Türkeş’li sabahlar
“Israrlıyız” dedi, “yeni yurttaşlıklarda...”
Avrupa'dan örnekler verdi, hep böyleymiş!
Acaba nerede?
Hangi Avrupa ülkesinde, bir başka ülkeden gelen nüfus, o ülke nüfusunu aşmakla tehdit eder ?!
Türkeş aslında buna da yanıtını veriyor:
“Kıbrıs'a gelen Türkleri 100 sene önce, 100 sene sonra diyerek ayırmam...”
Mesele “Hepimiz Türküz, türkü söyleriz”e varıyor!
* * *
Türkiye'nin “bizden” de sorumlu bakanı, güne “bir yığın” gazeteci ile başladı.
“Babacan” bir fırça ile geldi “günaydın”...
“Hep yazıyorsunuz da, her yazdığınız doğru değil... Hani yarısı bile değil...”
En azından yazabiliyoruz, sayın Bakan!
Türkiye'de medyanın düştüğü, düşürüldüğü durumu görünce...
- “Ne mutlu” diyoruz!
* * *
Elbette sayın Bakan'ın her söylediği de ‘doğru' olmuyor!
Hep bir "Biz karışmayız, kararı Kıbrıs Türkü verir" iması var.
Ama öncesinde “karışıyor, karıştırıyor” sonra geliyor bu cümle!
Örneğin, bir sonraki “Cumhurbaşkanlığı” seçiminin “referandum” gibi olacağını buyuruyor...
- “Çözüm için müzakerelere devam mı tamam mı?”
Hatta siyasetteki “yeni figürlerin” ismini veriyor.
"Biz karışmayız" diyor (!)
* * *
“Garantörlük” için “Kıbrıs Türkü istiyor, biz ısrarlı değiliz” diyor da...
Aslında, “adanın tamamının” garantörü olduğunu araya sıkıştırıyor.
Hiçbir yere de gidilmeyeceğini...
O nedenle söylemiş zaten “adada tek bir Kıbrıs Türkü olmasa bile...”
* * *
Lefkoşa'daki “baba evi”nin müze yapılacağını anlatırken, duygulanıyor.
Orada babasının doğumunu anımsatıyor...
Nasıl bir “ironi” yani!
Kıbrıs sorunu da, on binlerce insanın “doğduğu eve geri dönme hakkı”nda kilitleniyor.
Türkeş'e göre "savaşın galibinden tazminat istenmez..."
Dünyanın kuralıymış!
Velhasıl “güç gösterisi” ve “askeri nizam” üzerinden bir söylem var, sıklıkla da tekrarlanan bir “mış” hali:
“Çözümü destekliyoruz!”
“KKTC aynen kalsın, adı çözüm olsun”un Türkeş'çe tarifi!
* * *
Ankara'da açılan ihalelerle ilgili sözleri de ilginç:
“Bu kadar aleni rüşvet iddiası arasında ihaleler burada açılmaz...”
Türkeş'in yaklaşımı ile Türkiye'nin "milli servet"i akıyor Kıbrıs'a...
O nedenle “Daha uygun çalışma saatleri de öneririz” diyor, “Kimi kurumlar zarar ederse buna tedbir de isteriz...”
* * *
Adayı sebeb-i ziyaretleri “referandum” için!
Sahi, hani TC Lefkoşa Büyükelçisi’yle aynı masada, “evet”in propagandasını yapıyor ya!
“Hayır”cı Türkiye seçmeni nasıl temsil ediliyor adada?
Bir de...
Elçilikte mi oy verecek bu insanlar yani?
* * *
Bir de şu sözü not etmişim sabahki görüşmeden, bilmiyorum bu deyimi:
"Bir pantolona ya kemer takarsınız ya askı..."
İkisi de yok galiba bizde!
Varınız, siz düşleyiniz yarını...