Türkiye, Kıbrıs’ta “çözüm” mü diyecek, “devam” mı diyecek?
Türkiye – Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, geçtiğimiz Cuma günü Ankara’da önemli bir buluşmada ele alındı…
Türkiye, AB’ye tam üyelik istiyor mu istemiyor mu?
AB, Türkiye’yi içine sindirir mi sindirmez mi?
-*-*-
Bu sorulara tam yanıt verebilmek adına, bazı sıkıntıları çok iyi kavramak lazım…
Mesela Türkiye – AB ilişkilerinde “Kürt sorunu”, çok önemli bir sorun…
PKK silah bırakacak mı?
Kuzey İrlanda’dakine benzer veya onu andırabilecek bir anlaşmaya varılabilecek mi?
Türkiye Cumhurbaşkanı, bu sorunu aşma projesinde gerçekten iyi niyetli mi?
Türk milliyetçilerinin başkanına bu sorumluluğu vermesinin sebebi, olası bir milliyetçi hezeyanı azaltmak mı?
Bu hezeyan azalır mı?
-*-*-
AB – TC ilişkilerinde, bir başka sorun ya da çok önemli sorun başlıkları daha söz konusu…
AB nezdinde, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi konularda Türkiye’nin notu çok düşük…
-*-*-
Ama hepsinden önemlisi; Türkiye’nin güttüğü “Kıbrıs” siyasetinin AB’nin hayal ettiği veya “kabul ettiği” siyasetle yakından uzaktan alakası yok!
-*-*-
Kaldı ki buraya bir not düşelim, BM’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün görev süresini Ocak 2026’ya kadar uzatacak raporunun taslağında, tarafların “FEDERAL” çözüme asılması vurgusu da dikkat çekiyor…
-*-*-
Anlayacağımız, AB ve BM’de, “yok canım artık federal çözümü desteklemiyorlar” diye bir yalan olmadığı apaçık ortada!
-*-*-
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, geçtiğimiz hafta Ankara’daydı…
Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Kallas, AB ve Türkiye arasında Kıbrıs konusunda görüş ayrılıkları olduğunu belirtti…
Kallas, “Ticaret, inovasyon ve terörle mücadele gibi geniş bir yelpazede iş birliği için büyük bir potansiyel var ama özellikle Kıbrıs ve Rusya yaptırımları etrafındaki boşlukları kapatma gibi konularda farklılıklar olduğunu" ifade etti…
-*-*-
Türkiye – Rusya ilişkileri, AB’nin en çok üzerinde durduğu ve hatta en hassas olduğu konu…
Bu noktada Türkiye’nin Rusya’ya yakın bir duruşu olduğu genel kabul gören bir pozisyon ve bu pozisyonu, olası Trump – Putin görüşmesinin sonuçları da ciddi şekilde etkileyeceğe benziyor…
-*-*-
Fransız – Alman etkisindeki AB – İngiltere ve Amerika’nın Suriye için tasarladıkları “bir çeşit federal devlet yapısı”na da Türkiye pek sıcak bakmıyor…
Türkiye, kendi içinde Kürt sorununu bitirmek istiyor ama Suriye’de de bir “Kürt devleti” hatta “Kürt bölgesi” dahi istemiyor!
-*-*-
Ve gelelim bir başka hayati meseleye…
Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında, 5 Numaralı Münhasır Ekonomik Bölge “karmaşası” hatta “tehditleri” de havada uçuşuyor…
Ama burada, Türkiye’nin karşısında sadece “Kıbrıs Cumhuriyeti” mi bulunuyor!
Hayır!
AB , tam üyesi bir devletin tahdit edilmesi söz konusu olduğu için kesinlikle oradadır…
-*-*-
Peki başka kim var orada?
5’inci parselde Amerikan ExxonMobil ve Qatar-Energy şirketleri tarafından geçtiğimiz Cuma günü sondaj çalışmaları başlatıldı…
Türkiye “kabul edemeyiz” dedi; bu ülkedeki Sözcü gazetesi de dün manşetinden son derece “kışkırtıcı” bir başlıkla, sondajı duyurdu…
Sözcü, “biz gündemimize daldık, Rumlar sahamıza daldı” başlığını kullandı…
“Sahamıza dalan” Kıbrıs cumhuriyeti mi?
Yoksa Katar ve Amerika mı?
-*-*-
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, sondajın, Kıbrıs’ın AB’nin enerji güvenliğini güçlendirme ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine katkıda bulunma stratejisinin bir parçası olarak yapıldığını ve Kıbrıs'ın AB için alternatif ve güvenilir bir doğalgaz kaynağı olmayı hedeflediğini söyledi…
Türkiye’nin ulusalcı gazetesi Sözcü’ye göre 5 numaralı parsel, Türkiye’ye ait!!!
Nikos ne diyor?
“AB” diyor, “AB’nin alternatif ve güvenilir doğal gaz kaynağı!!!
-*-*-
Peki biz?
Yani çevremizde veya bizi de ilgilendiren uluslararası ilişkilerde biz neredeyiz?
-*-*-
Geçtiğimiz günlerde görev süresi tamamlanan bir yabancı diplomat, veda etmek için Ersin Tatar’ı ziyaret etmiş…
Yabancı diplomat ve ekibi, Tatar tarafından tam 45 dakika bekletilmiş…
-*-*-
Akabinde gelmiş, insanlardan gecikmeyle ilgili ne bir özür dilemiş, ne de bu konuda bir kelam etmiş!
Ve tam muhabbet ortasında, aniden ayağa kalkarak, “benim sokağa çıkıp oy toplamam lazım” diyerek, oradan ayrılmış!
Geri dönmesini beklemiş insanlar!
Gelmeyince de oradan ayrılmış!
-*-*-
Daha ne yazayım?
Daha ne anlatayım?
-*-*-
Türkiye, yığınla sorunu içerisinde, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün ya da mevcut düzenin devamı adına Tatar’ın seçilmesi için büyük çaba harcadı…
Tatar da koltuk aşkına, kendi toplumunun geleceğini heba ederek, iki dilbandinin her dediğini yaptı!
Peki, yukarıda da dile getirmeye çalıştığım sorunlar, sıkıntılar kapsamında, Türkiye’nin tavrı değişecek mi?
-*-*-
Türkiye, “çözüm” mü diyecek, “devam” mı diyecek?
İşte bu sorunun yanıtı belirsiz!
-*-*-
Gidişata baktığım zaman, “Türkiye çözüm diyecek” derim ama emin de değilim!
İhale aşkı hizmet aşkından büyüktür!
Çevremiz temiz değil!
Gazetemizin de içinde yer aldığı Lefkoşa Sanayi Bölgesi’nin durumu içler acısı!
-*-*-
Görüntü, “eşit egemen bir devletten” çok, “bakımsız, geri kalmış bir çöplük” görüntüsü!
Çok üzgünüm!
-*-*-
Bir çok belediye ki Lefkoşa da bunlardan biridir; çöp ve çevre temizliği ile ilgili olarak ciddi çaba harcıyor ama yeterli değil!
-*-*-
Defalarca yazdık!
Bu ülkede ya da KKTC adlı devlette yaşam sürenlerin tamamına yakını, burayı “vatan” ya da “yurt” olarak görmüyor!
Bunun üzerine çevreye ve doğaya saygı kültürünün eksik olması da eklendiğinde, ortaya KKTC gerçeği çıkıveriyor!
-*-*-
Çevre temizliği ve hayvan sevgisi; Batılı ülke insanlarının ciddi değer verdiği konulardır…
Ülkemizde yaşam süren bir İngiliz beyefendi geçtiğimiz gün Karaoğlanoğlu bölgesinde bazı sokak köpeklerinin ya da sokakta serbestçe dolaşan köpeklerin, bazı kedi yavrularını parçaladığına tanık olmuş!
-*-*-
Girne Belediyesi’nin de bu konuda hassas olduğunu ve çok çaba harcadığını biliyoruz…
Ama İngiliz dostumuza göre tanık oldukları açık bir vahşet!
-*-*-
Peki, yerel yönetimler dışında, bugüne kadar hükümetin sokak hayvanları konusunda bir planı, bir projesi, bir açıklaması oldu mu?
-*-*-
Acaba diyorum, bu konuyla ilgilenmek için, çok büyük rakamlı bir ihale falan mı ayarlansa?
Çünkü son zamanlarda gerek Anavatan gerek Yavruvatan’da, ihale aşkı, hizmet aşkının çok önünde gidiyor da!