Son dönemlerde ayyuka çıkan bir durum var: Ankara, Kıbrıs siyasetinde Kıbrıslı Türkler’den habersiz bazı işler yapıyor.
Her ne kadar ‘Biz sürekli istişare eder, beraber karar alırız’ dese de, birkaç cümle sonra sarf ettiği ‘Kimseye hesap vermek zorunda değiliz’ sözleriyle TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kendi kendisini ele veriyor.
Kendisinin New York’ta Anastasiadis’le görüşmesini eleştirenleri ‘fitnelik’ ve ‘ahmaklık’la betimleyecek kadar öfkelenmesinden de anlaşıldığı üzere Çavuşoğlu ‘tanımam’ dediği Kıbrıs Cumhuriyeti ile bir şeylerin pazarlığını yapıyor.
Ne olabilir bu?
Akla gelen ilk ihtimal ‘Akdeniz’deki gazın paylaşımı’dır. Bölgede kritik birkaç aya girildi. Amerikan firması Exxon kazılara başlamak üzere ve ortaya çıkacak raporlar bölgenin kaderinde etkili olacak deniliyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti ‘pay alma’ konusunda ya kapışacaklar ya da uzlaşacaklar.
Petrol devleri muhtemelen ‘uzlaşı’ bekliyor. Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda Anastasiadis’in elini sıktığı fotoğraf da, ‘gizli’ Çavuşoğlu-Anastasiadis buluşması da ‘devler’e verilen pozitif mesajlar gibi duruyor.

*  *  *

Bu noktada New York’taki Çavuşoğlu görüşmesiyle ilgili iki kritik sorunun yanıt bulması gerekiyordu.
Birincisi, bu görüşme öncesi Akıncı bilgilendirilmiş miydi?
İkincisi, görüşme sonrası Akıncı’ya Türkiye’den resmen bilgilendirme yapılmış, bilgi notları iletilmiş miydi?
Güvenilir kaynaklara göre her iki sorunun da yanıtı ‘hayır!..’
Akıncı bu görüşme öncesinde bilgilendirilmemiş, New York’a vardığında kendisini otelde ziyaret eden Kudret Özersay ‘Böyle bir görüşme oldu’ diye özetle bilgi vermiş.
KKTC Cumhurbaşkanlığı ofisine ‘görüşme tutanakları’ ya da ‘özet bilgi notu’ da geçilmemiş.
Anastasiadis’le görüşmek için zaman bulabilen TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun aklına, aynı günlerde aynı kentte, New York’ta bulunan Akıncı’yı ziyaret etmek de gelmiş.
Ha keza, Anastasiadis’in elini sıkıp fotoğraf veren TC Cumhurbaşkanı Erdoğan da Akıncı’ya ayıracak zaman bulamamış.

*  *  *

Hal böyle olunca her türlü ‘senaryo’ akla gelebiliyor.
Ancak ‘senaryo’ yazmadan da anlaşılacağı üzere, TC ile KKTC arasında ciddi bir koordinasyonsuzluk, iletişimsizlik var ve bunun müsebbibi Lefkoşa değil.
KKTC’nin her türlü dış teması anında Lefkoşa Büyükelçiliği vasıtasıyla Ankara’daki TC Dışişleri’ne kriptolanıyor, ancak –her nedense- Ankara’nın Kıbrıs’la ilgili bazı kritik bilgi ve temasları KKTC Cumhurbaşkanı’ndan bile ‘gizli’ tutulabiliyor.
Bu durum yeni mi başladı?
Sanmıyorum.
Çavuşoğlu ne diyor?
‘Biz kimseye hesap vermek zorunda değiliz’ diyor.
‘Kimse’ kim?
Akıncı…
Akıncı kim?
Kıbrıslı Türklerin şu anki seçilmiş lideri…
Yani?
Yanisi şu: Ankara’yı yönetenler Kıbrıs sorunuyla ilgili süreçlerde –gerek duyulunca- Kıbrıslı Türkleri devreden çıkarabiliyorlar.
Bize de ‘ahmakça’ yorumlar yapmak düşüyor!..