1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TÜRKİYE KIBRIS’I ANLAMALI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TÜRKİYE KIBRIS’I ANLAMALI

A+A-

Gazeteci dostum Erdal Güven bundan 7-8 yıl kadar önce önemli bir saptama yapmış, “Türkiye’nin bir Kıbrıs sorunu vardı, ama artık bir de KKTC sorunu var” demişti.
Bu tespit Ankara yönetimlerinin KKTC’nin özellikle mali sorunlarını anlatıyordu. O dönemde TC-KKTC hükümetleri arasında gerginlikler vardı. TC Lefkoşa Büyükelçisi adeta bir ‘sömürge valisi’ gibi konuşuyor, günlük siyasete dair açıklamalar yapıyor, hatta tehditler savuruyordu.
Daha birkaç yıl önce Erdoğan-Küçük arasında meşhur ‘Maaşın kaç’ polemiği yaşanmış, ‘besleme’ sözüne karşı Toplumsal Varoluş Mitingi düzenlenmişti.
Ankara’daki yönetim ‘bağımsız devlet’ diye tanımladığı KKTC’yi yok farz ediyor, buradan yükselen sesleri duymazdan geliyordu.
Sonraki yıllarda da huzursuzluk devam etti. Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler hep gerilimli oldu. En çok da ‘ekonomik protokoller’ üzerinden yaşanan tartışmalı süreçler bitmedi, tükenmedi. 
Ankara’nın KKTC siyasetine yön verenlerin en belirgin üç algısı şuydu:
1.    Kuzey Kıbrıs’ta gereğinden fazla bir ekonomik refah vardır.
2.    Kuzey Kıbrıs Toplumu yeterince milli duygulara sahip değildir.
3.    Kıbrıslı Türkler’de maneviyat, yani Sünni İslami inanış ve pratik zayıftır.
Bu algı çoğu zaman dile de getirildi. Bazen bizzat TC yöneticileri yaptı bunu, bazen yazdırdıkları raporlarda yer aldı, bazen de kontrol ettikleri medya vasıtasıyla dillendirdiler.
Açık olan bir şey vardı: Kıbrıs’la ilgili TC siyaset ve bürokrasi erbabının buradaki halka, hatta elite kulak verme gibi bir niyeti de, gailesi de yoktu.
Bir de burada yanlarına aldıkları kimi ‘fikir öncüleri’ vasıtasıyla “TC verir ama KKTC kullanmayı bilmez” temasını çok sık işlediler.
Kıbrıslı Türk Toplumu’nu adeta ‘kör yiyici’ ilan ettiler!
Oysa onlar her şeyi çok iyi biliyordu ve KKTC’de kişi başına düşen gelir 20-25 bin dolarlar seviyesine çıkarılacaktı.
Geldiğimiz konakta kişi başına düşen gelir bellidir. An itibarıyla ortalama gelir düzeyi 5-6 bin dolarlar seviyesine gerilemiş durumdadır. Pandeminin de etkisiyle binlerce insan açlık sınırında yaşamaya çalışıyor.
‘Başarı’ orta yerdedir!
**
Türkiye’deki otoriter yönetim anlayışı bir ‘alt yönetim’, hatta ‘bir ilçe’ olarak görülen Kuzey Kıbrıs’la diyalog ihtiyacı duymuyor. Bu kesin…
Ancak kesin olan bir başka nokta daha var: Türkiye Kıbrıs’ı anlamalıdır. Bir yolu bulunmalı ve diyalog kanalları açılmalıdır.
Buna en çok da KKTC’de yaşayanların ihtiyacı vardır. 
Türkiye ile KKTC arasında hep var olan ‘tek yönlü iletişim’ büyük bir sorundur ve aşılmak zorundadır.
Eskiden meclisler arasında, siyasi partiler arasında karşılıklı ziyaretler yapılıyordu ve artık bu bile yok!
Sadece iktidarla değil, TC’deki muhalefetle de bir temas kalmadı. CHP’si, HDP’si, İYİ Partisi ve diğerleri ile de bir temas, bir link yok.
Bu sorunu aşmak için ciddi bir çaba sarf etmek lazımdır. Siyasi partiler bu yönde adımlar atmalıdır.
Türkiye’deki siyasi elite burada olup bitenler anlatılmalıdır. 
Kimi sivil örgütlerin, özellikle sendikaların TC’deki örgütlerle ilişkileri vardır ve bunlar da bu amaçla devreye girmelidir.
Türkiye’de yaşayan Kıbrıslı Türkler ve dernekleri de harekete geçirilmelidir.
Buna acilen ihtiyaç vardır.
Kıbrıslı Türklerin Ankara yönetimi ile sorunları vardır ama Türkiye halkları ile bir derdi yoktur.
Dahası, Türkiye’nin aydınlık yüzünü oluşturan kesimlerin de Ankara ile benzer sorunları vardır.
Türkiye AKP değildir. 
Türkiye Erdoğan da değildir.
Türkiye’de Kıbrıs’ı anlayacak çok sayıda insan vardır. Kıbrıs’ta işlerin kötüye gitmesiyle Türkiye’nin de Batılılaşma hedefinden hızlıca uzaklaşacağı ve yobazlığa doğru yol alacağı bellidir.
Çözümsüzlük siyaseti bölgenin felaketi olacaktır.
Türkiye’ye Kıbrıs anlatılmalıdır.
Türkiye Kıbrıs’ı anlamalıdır.
 

Bu yazı toplam 1532 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar