1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Türk adaleti!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Türk adaleti!

A+A-

Meleklerimizin ailelerinin tek arzusu, İsias davasının adil bir şekilde sonlanması…

Bu davada “adil olan” ne?

Veya davanın sonucu nasıl “daha adil” olacak?

-*-*-

Bu soruya cevap vermek çok kolay…

Davanın sonucunun adil olması demek; kumdan apartman yapıp, çok iyi sela okuyan imamlarla maçı idare edenlerin “bir kaç veya beş on yılla sıyırmayacak” olmasıdır!

-*-*-

Davanın adil olması demek; kumdan apartmanlara imar izni verenlerin de yargılanabilmesidir…

-*-*-

Özellikle “mahkeme süreci” konusunda, Ersin Tatar’dan aşağıya, her siyasi makam işgalcisi, oldukça iddialı laflar üretmektedir!

-*-*-

Elbette yüreği çarpan her insan, kahredici davanın sonucunu heyecanla bekliyor…

-*-*-

Türkiye’de 50 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği tam bir yıl önceki korkunç depremde,  39 insanımızı kaybettik…

Yeşilırmaklı yeğenlerimiz Bahar ve Ulaş Hüsam’ı Hatay’da yitirmiştik…

Tümüne rahmet dilerim…

-*-*-

Ancak; İsias Otel davası ile ilgili çıtayı çok yüksek tutmamak gerektiği konusuna da birilerinin değinmesi şart…

Çünkü, “Türk Adaleti”, özellikle son yıllarda, ne yazık ki, en az depremin acısı kadar “acı” durumdadır!

-*-*-

Haliyle, bunları yazmak istemezdim ama en başta siyasilerimiz olmak üzere, acılı ailelere destek verilecek diye, beklentileri çok yüksek tutmanın, olası bir “hüzünlü mahkeme sonucu” karşısında, Türk adaletsizliğine tepkilerinin “sıfır” olacağını hatırlatmakta fayda görüyorum…

-*-*-

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala örnekleri bir yana; son dönemlerde Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili olarak yaşananlar, “Türk Adaletine sakın güvenmeyin” diye bös bös bönürmektedir!

Bilmem anlatabildim mi?


Kızdırmayın Tahsin abimi!

Tahsin abim, İrfan beye kızmış!

İngilizlerin Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri’ne!

O’na demiş ki, “mandalinamızı ağaçta bırakan sensin!”…

Yoksa öyle dememiş miydi?

-*-*-

Ve tam 365 gün önce, bir anda sallanıvermiş yeryüzü!

Hatta sallanma değil, adeta halı gibi silkelenme!

-*-*-

Yıkılıvermiş binalar, apartmanlar, evler!

-*-*-

Ve bir baba anlatıyor; “… kızımın elini tuttum… Öptüm kızımın elini… Ama bir şey yapamadım… Çünkü molozların altına sıkışmıştı cansız bedeni…”

-*-*-

Bir anne, “kızımla enkaz altından kurtarıldık ama oğlumun sesini hiç işitmedim” diye anlatıyor!

-*-*-

Tahsin abim İrfan Siddiqi’ye kızmış!

“Sen kendi işine bak, bize akıl verme” demiş!

Tahsin abim, devletinin egemen ve eşit olduğuna inanıyormuş!

“Türkiye’ye karşı hariç” tabii ki!

O konuyu sorgulayan yok!

Sorgulamaya da gerek yok!

King mandalina meselesine hiç girmeyelim!

-*-*-

Ve hala bir yıl önceki deprem sonrasında 38’i çocuk, 145 kayıp kişi varmış!

-*-*-

Nasıl olur?

Devlet nerede?

Bu çocuklara ne oldu?

145 kişi nereye kayboldu?

-*-*-

Diyeceğim, acılarla dop dolu bir dünya…

İsrail’in acımadan katlettiği masum insanların sayısı 30 bini aştı…

Ölenler arasında elbette Hamas üyeleri de vardır ama ölenlerin neredeyse yarısı kadınlar ve çocuklardır!

-*-*-

Tahsin abim kızmış!

Ne yapsaydı yani?

Başka işi yok ki!

Arada bir iyi ki İngiliz Yüksek Komiser bir iki laf eder de Tahsin abim da boş boş oturmaktan, işsizlikten kurtulur yani!

Daha fazla da kızdırmayın Tahsin abimi; dağa çıkarsa, KKTC’yi tanımayanları darmaduman eder!

Sahi, KKTC’yi tanıyan var mı?

Yokhtir!

-*-*-

Not: Bu yazı, bir edebi denemedir! Pahalı bir yazıdır… Yenidüzen’den ayrıca parası talep edilecektir…


Yaşasın KKTC!

Ombudsman bir rapor açıkladı!

Bir bakanlık bu raporda usulsüzlük yapmakla suçlandı!

Nasıl bir usulsüzlük?

İhale meseleleri!

-*-*-

Bir partimiz, bu bakanlığın başındaki bakanla ilgili olarak polise şikayetçi oldu!

Polis, henüz işlem yaptı mı yapmadı mı, soruşturma başlattı mı başlatacak mı, başlatmayacak mı bilemem ama asıl bombayı, bakanlığın ilgili dairesi patlattı!

-*-*-

İlgili daire, “… şikayet eden siyasi zamanında bizim dairemizden sorumlu bakanken de biz 14 kez usulsüzlük yapmıştık” dedi!

-*-*-

Polise gerek yok!

Araştırmaya hiç gerek bulunmuyor!

Osmanlı Bankasıyız canım!

-*-*-

Daire, bizzat “usulsüzlüğü itiraf ediyor”…

“evet yaptık ama eskiden de yapıyorduk” diyor!

-*-*-

KKTC mi?

Forever be canım, forever!

Başka memlekette yaşayamam!


Yapmayın paşam ya hu!

Gereksiz, anlamsız, salla gitsin bir yığın laf!

Dün de yazmıştım; kardeşim, TBMM Milli Savunma Komitesi’nin KKTC’de ne işi olabilir ki?

-*-*-

Gerçekten samimiyim, tamamen gezme maksatlı, sosyal bir ziyaret!

İlgili komitenin başındaki eski komutan Hulusi Akar, bizim siyasi zevatı ziyaretlerinde bir yığın “içi boş, anlamı bulunmayan” ifadeler kullanıyor, fotoğraflar çekiliyor ve vergi mükellefleri de bu rezaletin parasını ödüyor!

-*-*-

Yani bir kişi de çıkıp, “paşam, bıktık sürekli yalanmaktan, dondurma değiliz, insanız” demiyor!

Nasıl cümle ama?

Boşlukta gider yani…

-*-*-

Sahi Hulusi Akar paşam ne demiş?

Evet demiş ki; KKTC, yakın bir gelecekte Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üyelikten asli üyeliğe geçecek!

Paşam, teşkilatı olduğu gibi KKTC’ye hibe etseniz ne olacak?

KKTC, bu teşkilatın ebedi başkanlığına getirilse ne değişecek?

-*-*-

Ama kimsenin umurunda değil!

Polis yolları kesiyor, trafik aksıyor!

Konvoy geçecek falan yani!

-*-*-

İçi boş, bomboş ziyaretler!

İnanılmaz seviyesiz ifadeler!

Gözlemci üyelikten, tam üyeliğe geçecekmişiz!

Nerede?

Türk Devletleri Teşkilatı’nda!

Yapmayın Paşam ya hu!

Lütfen!

Dediğim gibi, dondurma değiliz; insanız biz de!

Kandırmayın bizi!

Salak gibi duruyoruz, belli etmiyoruz, saygımızdan!

Ama yeter yani!


bahar-husam.jpg

6 Şubat 2023 depreminde Hatay’da yitirilen on binlerce insan arasında Yeşilırmaklı Bahar Hüsam ve Ulaş Hüsam da vardı… Genç karı kocayı, sevgili yeğenlerimizi saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz…

Bu yazı toplam 1858 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar