Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sınır ötesi operasyon izni veren tezkere dün akşam 98’e karşı, 298 kabul oyla TBMMM’den geçti. Irak-Suriye tezkeresinde ayrıca yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verildi.

İŞİD’in ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, kimler tarafından desteklendiğini birkaç hafta önce bu köşede yazmıştım.

Şimdi aynı İŞİD bahane edilerek Türk silahlı kuvvetleri Suriye topraklarında, özellikle de Kürt bölgesi kuzey Suriye’de operasyon yapabilecek. Yani uzun süre Suriye’de Esad rejimini devirmeye çalışan “Özgür Suriye Ordusu” içinde yer alan örgütlere açık destek veren Türkiye, bu örgütler başaramayınca doğrudan müdahale ederek bu örgütlerin Esad rejimini devirmesine katkı yapacak.

Bu Türkiye’nin Suriye bataklığına girmesi demektir. Bu bataklıktan nasıl çıkacağı ise muammadır. 3 yılı aşkın bir süreden bu yana Suriye’de devam eden iç savaş her geçen gün biraz daha vahim bir hal alıyor. Bütün bu süreçte Esad rejimini devirmeyi ana hedef olarak belirleyen AKP hükümeti Esad karşısındaki bütün terör örgütlerine her türlü desteği verdi, ama bir türlü başarılı olamadı.
Şimdi doğrudan müdahil oluyor.

Neden?
Neden daha birkaç yıl önce Esad’la bu kadar yakınlaşmışken ansızın politika değiştirerek Esad muhalefetine her türlü desteği vermeye başladı?

Bunu yalnızca “mezhep kavgası” üzerinden okuyabilir miyiz?
Suriye Dışişleri Bakanı’nın 1 yıl kadar önce söylediği “Erdoğan ne zaman gelse bizden ‘Sunni Müslüman Kardeşler örgütü’ne siyasi yasağı kaldırmamızı ve seçimlere serbestçe girmelerine engel olmamamızı istiyordu” sözlerini hep hatırlarım.

Bilindiği gibi Erdoğan Mısır’da da Mursi’nin liderliğindeki Müslüman Kardeşler örgütünü açık açık desteklemektedir. BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bunu açıkça dile getirmesi Mısır yönetiminin tepkisine neden oldu.

Suriye’nin durup dururken bataklığa dönüşmesinin ve bu bataklıktan bütün dünyanın tepkisini çeken İŞİD gibi çağdışı terör canavarlarının çıkmasının müsebbibi en başta buradaki terör örgütlerine maddi, manevi destek veren ülkeler değil mi?
Şimdi bu tezkere ile sadece İŞİD canavarlarına karşı operasyon mu yapılacak, yoksa Kürt hareketi ile Esad rejimine karşı da çeşitli operasyonlar mı planlanacak?

Bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz. Tezkereyi Meclis’ten geçirmekte acele etmeyen ve İŞİD’in kuzey Suriye’deki Kürt hareketini ezmesine fırsat tanıyan Türkiye’nin tezkereden hemen sonra apar topar güvenlik zirvesi toplamasının ne anlama geldiğini de bugün, yarın anlayacağız.

Türkiye bu kararla bir batağa çekiliyor. Bu bataktan nasıl kurtulacak bilemem. Bildiğim bu batağın yaratılmasında önemli katkıları olan Türkiye’nin şimdi bu batağa sürüklenmesinin hiç iyiye işaret olmadığıdır.
Türkiye’yi zor günler bekliyor. “Komşularla sıfır sorun” politikasından bu kadar kısa sürede neredeyse bütün komşularıyla sorunlu duruma gelmesinin izahı yoktur. Hele bu politikanın mimarı Dışişleri Bakanı’nın, çok başarılı bulunarak Başbakan olmasının sağlanmasını anlamamız mümkün değil.

Bir kez daha altını çizmek istiyorum. Türkiye’yi zor günler bekliyor. Doğal olarak bizi daha da zor günler bekliyor. Bölgemiz bir türlü barışa kavuşamadığı gibi sıcak savaşlara da ev sahipliği yapmaya devam ediyor.