1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Türk tarafının samimi bir iradesi söz konusu değil ki!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Türk tarafının samimi bir iradesi söz konusu değil ki!

A+A-

Türkiye, çok ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. Dış borç – iç borç, depremdi, seçimdi derken bu ekonomik kriz çok ciddi siyasi krizleri de karnında taşıyor…

Yani anlayacağınız Türkiye bir şekilde sorunlu bir gebelik döneminde!

Yaklaşık 2 ay sonra doğum gerçekleşecek!

Doğum sırasında ölüm olur mu?

Çocuk sağlıklı doğar mı?

Veya çok açık bir ifadeyle soracak olursak; “Erdoğan ve taraftarları yenilgiyi kabul eder mi?” hiç belli değil!

-*-*-

KKTC’ye gelelim…

KKTC veya Kıbrıs Türk toplumu, 1974 veya 1983 sonrasının en salya – sümük siyasi döneminden geçiyor…

Türkiye’den gelen veya gönderilen dinci – badem bıyıklı – ihaleci – akaryakıt kaçakçısı ve gronkçu bir kitle; buradaki aşırı çıkarcı, koltuk maskarası bir grupla içli dışlı sadece “rant” elde etmek için uğraşıyor…

Kimisi siyasi rant peşinde, kimisi maddi rant, kimisi ise her ikisinin arkasında…

-*-*-

Yerlerde sürünen bir siyasi yapı söz konusu…

Her gün rezil olan, artık her konuşması, her nefes alışı ile dalga geçilen, irade kabızı, mutlak yalaka bir cumhurbaşkanı ve sürekli biat etmekten başka işe yaramayan kadrolar…

-*-*-

Ve Kıbrıs meselesinde hareketlilik beklentisi…

Bu hareketlilik beklentisi kapsamında, ne istediğini çok iyi bilen, bunu açıkça dile getiren, son derece tutarlı, genç ve uluslararası saygınlığı her an artan bir “devlet başkanı”…

Bu genç devlet başkanının, BM şemsiyesi altında, iki bölgeli federal çözüm istemini sürekli yinelemesi ve “biz masadayız” diyerek, tüm çevrelerden takdir toplaması…

-*-*-

Bunun karşısında “siyasi kirlilikle boğuşan” ama bundan da önemlisi “irade fukarası” bir Kıbrıs Türk liderliği…

Kıbrıs Türk liderliği adına konuşan bir TC Cumhurbaşkanı…

-*-*-

“Egemen eşit devlet, KKTC’nin tanınması” gibi, imkansızı istemelerden hala vazgeçmeyen ama en başta da belirttiğimiz gibi, ekonomik ve siyasi güçsüzlük ya da yalnızlık nedeniyle, bu saçmalığı ileri götüremeyeceğini er ya da geç anlayacak bir “irade sersemliği”…

Ne istediğini bilmeme, ne istediği konusunda karar verememe halleri…

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis, geçtiğimiz gün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Siyasi İşler ve Barış İnşasından Sorumlu Yardımcısı Rosemary DiCarlo ile Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Hristodulidis görüşmesinden sonra “Biz müzakere masasındayız… Sayın Tatar’ın da müzakere masasına samimi bir iradeyle gelmesini bekliyoruz” dedi…

-*-*-

Bu ifade çok önemli: Samimi bir irade…

Evet, Türkiye ve KKTC’den müteşekkil Türk tarafı, bir taraftan tarihi ekonomik felaket, ağır bir doğal afet, korkunç bir siyasi rezalet ile çirkefe batmış haldedir ama hepsinden önemlisi ortada “samimi bir irade” yoktur…

-*-*-

Erdoğan büyük olasılıkla seçimi kaybeder!

Bunu da kabul etmez tabii ki!

Ve ortalık karışır!

Çirkefe batmışlığın boyutu, derinliği artar!

Haliyle böyle bir ortamda, Tatar gibi son derece “boş” bir şahsiyetten “samimiyet” beklemek de mantıklı olamaz!

-*-*-

Ortada bir kumar var!

Kıbrıslı kumarı çok sever…

14 Mayıs ve sonrası bir kumar!

Betleri alalım sevgili müşteriler!

Bahislerinizi görelim!

Mevcut kapitalist çıkarlar dünyasında Türkiye, öyle ya da böyle bu masadan kaçamayacaktır!

Bu bir gerçek!

Ama ortada samimiyet yoktur!

1960’ta veya sonrasında da hiç olmadığı gibi…

Üzgünüm!

-*-*-

Yani sonuç, Arif abi ve benim 5’er Sterlinle yakalanana kadar rulet oynamamız durumu…

O siyaha, ben kırmızıya; o kırmızıya ben siyaha!

Hiç kaybetmedik!

Taaa ki görevliler bizi kameralardan görüp, maskaralık yaptığımızı anlayıp, bizi usulüne göre “korkutana” kadar!

Ya doğru dürüst kumar oynayacaksınız; ya da defolup gideceksiniz!

Bilmem anlatabildim mi?


KKTC’de yaşamak!

Etti, süttü, yumurtaydı, pasaporttu, uçak biletiydi derken, her şeyimizi Kıbrıs Cumhuriyeti ile kıyaslıyoruz ve uygun olanı alıyoruz…

-*-*-

Hatta bir çoğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde çalışıyoruz…

Ki şu anda bu rakamın resmi olarak 3 bini aştığını biliyoruz; gayrı resmi olarak en az 10 bin olduğunu tahmin ediyoruz…

-*-*-

Ve internet!

Her hangi bir şirketi suçlayacak değilim…

Bu bir devlet politikası olmalıdır; önceden onu belirteyim…

-*-*-

Geçen sene bir şirketten “ev interneti” dediğimiz internetten aldım…

17 Mart 2023 akşamı bir yıllık veya 14 aylık süresi doluyormuş…

Bir başka şirketten aradılar; tam da anlayamadım ama galiba bizim eski şirket artık yok…

Müşterileri, başka bir şirkete devretmişler…

Ve beni arayıp, “devam etmek istiyor musunuz?” diye sordular…

-*-*-

“Doğrusu internet hayatımın en önemli parçası ve kesilmesini istemem de fiyat nedir?” dedim…

Bir yıl öncesinin neredeyse 4 katı…

Bin civarında TL ödemiştim; 4 bin civarında TL talep ediliyor!

Bir ay, şu kadar miktar falan…

Bu da hediyesi filan…

-*-*-

Güney’de “mobil internet” fiyatlarına baktım…

Ufak bir analiz yaptım…

İhtiyacım belli…

Çalışırken sınıra yakın bir cafe bulmam gerekse bile; çok daha hızlı ve çok - hem de çok daha ucuz!

-*-*-

Şimdi, bu yazıyı yazdım diye, geçen sene bana internet sağlayan şirketi satın alan dev şirketimiz bir çeşit “hırsızlık” mı yapıyor yoksa ben Rum çıkarlarına hizmet eden bir hain mi oluyorum?

-*-*-

Türk Devletleri şeyisinin açılışında Tayyip Erdoğan ne dedi?

“KKTC’nin aramıza katılmasıyla aile meclisimiz daha da güçlendi. Kıbrıs Türk halkına desteğimizi somutlaştırdık. KKTC’nin tanınması ve Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı izolasyonların kaldırılması için vermiş olduğumuz mücadeleyi sürdüreceğiz”…

Ne zahmete giriyorsunuz; interneti ucuzlatsanız yeterdi sayın Erdoğan!

Yemeyin canınızı, olmaz o söylediğiniz, olmayacak!

No more katakulli!


chp-9355.jpg

Cumhurbaşkanı Adayı ve Türkiye Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremi sırasında Adıyaman İsias Hotel’de hayatını kaybeden Gazimağusa Türk Maarif Koleji kız ve erkek voleybol takımı oyuncularının ailelerine taziye ziyaretinde bulundu. CHP’den yapılan açıklamaya göre Kılıçdaroğlu, Yeniçeri, Tülek, Nurluöz, Sabancı, Kalaycı, Karasel ve Aktuğralı ailelerine baş sağlığı dileklerini iletti…

Bu yazı toplam 1738 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar