Türk Lirası eriyor, enflasyon artıyor
Türk Lirası yeniden değer kaybetme sürecine girdi, yüksek enflasyon altında ezilen Kuzey Kıbrıs ekonomisinde yine tehlike çanları çalmaya başladı.
Peki ekonomistler ne diyor? YENİDÜZEN sordu, uzmanlar yanıtladı
Döviz neden artıyor?
Türkiye'nin yüksek enflasyonu… Dalgalı kur rejimi… Jeopolitik faktörler…
Serap ŞAHİN
Son dönemde Türk Lirası'nın (TL) döviz karşısındaki değer kaybı dikkat çekerken, ekonomistler döviz kurlarındaki yükselişin nedenlerini ve etkilerini YENİDÜZEN’e değerlendirdi.
Ekonomist Ödül Muhtaroğlu, Türkiye’nin ekonomik kırılganlığının TL'nin değer kaybetmesine ve dövizin yükselmesine yol açtığını belirtti, Türkiye'nin Avrupa'nın en yüksek enflasyon oranına sahip olduğunu vurguladı. Muhtaroğlu, yüksek enflasyonun ekonomik parametreleri olumsuz etkilediğini ve faiz oranlarının yıllık enflasyon oranının altında kaldığını söyledi.
Ekonomist Ayşem Çelebi ise Türkiye’de uzun süredir dalgalı kur rejimi uygulandığını ifade etti, TL’deki değer kaybının iç ve dış nedenlere bağlı olduğunu, jeopolitik gelişmeler ve küresel faktörlerin etkili olduğunu söyledi.
Ekonomist Mustafa Baturalp da dövizin artışının yalnızca ihracata yarar sağladığını ifade etti, “Türkiye eğer isterse döviz artışını durdurur.” dedi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ithalatın fazla, ihracat ve döviz gelirlerinin az olduğunu belirten Baturalp, bu durumun kalkınmayı engellediğini ifade etti.
Ekonomist Ödül Muhtaroğlu:
“Dövizin yükselmesi ekonomik ve siyasi gelişmelerle ilişkili”
Konuyla ilgili YENİDÜZEN’e konuşan Ekonomist Ödül Muhtaroğlu, Türkiye’nin ekonomik kırılganlığının TL'nin değer kaybetmesine ve dövizin yükselmesine yol açtığını belirtti. Muhtaroğlu, Türkiye'nin Avrupa'nın en yüksek enflasyon oranına sahip ülkesi olduğunu vurgulayarak, yüksek enflasyonun ekonomik parametreleri olumsuz etkilediğini söyledi.
Muhtaroğlu, Türkiye’de faiz oranlarının yükseldiğini, ancak yüzde 62 seviyesindeki yıllık enflasyon oranının altında kaldığını ifade etti, bu durumun, Türk lirası mevduatlarında reel getirinin negatif olmasına yol açtığını ve bu nedenle TL mevduatlarının getirisinin ekside olduğunu belirtti.
Muhtaroğlu, geçmişte uygulanan düşük faiz politikasının kur artışlarına ve kur korumalı mevduat sisteminin devreye girmesine neden olduğunu da kaydetti.
Son dönemde döviz kurlarındaki yükselişin, turizm ve ihracat gelirlerinin mevcut kurlar nedeniyle düşüklüğünden ve faiz indirimi beklentilerinden kaynaklanabileceğini belirten Muhtaroğlu, Orta Doğu'daki siyasi gelişmeler ve ABD'deki seçimler gibi uluslararası etkenlerin de Türk lirasının kırılgan yapısını etkilediğini ifade etti.
Avrupa, Ukrayna-Rusya savaşından beri doğal gaz ve petrol tedarikinde sorunlar yaşandığını kaydeden Muhtaroğlu, “Orta Doğu'da bir savaşın tekrar petrol fiyatlarını yukarıya çekmesine sebep olacağı bekleniyor” dedi.
Mısır’daki barış görüşmelerinin seyrinin de bu noktada önemli olduğunu kaydeden Muhtaroğlu,
olumlu sonuçlanması durumunda İran'ın İsrail'e karşı bir sıcak çatışmaya girme ihtimalinin azalabileceğini söyledi. Muhtaroğlu, “İsrail, yaptıklarından vazgeçerse piyasalar da dengeye gelebilir.” şeklinde konuştu.
Türkiye'deki hukuk sistemiyle ilgili tartışmaların da yabancı yatırımcıları tedirgin ettiğini ve ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını dile getiren Muhtaroğlu, Anayasa mahkemesi ile yargıtay arasındaki çekişmelerin ve yargı bağımsızlığına yönelik endişelerin bu bağlamda önemli olduğunu vurguladı.
