Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda benden ne istendiyse yaptım, yapıyorum, çatlayın ve patlayın!
Ersin Tatar, Kıbrıs davasında Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle Kıbrıs Türk halkını adına “devletin ve egemenliğin” öne çıktığı özlenen bir noktaya geldiklerini vurguladı…
Ne demek istedi?
Asya bebeğin masraflarını ödeyebiliyor muydu söylemek istediği?
Gerçekten, “devlet ve egemenlik” öne çıkmışsa; hani nerede?
-*-*-
Yine Ersin Tatar dedi ki; “… Bugüne kadar iki devlet siyaseti dünya kamuoyu gündeminde hiç bu kadar yer bulmadı…”
Bu ne demektir?
Fransa, İtalya, İngiltere, Amerika, Almanya, Kanada, Hindistan, Çin, Rusya falan…
Hepsini geçtim; Amerika’daki temas veya “egemen eşit iki devlet” talebi, hangi Türkiye gazetesine manşet oldu?
Dünya kamuoyu derken, kast ettiği nedir, bunu bilmemiz gerekiyor veya “yanlış söyledim - abarttım”, diyerek, bu iddiasını geri çekmesi lazım!
-*-*-
“… Cumhurbaşkanı olarak en iyi şekilde halkın haklarını korudum” derken, hangi hakkımız korunduğunu da açıkça söylemesi lazım!
Çünkü takındığı tavırla, Kıbrıs Türk toplumunun, en azından BM çerçevesinde Rum toplumu ile var olan eşit zemin ya da equal footing hakkını da kaybedebiliriz!
Sadece Türkiye’nin “çözümsüzlük” siyasetini savundu ve bunda başarılı da oldu!
Zaten bunu hiç inkar etmedi ve “… Türkiye siyasetimizi destekliyor” dedi…
-*-*-
“… ‘Gittiniz görüştünüz n’oldu? diyorlar… Bu ziyaret ve görüşmeler Kıbrıs Türk halkının geleceğini, bekasını, milli davasını ilgilendiren önemli görüşmelerdir… Ulusal çıkarlar, mavi vatan, hava sahasında bölgenin kontrolü için Türkiye ile birlikte hareket ediyoruz...” diyen Tatar, sizce tüm iddialarımızı sadece bu paragrafla özetlemiyor mu?
Kıbrıs Türk toplumunun mavi vatan diye bir iddiası mı var?
Kıbrıs Türk toplumunun hava sahası kontrolü gibi bir amacı mı var?
Kıbrıs Türk toplumunun “toplumsal çıkarları” içerisinde, Tatar’ın anlattığı bu hikayelerin hiçbir anlamı yoktur!
Tüm bu söyledikleri, “… Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda benden ne istendiyse yaptım, yapıyorum, çatlayın ve patlayın” dışında, hiçbir şey söylemiyor…
-*-*-
“… Tanınmıyor olabiliriz ama Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki devlet olduğunu herkes biliyor” diyen Tatar, bu siyaseti kalıcı hale getirdiklerini ve kısa sürede bu siyaseti dünya kamuoyu gündemine taşıdıklarına dikkat çekti…
Dünya Kamuoyu önüne taşıdık?
Ciddi misiniz?
Mesela Putin – Erdoğan bu konuyu mu görüşecek sizce?
Biden’ı titreme mi tuttu?
Hepsi bir yana, Anastasiadis’in uykusu mu kaçtı?
-*-*-
Ve alın bir net itiraf daha:
“… Türkiye bölgede bir aktör, önemli bir güç… Türkiye göz aradı edilemez… Türkiye AB’ye girseydi bugün çok faklı olmuş olacaktı… Türkiye’nin desteğiyle ortaya koyduğumuz siyaset anlamlı, gerçekçi, ulusal dava için değerlidir…”
Yüzde yüz katılıyorum…
Ve bu söylenenler yüzde yüz itiraftır…
Açıkça dile getiremediği ancak bilerek, isteyerek ya da bilmeden ve istemeden çok net bir şekilde verdiği mesaj şudur:
“Ben New York’ta Türkiye’nin ve Türk ulusunun çıkarlarını korudum… Banane sidikli Kıbrıslı Türklerden!”
-*-*-
Zaten benim derdim de budur!
Anlatmaya çalıştığım hep budur!
Türkiye’nin umurunda bile değiliz!
Türkiye’nin kendince çıkarları vardır!
Ve biz Kıbrıs Türk toplumu olarak tükensek de, bitsek de, Ersin Tatar oradadır, sorun bulunmamaktadır!
-*-*-
Ersin Tatar’ın şu sözleri de bence çok önemli:
“… Yapılan bu kutsal ve değerli mücadeleye kimse gölge düşürmesin. Kimse yaptığımız işi küçümsemesin, hiç yakışmıyor… Bu büyük Kıbrıs davasında özlenen bir aşamaya geldik…”
-*-*-
Türkiye ve Türk ulusu açısından Tatar’ın yürüttüğü siyaset kesinlikle kutsal bir mücadeledir.
Ama Kıbrıs türk toplumu adına fiyaskodur, rezalettir!
Türk ulusu adına zaten kimse müzakerelere bomba atılmasını küçümsemiyor…
Hatta ben Recep Tayyip Erdoğan olsam, kesinlikle en büyük şeref madalyasını Tatar’a verirdim…
Ama mesele bu mudur?
-*-*-
Bence mesele bu değildir!
Kıbrıs Türk toplumunun varlığı, en az Türk ulusunun varlığı ve bekası kadar değerlidir…
Ayrımız gayrımız yoktur, biz biriz mi diyorsunuz?
Saygım sonsuz ama kusura bakmayın, ben öyle demiyorum…
Toplumsal çıkarlarımın ve toplumsal varlığımın çok daha önemli olduğuna inanıyorum…
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Ve son olarak belirtmekte fayda görüyorum; Tatar’ın Türkiye destekli siyaseti, ne Dünya kamuoyundan takdir görmüştür, ne uluslararası camiada etki yaratmıştır, ne her hangi bir diplomat ya da siyasetçiye bunları aktarabilmişlerdir…
-*-*-
Ve federal çözüm modeli hala masadadır…
-*-*-
Ve yazmaktan usandım ama tekrar etmekte fayda görüyorum; daha da yalnızlaştık, yok oluş sürecimiz daha da hızlandı…
Sadece o kadar!
New York’ta gezerken Pakistanlı, Gambiyalı, Libyalı, Azerbaycanlı ve Bangladeşli bir diplomata rastlamadınız mı?
Ersin Tatar New York’ta ne yaptı?
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Türk Evi’nin açılışına katıldı…
BM Genel Sekreteri ile 20 dakika görüştü…
BM Genel Sekreteri ve Anastasiadis ile yemek yedi…
-*-*-
Gerisi?
Gerisi hikaye!
Neden hikaye?
Çünkü bizi kimse tanımıyor.
Ortaya attığımız “egemen eşit iki devlet” önerisi nedeniyle, eskiden en azından “hello” diyenler bile artık demiyor…
-*-*-
Bakın kendisi söylüyor; “… Çok uzun süre orada kaldık ve BM Genel Kurul çalışmalarını izledik…”
“Basına mülakatlar verdik?”
-*-*-
Hangi basın?
Birkaç ajansa konuştu canım…
Peki nerede yayınlandı demeçler?
Çok aradım, yabancı dilde yayınlanan bir tek “Daily Sabah” gazetesini buldum…
O kadar!
Varsa başka, buyurun söyleyin…
Küçümsemek için söylemiyorum, Pakistan Today kabulümdür…
-*-*-
Ama en önemlisi, “… diğer devlet başkanları ile görüştük” demesi!
Bu bir dil sürçmesi midir?
Biden ile görüştünüz de gizli mi tutuyorsunuz?
Gece otel lobisinde kimse görmeden Boris Johnson yeğenle viski mi yudumladınız?
Allah aşkına, hangi devletin başkanı ile görüştünüz ki?
Bu yalanı söylemenin sebebi, ziyaretin değerini artırmaya çalışmak mı?
Yoksa “nasıl olsa beni artık kimse dinlemiyor, bir tek deli Serhat dinliyor” mu?
-*-*-
Bir BM yetkilisi bir de Temsilciler Meclisi üyesi ile Tahsin abim ayaküstü hoş beş etti…
Bir profesörle fotoğraf çektiniz…
Beşi çocuk, 20 kadar Kıbrıslı Türk kökenli Amerikan ile yemek yediniz…
Bol bol gezdiniz…
Selfie çektiniz…
Eminim duş aldınız.
Alış veriş yaptınız.
Hediyeler aldınız.
Yürüyüş de yaptınız, selfilerde gördük.
-*-*-
Bu arada çok merak ediyorum; BM Genel Kurulu’nda gezerken, en azından Tahsin abim, Ergün Olgun, Osman Ertuğ bey falan hiç mi Pakistanlı, Gambiyalı, Libyalı, Azerbaycanlı ve Bangladeşli bir diplomata rastlamadınız?
Ha tanıdılar, ha tanıyacaklardı ya KKTC’yi; ondan şey ettim!
-*-*-
Sayın Tatar, “… Yapılan bu kutsal ve değerli mücadeleye kimse gölge düşürmesin. Kimse yaptığımız işi küçümsemesin, hiç yakışmıyor” demişsin…
Küçümsemiyoruz çünkü bizim için bir şey yapmadın ki!
Türkiye düşünsün!
Fotoğrafı, BM Genel Sekreteri’nin internet sitesinden aldım… Türkçe’ye çevirmeden, fotoğrafla ilgili bilgileri aktarıyorum: “… Secretary-General António Guterres (right) meets with Ersin Tatar, Leader of the Turkish Cypriot community. (Foto Credit: UN Photo/Manuel Elías)…