Türkiye Cumhurbaşkanı (TC CB) Erdoğan, Kanal D-CNN Türk ortak canlı yayınında dört Türkiye (havuz) medyası gazetecilerinin sorularını yanıtladığı programda KKTC’nin tanınması, tanıtılması ile ilgili bir soruyu yanıtlarken kısa, öz ama çok çarpıcı açıklamalar yaptı.

CB Erdoğan şöyle dedi: “Bu tanınmalar öyle bir anda olan şeyler değil. Dünyada birçok irili ufaklı ülkeler, tanındılar ama ne kadar zamanda tanındılar. Belli uzun süreler aldı. Biz diyoruz ki, Kıbrıs Türk halkının 1959-1960 haklarının egemen statüsü teşkil edilsin. Bu eşitliği sağlama önceliği de BMGK'ya düşer. BMGK gerçekten adil davranırsa bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben BM'den de sonuç alacağımıza inanıyorum. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini teyit etmek için hiçbir adım atmadılar. Bunu BMGK yapamıyorsa BM üyeleri Kıbrıs'ı tanıyarak haklarını teşkil edebilir. Bunun için uluslararası toplumuna çağrıda bulundum.”

Bu açıklamanın satır aralarını iyi okumak gerek; Kıbrıs sorununda geleceğe dair veri tabanı oralardadır… CB Erdoğan diyor ki, tanınma uzun sürede olacak. KKTC kurulalı 39 yıl olmuş, kurulurken de dönemin KKTC-TC hükümetleri KKTC’yi tanımaya hazır on beş ülke olduğunu söylemişlerdi halka… Tanınma halen olmadı, CB Erdoğan da belli ki süreyi kendisinin geçenlerde BM’de yaptığı ve KKTC’nin tanınmasını da söylediği konuşmasından itibaren sayacak ve daha “uzun süreler” alacak… Adadaki ve bölgedeki statüko devam edecek yani… Nereye kadar?! Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinden hak diye gördüklerini alana kadar…

Türkiye’nin bu hakkını alabilmesi için Kıbrıs sorununa çözüm kaçınılmazdır. Şimdilerde öne sürdükleri iki devletli çözüm, Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasını ve KKTC’nin de bu süreçte tanınmamasını sağlayacak. Ve bu uzun sürede, bu statüko, Türkiye’nin hak diye öne sürdüğü doğal gaz rezervlerini alabilmek için siyasi şantaj olarak kullanılacak. Kıbrıslı Rumların süreci kısaltmak gibi bir derdi var mı?! Yoktur, çünkü doğal gaz rezervlerini emperyal şirketlere peşkeş çektiler, onların devletlerini de ilgili taraf yaptılar. Türkiye bu düğümü nasıl çözebilir?!

İşte burada Erdoğan’ın yukardaki konuşmasından en çarpıcı cümlenin altı çizilmelidir: “Biz diyoruz ki, Kıbrıs Türk halkının 1959-1960 haklarının egemen statüsü teşkil edilsin. Bu eşitliği sağlama önceliği de BMGK'ya düşer. BMGK gerçekten adil davranırsa bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben BM'den de sonuç alacağımıza inanıyorum.” Muradı ne?! Kıbrıslı Türklerin, kuruluş antlaşmalarında egemenliğine eşit ortak oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti devletinde elde ettikleri siyasi ve yönetsel eşit statüyü BMGK yeniden sağlamayı teşkil etsin. Yani, Erdoğan demek istiyor ki, BMGK tarafı 1960’ın Kıbrıs Cumhuriyeti yapısını güncellerse ve dolayısıyla Kıbrıslı Türklerin bu yapı üzerindeki haklarını da teşkil edilirse, kendileri de Kıbrıs sorununun çözüm sürecini hızlandıracaklar.

Bunu niye istiyor, stratejik eylem planları ne ola ki?! Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güncel egemen yapısında Kıbrıslı Türkler BMGK tarafından da teşkil edilen eşit hakka sahip olursa, doğal gaz konusunda Kıbrıslı Rumların attığı adımlar dumura uğrar, yeni kararlar da Kıbrıslı Türklerin katılımcılığı ile alınabilir. Bu da demektir ki, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinde iddia ettiği haklara Kıbrıslı Türklerin katkı ve katılımcılığı ile ulaşabilecektir. Eğer 1959-1960’ın kuruluş antlaşmaları ile hayat bulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin o günkü yapısını BMGK bugün güncellerse, Türkiye fittir; değil iki devletli çözüm, federal çözümü bile es geçebilir… Ve CB Erdoğan’ın uluslararası toplumdan yeni isteği, KKTC’nin tanınması değil, 1960’ın Kıbrıs Cumhuriyeti yapısının güncellenmesidir. İki devletli çözüm önerisi ve KKTC’nin tanınması isteği de bu yapıyı gerçekleştirmek üzere BM’ye süre kazandıracak, Kıbrıslı Rumlara da şantaj yapacak unsuru sağlayacaktır.

KKTC CB Tatar bunları anlayabilir mi?! Pek değil… Tahsin Ertuğruloğlu anlayabilir mi?! Anlamıştır… Ne yapacaklar?! Tatar federal çözüm savunucularından da önde koşarak, Kıbrıs sorununda yeniden ray değiştirecek olan Erdoğan’ın yanında olacak, “1960’taki Kıbrıs Cumhuriyeti yapısına dönelim, 1960’taki Kıbrıs Cumhuriyeti yapısına dönelim…” deyip duracak kendi tarzındaki coşkusu ile… Ertuğruloğlu gene dağa çıkmayı düşünecek herhalde…

Peki ya federalistler ne yapacak?! Eğer, BMGK Türkiye talepleri doğrultusunda 1960’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’ni güncellemeye kalkışırsa, bu güncellemenin federal yapıda olmasının mücadelesini verecek…

CB Erdoğan’ın yukarda aktarılan sözleri Türkiye’nin Kıbrıs sorunu çözümünde iki devletli raydan güncellenmiş 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti devleti rayına adım attığının ipucunu veriyor; o sözlerin meali bu…