Bu ülkede 15 Temmuz dendiğinde akla gelmesi gereken ilk şey, “15 Temmuz 1974 Faşist Darbesi” olmalı!
Değil!

-*-*-

İlk akla gelen, Türkiye’deki “Kalkışma!”.
15 Temmuz 2016!

-*-*-

Ağır yalakalık ve ağır bilgisizlikle karışan ve “burası Türkiye mi Kıbrıs mı?” sorusunu akla getiren demeçler de haliyle çok eğreti duruyor!
Bakanların neredeyse tamamı “kalkışmayı kınadı ama EOKA B’yi es geçti”…

-*-*-

Dün bir gazetemizin sür manşetinde Ersin Tatar diyor ki, “Destan yazıldı”.
TC Lefkoşa Büyükelçisi de hemen yanı başında diyor ki, “İşgale ve bölünmeye geçit verilmedi”.

-*-*-

Burası Kıbrıs…
Gazete de “Kıbrıs”… 
Ve haliyle insan ilk okuduğunda, “Allah Allah, bu ikisi evet siyasi duruşları itibarı ile faşist olmasalar bile aynı kapıya çıkan başka bir duruştadırlar ama yok da bu kadar! EOKA B’nin ve Yunan Cuntası’nın destan yazıp, işgale ve bölünmeye geçit vermediğini söylüyor olamazlar” diye düşünüyor olabilir!

-*-*-

Kısacası, Allah’ın nasıl bir hikmetiyse, iki darbenin tarihleri çakışınca, Türkiye ve Kıbrıs’ta birbirine zıt siyasi pozisyonlar da haliyle bir kez daha rezil oluyor!
Kuzey Kıbrıs’ın tamamen Türkiyeleştiği  veya Türkiyelileştiği de !

-*-*-

Bu arada TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin demecine bayıldım:
Ne dedi?
“15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin bölünmesine izin verilmemiş!”

-*-*-

TC Lefkoşa Büyükelçisi’ne “Kıbrıs ağzı ve haliyle soru cümlesi olarak şunu sormak lazım, “Ekselansları, sizinkisi devlet de bizimkisi karpuzdur?”

-*-*-

Sizinkisi bölünemez de bizimkisi bölünebilirdir?

-*-*-

Yoksa “O başka bu başka” mı?

Kötü bir lider…

Her ayrıntıyı kendi kişisel çıkarı adına kontrol etmeye çalışır… 
Yanında ve yakın çevresinde çalışanları boğar ve ekibine – ailesine sıfır güven gösterir…

-*-*-

Önemli bilgileri gizlemeyi tercih eder…

-*-*-

Fikirleri, bilgi seviyesi belirsizdir…

-*-*-

Kimseye öncülük, önderlik, rehberlik yapabilecek kapasitesi yoktur…

-*-*-

Şahsi hataları nedeniyle asla sorumluluk üstlenmez, özür dilemez, hep  bir günah keçisi bulmaya çalışır…

-*-*-

Kendisine yakın gördüğü etrafındaki kişilere ya da çıkar elde ettiklerine avantajlar sağlar, yakın görmediklerini anında harcar… 

-*-*-

Sağlıklı karar verme yetenekleri yoktur… 

-*-*-

Alternatif görüşleri kesinlikle reddeder…

-*-*-

İnsanların ihtiyaçlarını göz ardı eder, duyarsızdır ve şefkat veya anlayış göstermez, gösteremez… Şefkat duygusu yoktur… 

-*-*-

Çok erken öfkelenir ve öfkelendiğine düşmanca tavır sergiler…

-*-*-

Başarısızlık korkusu had safhada olduğundan, karar veremez, emir almayı tercih eder… Karar vermek zorundaysa da son dakikaya bırakır ve çoğunlukla verdiği karardan kaygı duyar…

-*-*-

Çalışanların sıkı ve disiplinli çalışmasını ve başarılarını görmezden gelir, umursamaz, mutlaka gözden kaçırır ve asla takdir etmez… 
Hep takdir bekler… 

-*-*-

Egosu yüksektir…
Kibirlidir…
Duygusal zekadan çok uzaktır…
Yaptığı yanlışların farkında değildir…

-*-*-

Not: “Ben liderim, lider olmak istiyorum” diyen herkes, çeşitli kaynaklardan, saptamalardan, bazı sözlerden derlenmiş bu özellikleri üzerine alabilir… 

RMMO’nun aşırı silahlanmasının sebebi, 
Kıbrıs Türkü’nün güvenliği maksatlı olabilir mi?

Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, her iki taraf için de barış ve güvenliğin teminatıdır" dedi.

-*-*-

Bu söz üzerinden yola çıkarak, Kıbrıs Cumhuriyeti Savunma Bakanı Vasilis Palmas’ın Kıbrıslı Türklere yönelik olarak şöyle bir açıklama yaptığını düşünelim:
“… Rum Milli Muhafız Ordusu’nu, sadece Kıbrıs Rum toplumunun güvenliği için değil, Kıbrıs Türk toplumunun güvenliği için de güçlendiriyoruz… Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin tırnağına zarar gelmesini istemeyiz…”

-*-*-

Ne dersiniz?
Ne kadar inandırıcı bulursunuz?

-*-*-

Yani şahsen, Vasilis Palmas kardeşim böyle bir şey söylese; “Güneyde akıl hastanesi yok mu?” sorusunu sorardım!
Veya aman yanlış anlaşılacak, Yaşar Güler’le ilgili de aynı soruyu sormuş olmayalım; ama “Sayın Bakanım, sözleriniz gayet saçmadır; hamasettir, boş yazmadır” demekten de geri durmayalım!

-*-*-

Bir de sayın paşam, değerli bakanım, merakımı mazur görün; bir de sorum olacaktı:
“… Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, tamam Türkler için kesinlikle barış ve güvenliğin teminatıdır da yani Hizbullah olur da Güney Kıbrıs’a saldırırsa, askerimiz kurtarmak ve korumak için müdahale eder mi?”

-*-*-

Yanıtınız “Evet eder” şeklindeyse; bazı Rum arkadaşlarım var, sizin orduya “işgal ordusu” diyorlar, tümünü döveceğim, bilginize, arz ederim… 

Donald Trump’a suikast girişimi, seçilme şansını artırmış! Yok yeniden seçileceğim diye örnek alasınız ha! Beytambal mermi yarım santim sağa kaysaydı, Trump şu anda gömülüyor olacaktı!