Tükeniriz ama yeniden var olabiliriz
Geçmişten kaçamayız…
Köklerimizden de…
Babaların kabahatlerini anneler sırtlar çoğu zaman ve evlatlar miras aldıkları lanetle yüzleşir. Kuşaktan kuşağa taşınır, insanın sebep olduğu şiddet…
Bir yanda erkeklerin yarattığı kötülük öte yanda kadınların buna direnişi ve acımasızca çakışan hayatlar…
Yine de sevmek, onca zulmün içinde…
Yine de susmak…
“Söyleyecek bir sözün kalmaması, söylemeye cesaret edemediğin bazı gerçeklerin varlığına işarettir.”
Geç kalışlar, kaçışlar, tutkular ve geriye dönüşler…
Suskunluk sarmalında büyüyen korku, endişe ve isyan…
Soy ağacında yeşeren ya da kuruyan yapraklar gibi hayat…
İçin için çürür ya da filizleniriz.
***
Bir aile, dört nesil ve yüzyıldan fazla zaman iki saatlik bir oyuna sığdı.
Harika bir oyun: Yağmur Durduğunda.
Kıbrıs Türk tiyatrosu için gururlandıran, seviye yükselten, hayranlık uyandıran bir performans, kurgu, hikâye izledim. Andrew Bovell’in olağanüstü güçlü ve yaratıcı hikâyesini, Nehir Demirel cesaret, başarı, çağdaş bir yorum ve estetikle sahneye taşıdı.
İstismarı izledik…
Soy lanetini…
İklim değişikliğini…
Şiddeti…
Çocuklara yönelik sapkınlık yani pedafoli üzerine örülen dram, tabu görülen bir hakikatle seyirciyi sarsıyor.
***
Kabul ediyorum, seyirci için zor bir oyun…
“İzleyiniz, iyi konsantre olunuz ve hikayeye yoğunlaşınız” diyorum.
Unutamayacaksınız!
Oyunun ilk saati durağan olsa da bu süreçte hem kişileri tanıyor, hem de hikâyenin kronolojisine dair parçaları birleştiriyor ve geri dönüşleri hazmediyorsunuz.
Bulmaca çözer gibisiniz izleyici koltuğunda…
Oyun ilerledikçe iç içe geçen hikâyeler ile karakterler arasındaki bağlantılar belirginleşiyor.
Dramın en güçlü karakterleri elbette kadınlar… Tüm oyuncular etkileyici bir performans ortaya koysa bile kadınlar öne çıkıyor.
Özgür Oktay, Döndü Özata, Melihat Melis Günalp ve Birce Birsel Çağlar o nedenle özel bir performansa imza atıyor.
Oyunun yıldızları, Elizabeth Law karakterini iki farklı yaş kuşağında canlandıran Özgür Oktay ve Birce Birsel Çağlar bence…
Ulaş Öğüç, İzel Seylani, Cem Aykut, Barış Refikoğlu ve Kurtuluş Altaylı da rollerinin hakkını veriyor.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ile Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın kolektif üretimi alkışı hak ediyor.
***
Sahne estetiği, karakterlerin farklı zaman ve mekânlardan eş zamanlı geçişleri, kuşaklar arasındaki etkinin bütünsel anlatımı en başta yönetmenin başarısı, o nedenle Nehir Demirel’in belki ilk ustalık eseri bu…
İyi iş çıkarmış, emeği de üretimi de kıymetli…
***
Dekor ve ışık son derece yalın, hikâyedeki değişkenliğe ve çoklu anlatıma uyumlu… Kostümler belki farklı zaman kesitlerini daha iyi yansıtan seçimler olabilirdi.
***
İki saat, tek perdede, toprak ve deniz arasına sıkışmış, ikisine de sahip olamamış insanlığın ortak öyküsüne kapılıyoruz.
Gökten bir balık düşüyor ve dünya denize dönüşüyor.
O denizde hayatta kalmak için çırpınıyoruz.
Oyun yazarı Andrew Bovell, bir röportajında şu yorumu yapmış…
“Geçmişten çözülmemiş olanı miras alırız ve kendimiz çözmezsek, bunu torunlarımıza aktarırız. Geçmişten gelen hasarı çocuklarımıza aktarmaya hazır mıyız?"
Bu soru hepimizin boynunda asılı…
İngiltere’de…
Avustralya’da…
Ya da Kıbrıs’ta…
“Evimiz ne kadar kirli…
Leş gibi…
Biz bu hale gelmesine nasıl izin verdik…”
Geçmişin tutsağı olmadan iyileşmek ve özgürleşmek insanlığın ortak rüyası…
Bizlerin de…
“Son kral, son din adamının kanında boğulmadığı sürece özgürlüğü tadamayacak” öğretisine rağmen yeni bir dünya kurabiliriz…
“Tükeniriz ama yeniden var olabiliriz!”
"Yağmur Durduğunda" oyunu 21 Aralık Cumartesi akşamı saat 20.00’de Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda yeni yıl öncesi son temsilini yapıyor. Biletler, www.gisekibris.com adresinden ve Lefkoşa Belediye Tiyatrosu gişesinden satılıyor.Oyun, Ocak ayında her Çarşamba ve Cumartesi akşamları sahnelenmeye devam edecek.