Muhtaroğlu, Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu ve yüksek enflasyon oranları göz önüne alındığında, faiz indiriminin şu aşamada mümkün görünmediğini belirtti. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi gelişmeleri yakından takip etmesi ve bu doğrultuda uygun ekonomik politikalar geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Muhtaroğlu, Türkiye'nin ekonomik parametrelerinin, siyasi ve uluslararası gelişmelerle de yakından ilişkili olduğunu söyleyerek, bu tür konuların Türk lirasının değerini ve ekonomik istikrarını etkilediğini belirtti.
Ekonomist Ayşem Çelebi:
“TL’nin değer kaybetmesinde iç ve dış nedenler var”
Türk Lirası'nın Dolar ve Euro karşısındaki değer kaybının son haftalarda hızlandığına işaret eden Ekonomist Ayşem Çelebi, “TL’nin yaşadığı değer kaybının adına kullanılan devalüasyon terimi doğru değildir, TL’nin yaşadığı değer kaybıdır” dedi.
Devalüasyonun teknik olarak sabit kur rejiminde ve idari bir kararla gerçekleştirildiğini ifade eden Çelebi, “Bir ekonomide devalüasyon olması için kur rejiminin sabit kur rejimi olması gerekir oysa ki Türkiye’de uzun süredir dalgalı kur rejimi vardır. Ayrıca devalüasyon olması için paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesi için idari bir karar alınması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Türk Lirasının son dönemde gerçekleşen değer kaybının iç ve dış nedenleri olduğunun altını çizen Çelebi, dış nedenler olarak şunları kaydetti:
“Bir paranın yabancı paralara karşı değer kaybı bazen o paraların değerlenmesinden kaynaklanır. Genellikle bir ülke parasının dış değerinin ölçülmesi dolara karşı yapıldığı için dolara göre değerlendirme yapılması adet olmuştur. Dolar hafta başında 34 lira seviyesini aşarak rekor tazeledi. Euro da ilk kez 38 lirayı aştı. Yılbaşından bu yana TL, dolar ve Euro karşısında yaklaşık yüzde 16 değer kaybetti. TL’deki kaybın oldukça fazla nedeni var. Jeopolitik gelişmeler nedeniyle, zaman zaman yurt içindeki yüksek tansiyon nedeniyle ve küresel gelişmeler sebep oluyor. Son aylardaki TL’nin döviz karşısında hareketliliğinin en önemli nedeni ise sıkı para politikasıdır. Kur üstündeki baskıyı azaltmak ve Türk Lirası'nın reel değerlenmesini bir miktar yavaşlatmak ve hatta azaltmak yeni dönemde Türkiye ekonomi politikalarından birisi olacağı diye öngörülüyor.”
Çelebi, Merkez Bankası'nın yılsonunda faiz indirimine başlayabileceğinin de düşünüldüğüne dikkat çekerek, olası bir faiz indiriminin bazı olumsuz etkilerle sonuçlanabileceğine karşı uyaran ekonomistler olduğunu söyledi, Çelebi “TL değersizleştiğinde firmaların döviz borçları artacağı için daha büyük zorlukla karşı karşıya kalacaklardır.” dedi.
Ekonomist Mustafa Baturalp:
“Dövizin artması sadece ihracata yarar”
YENİDÜZEN’e konuşan Ekonomist Mustafa Baturalp, “Türkiye eğer isterse döviz artışını durdurur.” dedi, 1960'lı yıllarda Süleyman Demirel döneminde dövizin serbest dolaşımda olmadığını ve sabit bir kur üzerinden işlem gördüğünü belirtti.
“Dövizin artması sadece ihracata yarar.” diyen Baturalp, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için kalkınmaya geçişi hızlandırabileceğini söyledi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ithalatın fazla, ihracat ve döviz gelirlerinin az olduğunu ifade eden Baturalp, “Böyle ülkeler kalkınamaz” dedi.
Türkiye'nin döviz artışını engellemek istiyorsa, dövizi tedavülden kaldırıp sadece bankalar aracılığıyla işlem görecek şekilde düzenlemeler yapması gerektiğini belirten Baturalp, Ortadoğu'daki gerginliklerin ticaret üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini, döviz artışının ardından faiz oranlarının yükselmesinin bankaları zora sokabileceğini ifade etti.
Baturalp, geçmişte dövizin aşırı artışını engellemek amacıyla mevduat faizlerinin yüzde 90-93 oranlarına kadar yükseltildiğini, bu durumun bankaları tehlikeye attığını söyledi.
Dövize yönelen bireylerin maaşlarını ve gelirlerini dövize yatırdığını ve bunun da kısa vadede kazanç sağlama beklentisiyle hareket ettiklerini belirten Baturalp, “Devamlı bir talep var” dedi.
Baturalp, devlet gelirlerinin son iki yılda katlanarak arttığını ve özellikle KDV gelirlerinin hükümetin ekonomik yönetimini zorlaştırabileceğini belirtti.