1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Türkiye’deki yerel seçimlere kadar susacaksın Ersin bey!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Türkiye’deki yerel seçimlere kadar susacaksın Ersin bey!

A+A-

Şeffaflık!
Nedir şeffaflık?
Tabii ki “siyasetle alakalı” olan şeffaflığı sorduk!
“İçini gösteren elbise” olarak almayın!
Ama “içini gösteren siyaset” şeklinde değerlendirebilirsiniz!
Siyasetin içi görülmeli!

-*-*-

Oy veren vatandaş, baktığı zaman, ne var ne yoksa bilebilmeli!
Mesela Kıb – Tek’e doğrudan akaryakıt alımını örnek olarak verelim!
KKTC’de vatandaş buraya bakıyor; etrafı dolarla çevrili bir duvara tosluyor falan!

-*-*-

Siyasette şeffaflık, “açıklık” demektir!
Hükümetin her icraatı, vatandaşın bilgisi dahilindedir…
Vatandaştan, seçmenden, vergi mükellefinden gizlenen hiç bir şey olamaz!
Olmamalıdır!

-*-*-

Unutulmamalıdır ki, gerçek demokrasilerde siyasetçi, vatandaşın hizmetlisidir…
“Demokrasiymiş gibi” olan ülkelerde ise siyasetçi, vatandaşın “üstü”dür!

-*-*-

“Siyasette şeffaflık ilkesi”, demokrasi ile yönetilen toplumların olmazsa olmazdır!
Demokrasi ile yönetilmeyen toplumlardaysa, “olmayan” bir şeydir!

-*-*-

Mesela!
Evet, bir örnek verecek olursak, hafta sonu, Ersin Tatar ve Ünal Üstel, “be aman zaman ne oluyoruz” derken, İstanbul’a çağrıldı!

-*-*-

Tatar, “görüşmeyi biz istedik” dedi!
İnanmıyorum!

-*-*-

“Kıbrıs siyasetimiz devam edecek, bunu konuştuk” dedi!
Yine inanmıyorum hem de hiç!

-*-*-

Bu ve buna benzer görüşmeler, vatandaştan gizli yapılmamalı!
Gizlenecek bir şey olmamalıdır!
Hesap verebilen zaten gizlemez!

-*-*-

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve yardımcısı, bizim cumhurbaşkanı ve başbakan ile görüşüyor…
Sonra bizim cumhurbaşkanı, yanılmıyorsam sadece iki basın organının temsilcilerini arıyor ve “ekonomik sorunlarla birlikte, egemen eşit devlet siyasetimizi konuştuk” diye demeç veriyor!

-*-*-

Bir de yukarıda bahsettiğim gibi; “… bu görüşmeyi biz talep ettik” diye ekliyor..

-*-*-

Demokrasilerde nasıl olur?
Görüşmeden sonra medya karşısına çıkılır…
Gazeteciler, özgür iradeleri ile çok kısa sorular sorar…
Bu arada ekleyelim, gazeteci asla yorum yapmaz!

-*-*-

Bu yapılmadı…
Medya önüne çıkılmadı… 
Kapalı kapılar ardından görüşüldü, mesele kapandı!

-*-*-

Haaa Erdoğan’ın son KKTC ziyaretini hatırlayalım…
“Olman da atılır soru sorarım” korkusuyla, Tatar tarafından sarayından kovulmuştum!
“Korkmasa yapar mıydı?”
Yapmazdı!
Hesap verebilen bir siyasetçi, gazeteciden asla korkmaz!
Gazeteci karşısına çıkmayan, çıkamayan siytasetçi, hesap vermekten korkandır!
Daha da ileriye giden; gazetecisini cezalandırmaya kalkandır!

-*-*-

Ne mi yapıyorlar?
Erdoğan, önceden hazırlanmış soruları, önceden isimleri belirlenmiş yandaş gazetecilerce sordurtuyor… 
Böylesi durumlarda “şeffaflık” aşılamaz ve haliyle demokrasiden de söz edilemez!
Tatar ne yapıyor?
Tatar, ahbabı olmayan gazetecileri toplantılarına çağırmıyor!

-*-*-

Şeffaflık, demokrasinin gereği olduğu gibi, onu güçlendiren bir “ilke”dir!
Şeffaflık, hükümetlerin verimliliğini artırır… 
Hesap verebilirliği kolaylaştırır!
Çağdaş bir ülkenin esasıdır… 

-*-*-

Vatandaş, seçmen, vergi mükellefi, ne konuşulduğunu, ne planlandığını bilmelidir…

-*-*-

Efendim, Türkiye’nin iki baş yöneticisi, bizim yöneticilerle ne konuştu?

-*-*-

Ersin Tatar’a asla inanmıyorum!
Doğru söylemediği yönündeki şüphem çok fazla!

-*-*-

Ayrıca, şeffaflık olmadığı açık; bu nedenle Tatar’ın söyledikleri dışında gelişmeler yaşandığından da eminim!

-*-*-

Neler mi konuştular?
Birincisi, Ersin Tatar başta olmak üzere, KKTC’de Kıbrıs konusunda konuşan tüm milliyetçi kesime, Türkiye’deki yerel seçimlere kadar “susma” talimatı verildi!

İkincisi, “yine Türkiye’deki yerel seçimlerle bağlantılı olarak”, KKTC’de “İsraillilere mülk satılıyor” iddiasının da “rölantiye alınması ve satışların durdurulması” talimatı iletildi… 

-*-*-

Efendim, Lefkoşa’ya hastane yapılmasıymış da, ekonomik sorunlarmış da; egemen eşit maydanoz salatasıymış da; Kıbrıs sorunundaki siyasetimiz değişmemiş miş da!
Böyle olsaydı, oraya çağrılmazdınız be Ersin abi!


Neden şeffaf değiliz?

Devlet yönetiminde; ya da kamu yönetiminde şeffaflık, çok değerli, çok önemli bir ilkedir… 

-*-*-

Yönetim biliminde uzmanlar şeffaflıkla ilgili olarak bazı tanımlar yapmaktadır…
Genelde, şeffaflığın kabul edilen bir tanımı yoktur… 
Ancak şeffaflık, bilme hakkı ve kamunun bilgiye erişimi hakkıdır… 

-*-*-

Vatandaş, devletle alakalı bilgilere ne kadar erişim hakkına sahipse, demokrasi de o kadar kalitelidir…
Vatandaş, bilgiye ne kadar az ulaşabiliyorsa, durum tam tersidir… Bilgiye erişim yoksa, demokrasiden söz etmemelisiniz… 

-*-*-

Şeffaflığın tersi, “Aşırı gizlilik”tir…
Ve aşırı gizlilik demek; “kir” demektir!
Aşırı gizlilik varsa, “… Kamusal karar alma sürecinin kalitesi çok zayıftır”.

-*-*-

Aşırı gizlilik; vatandaşların kamu gücünün kötüye kullanılmasını denetlemesini engeller…
Örnek mi?
1 – Girne yeni hastanesi inşaatında neler oluyor?
2 – Kıb – Tek’e doğrudan akaryakıt alımı konusu halka neden açıkça anlatılmıyor?

-*-*-

Şeffaf olmak, hükümeti – ya da Ersin Tatar’ı hesap vermeye zorlar!
Mesela, Kanal T’yi kaça sattın be abi?
Açıklamadığı müddetçe, orada kesinlikle “kir” var demektir!
Ve bu “kir”in sebebi olan kişi “Cumhurbaşanı”dır!

-*-*-

Şeffaflık, iyi yönetimi teşvik eder… 
Kirli siyasetçiden, kirli siyasetten uzaklaşmayı sağlar… 

-*-*-

Ve haliyle kamu politikasını ve verimliliğini – güvenilirliğini artırır… 

-*-*-

KKTC’de siyasete olan aşırı güvensizliğin başlıca sebebi, aşırı gizli ve karanlık işlerdir… 
Herkes bu işlerde rüşvet, yalan, hırsızlık, peşkeş döndüğüne inanmaktadır ve haksız da değildir!

-*-*-

Şeffaflık, yolsuzlukla mücadelenin kutsal kitabıdır… 

-*-*-

Şeffaf toplumlar daha demokrattır, daha katılımcıdır ve daha hesap verebilirdir… 

-*-*-

Şeffaflık bu konudaki bazı kaynaklara göre, “iyi yönetişim”dir (Good governance)…
İyi yönetişim, bir çeşit paylaşarak yönetmedir ki burada hükümetler; piyasayla, sivil toplum örgütleriyle, kamu ve özel kurumlarla hep birlikte politikalarını uygular… 

-*-*-

Şeffaflık, artan verimlilik ve artan yönetim etkinliğidir… 
Ve şeffaflık, yolsuzluğa karşı en etkili silahtır… 

-*-*-

Şeffaflık, en büyük eksiğimizdir…
Çünkü kirliyiz, kirimizin görünmesini de istemiyoruz… 

1223826-1367544388.jpeg

ABD merkezli Time dergisi, Arjantinli Lionel Messi’yi (Fotoğraf) yılın futbolcusu seçti… Dergiden yapılan açıklamada, Amerikan takımı Inter Miami'de forma giyen Messi'nin popülerliğine dikkat çekilerek, "Messi, bir zamanlar imkansız görünen şeyi, ABD'yi bir futbol ülkesine dönüştürmeyi başardı" ifadeleri kullanıldı… “Amerika’ya futbolu sevdiren kişi” saptaması çok ilginç! Keşke, bizde de futbola, basketbola, voleybola karşı çok azalan ilgi ve sevgiyi artıracak “birşeyler” olsa…

Bu yazı toplam 1916 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar