Tükürmüşüm Kıbrıs’a!
Güney Kıbrıs’ta nüfus yaklaşık 900 bin…
Yıl içinde gelen turist sayısı en az 4 milyon…
-*-*-
2023 yılında Güney’de trafik kazalarında 33 kişi öldü…
-*-*-
Kuzey Kıbrıs’ta nüfus yaklaşık “söyleyemem” kadar!
Şaka yaptım!
Daha doğrusu “aşağıladım”!
Çünkü nüfusumuzu bilmeyecek seviyede bir utanmazlık noktasındayız!
-*-*-
Efendim, ne diyelim nüfus için?
500 bin dersek!
Bir yılda gelip de casinolu otellere kapanan turist sayısı en az 1,5 milyon!
“Turistim abi” diyerek gelip, soygun ve benzeri bilimum işlere bulaşanlar da “az değil”!
-*-*-
Neyse!
Nüfusunu bilmediğimiz Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen trafik kazalarında ölen insan sayısı 48!
-*-*-
Bu da ne demektir?
Bu demektir ki; KKTC’nin yolları taştan, indirin beni musalladan!
Yani yollar yol değil!
-*-*-
KKTC’de “Aşırı hız” yapmak bir keyif meselesi!
Dikkatsizlik ciddi boyutta; bu da insanların kafalarının yerinde olmadığı anlamına gelebiliyor!
-*-*-
Trafik bilincimiz zayıf!
Çünkü yollarda araç kullanan çok büyük bir kısım, kuralları ya bilmiyor ya da önemli kuralları “tersten” okuyor!
-*-*-
Alkollü araç kullanmak, KKTC’de “toplu taşımacılık” veya “taksi taşımacılığı” alışkanlığının eksikliği veya kullanım dışı olması demek!
-*-*-
Ve son olarak şunu belirteyim; “Trafik kurallarına uymamak” KKTC’de bir “gelenek!”…
Neden gelenek?
Çünkü, KKTC’de “de facto” yaşayanların en az yüzde 80’i, “tükürmüşüm Kıbrıs’a” felsefesindedir!
E hade eyi yıllar be canım!
Külliyeniz batsın inşallah!
Çocuklarının sağlığını koruyamayan bir devlete, devlet denemez…
Bu konuda dün bir yazı yazdım, tekrar edecek değilim…
İnternette dünkü yazılarımı bulmak kolay…
-*-*-
KKTC’de 16 yaşında, derslerinde çok başarılı bir kız çocuğu, yurt dışındaki babasının zoruyla “uyuşturucu işine” bulaşmış!
Mahkemede anlatıldı bunlar!
Kız çocuğu 18 yaşına gelmiş; mahkemesi sonuçlanmış ve 7 sene hapse mahkum edilmiş!
-*-*-
Başka ülkelerde olsa ne mi olurdu?
Bu çocuk, 16 yaşındayken, devletin uzman kişilerinin korumasına, eğitimine, bakımına, gözetimine alınırdı ve büyük ölçüde kurtulurdu!
Şimdi, hayatı kaydı!
-*-*-
KKTC’de bir okul!
Bu okulun kantincisi!
Veya kantininde çalışan bir kişisi!
“Torbacı” çıkmış!
Polis yakalamış!
-*-*-
Başka bir ülkede mi?
Her hangi bir okulda, her hangi bir işte; ister okul müdürü, ister kantinci, isterse spor salonu temizlikçisi olsun; kim istihdam edilecekse, önce hakkında güvenlik soruşturması yapılır!
En küçük bir “tereddüt” saptanırsa da, çocuklarla çalışmasına “nah” izin verilir!
-*-*-
KKTC mi?
Canım, külliye bitti mi?
Bitiyor maşallah!
Hiç sıkıntı kalmayacak!
Külliye bitsin, bakın görün, çocuklarımız uyuşturucuya dokunmayacak!
Canlarım benim!
E hade eyi yıllar be canım!
Bize daha çok kapı lazım!
Kendi insanlarından nefret eden liderlikler!
Hadi bizimkini “kablolu” kablosuz” başkaları kontrol ediyor, peki Nicos Hristodulidis?
-*-*-
Kardeşim, geçiş kapılarını artırmanız gerekiyor!
Ya mevcut kapılardaki geçiş sistemlerini değiştirin – geçişi hızlandırın; ya da yeni kapılar – geçiş noktaları yapın!
-*-*-
Yani “sınır” falan diyorsunuz ama canı çeken, canını çektiğini zaten öldürüp zıp diye öteki tarafa kaçabiliyor!
-*-*-
Ayrıca çok iyi biliyoruz ki; her ay binlerce göçmen, Kuzey’den Güney’e firar edebiliyor!
-*-*-
Diyeceksiniz ki Kuzey taraf işgal altında!
Doğrudur!
Hatta şunu da diyebilirsiniz; Kuzey’de yaşayan insanların öteki yazıda da belirttik belki de yüzde 80’i, yasal yollardan Güney’e geçemiyor çünkü “yasadışı yollardan ülkeye girmiş” kabul ediliyor!
-*-*-
En azından “geçişleri kolaylaştırmak” Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e geçenleri rahatlatacak; onlar geçtikçe de Kuzey ekonomisi canlı kalmayı sürdürecek!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Yani ekonomist ama yetkisiz Ersin Tatar, “ekonomiyle alakalı bilgisini, yetkisizliğini aşmaya odaklamalı” demek istiyorum!
-*-*-
Geçiş kapıları artırılmalı!
Ve bu zor değildir!
-*-*-
Özellikle Lefkoşa’ya uluslararası havaalanının olduğu bölgeden, Serhatköy yakınlarından, Haspolat’tan ve Kaymaklı’dan çok rahat geçiş yerleri açılabilir…
Sadece yaya geçişi kabul edilen Ledra Palace, öğrenci ve işçilerin araçlarına da uygunlaştırılabilir…
-*-*-
Haaa yaya geçişi mi; mesela eski Ermeni Kilisesi!
Ne güzel olur!
Adı bile hazır; Ermeni Kapısı!
Yoksa düşmanımız mı Ermeniler?
Bu kafayla, ancak bu kadar kapı!
Bu mahkeme çok önemli!
Hangi mahkeme çok önemli?
YÖDAK Başkanı Turgay Avcı’nın Beyrut Amerikan Üniversitesi Lisans Diploması’nın denkliğinin, menkliğinin, geçerliliğinin tartışıldığı veya konuşulduğu mahkeme!
-*-*-
Dün bu konuyu yazdık…
Sayın Avcı’nın bir yakını aradı ve “diploma yok” ifadesinin doğru olmadığını söyledi…
-*-*-
Mesele Sayın Avcı meselesi değil…
Mesele, ortada bir iddianın olması meselesidir…
Mahkeme kararını verecek; eğer Avcı haklıysa karşı taraf; karşı taraf haklıysa Avcı istifa edecek!
Ve temiz bir sayfa açılacak!
-*-*-
YÖDAK, üniversitelerimiz, ülkemiz ve vergilerimiz adına bu mahkemenin en kısa sürede sonuçlanması, en doğru olandır diye düşünüyorum…
Jacques Delors: Modern AB'nin mimarı ve Türkiye’nin düşmanı!... "Modern Avrupa Birliği’nin mimarı" olarak görülen eski Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors, Paris’te geçtiğimiz Çarşamba günü 98 yaşında öldü. Fransız politikacı, AB içinde insanların, ürünlerin ve hizmetlerin serbest dolaşımına olanak tanıyan ortak pazarın yaratılmasında etkili olan bir kişiydi ve 1985'ten 1995'e Komisyon Başkanı’ydı… Delors, aynı zamanda AB’nin ortak para birimi euronun da temelini atmıştı… Delors aynı zamanda Türkiye’nin birliğe üyeliği tartışmalarındaki açıklamalarıyla da öne çıkmıştı… Komisyon başkanlığı sürecinde Türkiye’nin kültürel ve dini olarak AB'ye ait olmadığını düşünenler arasındaydı. Delors, AB için “Hristiyan kulübü” ifadesini de kullanmış ve BBC’ye göre, “Türkiye’nin kabulünün zorluğunda bunun da yattığını savunmuştu.”