak geldiğinde önceki Yunan hükümeti ve Kıbrıs Hükümeti demeçlerinin aynını tekrarladı ve “Barbaros çekilmezse görüşmeler başlamaz” dedi.
Bu şart belki karşı taraftan vazgeçilmez gibi görülebilir ama ben yine burada da farklı bir demeç beklerdim Tsipras’tan… Örneğin “Akdeniz balıklarındır” gibi…
Çünkü küçük ortağı aşırı sağcı Bağımsız Yunanlar Partisi (ANEL)’in başkanı ilk icraatı olarak Ege’deki Kardak kayalıklarına çelenk bıraktırırken ve Türkiye ile ilk gerilimi yaşatırken, Tsipras, ortağına karşılık olarak “Ege Denizi balıklarındır” demiş.
Burada da buna benzer bir demeç vermesi, farklı görüntüsü ve söyleminin doğru bir karşılık bulmasını sağlayabilirdi.
“İki toplumlu, iki bölgeli” demecini vermişse de Tsipras’ın Kıbrıs’la ilgili yoğun bilgisi olduğunu düşünmüyorum. Umarım bundan sonraki süreçte buradaki ezberi de bozar ve farklı yaklaşımlarla Kıbrıs’ta bir çözüme yardımcı olur.
***
Syriza, akla, mantığa, ekonomiye ters gelen bazı adımlar da atıyor. Örneğin son olarak makam araçlarını satarak bunun karşılığında daha önce işlerine son verilen 3500 kamu çalışanını işe alması çok da ekonomik akla uygun görünmüyor çünkü satılan araçlar belki de o 3500 kişinin maaşlarını ancak bir ay karşılayacak bir miktar olabilir.
Peki daha sonra!
Bu soruları bir taraftan sorarken diğer yandan da başarılı olması ve zor durumda olan bütün Avrupa ülkelerine ve bize umut vermesi de en büyük dileğim…
Alışılmışın dışında yenilikçi başka çözüm arayışlarının başarısı dünyaya büyük bir dinamizm getirecektir diye düşünüyorum.