1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Türkiye Karşıtlığı Değil, Benliğine Sahip Çıkmaktır.
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Türkiye Karşıtlığı Değil, Benliğine Sahip Çıkmaktır.

A+A-

Kıbrıs Türk Halkı’nın, asırlardır hiçbir zaman Anadolu Halkıyla bir derdi olmamıştır.

Biraz tarih meraklısıysanız; Kurtuluş Savaşı’nda Kıbrıs’tan maddi yardım için insanlarımızın evlilik yüzüklerinden birçok maddi değeri toplayıp Anadolu’ya, varoluş mücadelesi için gönderdikleri belgelerle kantılanmış olduğunubir yerlerde mutlaka okumuşsunuzdur.
Bunun gibi bu toplum, nice yardımlar yapmıştır elinden geldiğince.
Ama Kıbrıs Türk Halkı’nın; Türkiye yöneticileriyle, hükümetleriyle, temsilcileriyle bir derdi olabilir.
İşin “ayıp” tarafı; kendi benliğine, kültürüne, geçmişine dil uzatanların, halel getirmeye çalışanların, gün gelip de, yok olmamak için mücadele verenlerin, “ben-özne” olmayı her fırsatta dile getiren duruşun ve başkaldırının; “provakatör mantığıyla” Türkiye karşıtlığı olarak lanse edilmesidir.
Ve bu provakatörlüğe soyunan da maalesef bir bakanımızdır.
Hani kraldan kralcı derler ya, öyle işte.
Bu ülkenin ve dolayısıyla Kıbrıs Türk Toplumunun; her alanda olduğu gibi Futbol alanında da önemli bir geçmişi vardır.
Derdimiz; geçmişimizi yok sayacak, hiçleştirecek kişilere; makamlara, milletlere karşı varoluş mücadelemiz için savaş vermek, başkaldırmaktır.
Bu “tehdit” kimden gelirse gelsin, Kıbrıs Türk insanının kültürel, sportif, sosyal, kimlik, folklorik vb. gibi değerlerine sahip çıkmak, tüm yurttaşların boynunun borcudur.
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nu yok saymak, hiçleştirmek, bugüne kadar sadece “insan değerlerimizi” değil, kurumlarımızı da aynı düşünce ve inançla ortadan kalkmasına çanak tutanların vefasızlığı, gün gelir boynuna zincir olur.
Hani bir de “Kıbrıs Türk Milliyetçiliği” denir ya; keşke merhum Raif Denktaş kadar; sırasında Türkiye yetkililerine karşı bir duruş sergilenebilseydi “sağ cenahtan”.
Bu toplumun kültürel geçmişini gözden kaçırmak, kaçırılmaya çalışılması, hani sizin söyleminizle gerçek “vatan hainliği” budur.
Biz aptal olanların bildiği;
Türkiye’de ilk futbol kulübü 1905 yılında “Galatasaray” ismiyle kurulurken, Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler tarafından da, Türkiye’den 2 yıl sonra 1907 yılında genelde lise öğrencilerinin oluşturdukları; Lefkoşa Osmanlı Futbol Cemiyeti’ kulübümüzün kurulduğudur.
Tam teşekküllü ve resmiyet kazanan ilk futbol takımımızın ise 1910 yılında Lefkoşa Türk Futbol Ocağı ismiyle, Hürriyet Kulübü diye adlandırılan derneğin üyelerinden Ahmet Raik Bey ve avukat Cemal Efendi’nin teşvikleriyle, lise öğrencileri, polisler ve memurların biraraya getirilmesi suretiyle oluşturulduğunu da bu aptal kafamız biliyor işte.
Zamanın Kıbrıs Karması’nda 70’e 30 değil; oyun yeteneğiyle Rumlardan daha fazla Kıbrıslı Türklerin takımda yer aldığını da bilir bu aptal kafamız.
Çetinkaya’mızın kazandığı Pakkos Şildini de, Rum Takımlarında oynayan futbolcularımızı da, Defteralı, Komando, Sevim gibi nice isimlerimizi de bilir bu aptal kafamız.
Aptal kafa bununla da kalmaz; 14 yıl Türkiye Liglerinde top oynayan kalecimiz Osman “Kura” Uçaner’i de, 13 yıl top koşturan Hüseyin Mevlut’u da, 9 yıl top koşturan, Türkiyenin 2. Lig gol kralı da olan Mete Adanır gibi Kıbrıslı futbolcularımızı da bilir.
Yani diyeceğim o ki; Türkiye’deki Futbol Tarihi ile Kıbrıslı Türklerin Futbol Tarihin başlangıcında 2 yıllık bir farkımız var sadece.
Neden bunları yazıyorum?
Hani her dafasında hiçleştirilmeye çalışılan bu toplumun zengin geçmişini “bir defada anlamayanlara” bir kez daha anlatayım diye.
Kafamız basmaz ya...

Bu yazı toplam 2003 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar