Türkiye’nin eseri!
KKTC’de demokrasinin temelini oluşturan değerler eksiktir…
1974 sonrası bu değerleri oluşturmak için bir miktar çaba harcanmış olabilir ama geldiğimiz aşamada, eksiklik kendini gayet net bir şekilde göstermektedir.
-*-*-
Mesela KKTC’de “kurumsal kontrol” ortadan kalkmıştır!
Hükümet, halkın seçtiği bir hükümet değildir…
Başına buyrukluk almış başını gitmektedir!
-*-*-
Hesapsız, plansız, belki de kasıtlı olarak artan ama aynı zamanda çok kötüleşen nüfus yapısı; vatandaşların temel haklarının korunması açısından “yargı”yı devreden çıkarmıştır… Yergı, örneğin artırılamayan yargıç sayısı nedeniyle son derece hantallaşmıştır!
-*-*-
Ve hepsinden önemlisi, kamusal yaşamda dürüstlük sıfırın altına inmiştir…
Toplum, kurunun yanında yaşın da yanmasına gayet rahat bakmaktadır; örneğin dünkü Diyalog gazetesi manşeti, tüm vekillerin artık güvenilmez olduğunu yazmaktadır ki bu doğru değildir!
-*-*-
Türkiye’den görevli birkaç dilbandinin kontrol ettiği UBP, DP, YDP ortaklığı, kurumlar arasındaki dengeyi, saygıyı, iletişimi, dürüstlüğü, hesap verebilirliği tamamen ortadan kaldırmış durumdadır!
-*-*-
Yürütme, yasama ve yargı arasındaki denge bozulmuştur.
Çünkü yürütme, yargıya hesap vermez haldedir; yürütmenin başında sayılan Cumhurbaşkanı, ipin ucunu tamamen kaçırmış, sokak sokak gezen bir garip halindedir!
-*-*-
Hükümet, Türkiye’deki “Kuzey Kıbrıs insanına son derece agresif bir yapıdan” aldığı güçle, kontrolsüz bir güç haline dönüşmüştür…
Oysa, kimse kontrolsüz bir güçle hareket edemez, etmemelidir!
-*-*-
Gücünü ve yetkisi halkın seçtiği parlamentodan alması gereken hükümet; sadece Türkiye’deki Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya O’nun atadığı kişilere hesap verir durumdadır!
Meclis oturumları, son derece seviyesizleştirilmiştir…
-*-*-
Mahkemeler yürütmenin yasal yetkisini aşmamasını sağlayan bir denetim ayağıdır ama bu yetkisi veya görevi, hantallaşma ya da sindirilme çabaları nedeniyle bertaraftır…
-*-*-
Değiştirilen nüfus yapısı özgür ve adil seçim yapılmasını da engellemekte; haliyle binlerce ülke sevdalısı sandığa gitmeyi gereksiz kabul etmektedir!
-*-*-
Hukukun üstünlüğü, adalet, kanun önünde eşit muamele ve yargı bağımsızlığı ciddi anlamda zedelenmiştir…
-*-*-
Öteki yazılarımızdan birinde de belirttik; bir tapu müdürü 300 dolarlık ödül nedeniyle tutuklanmıştır ama Türkiye’den torpilli bir başka üst düzey kişi, 34 bin TL’lik hediye nedeniyle tutuklanmamıştır!
-*-*-
Hukukun üstünlüğünü desteklemek, artık toplumun umurunda değildir…
Çünkü devlet ve devletin temsilcileri, hukuk dışı işler yapabilmektedir…
-*-*-
Toplum şu anda ne yazık ki iktidar partilerine mensup politikacıları sahtekar veya güvenilmez olarak algılamaktadır…
Demokratik sisteme olan güven çok ciddi şekilde zedelenmiştir…
Ağzı diline uymayan, bilgisiz insanlar toplumu yönetir durumdadır…
-*-*-
Ve bu durum, ne yazık ki Türkiye’nin eseridir!
Koşarak, uçarak veya sürünerek bu gerçekten kaçamazsınız!
Anavatan bize en az 20 hapishane daha yapmalı!
KKTC’de serbest piyasada dün sabah euro 35.41, sterlin 41.43, dolar ise 32.35 liradan işlem görüyordu…
-*-*-
Serbest piyasada, dün 08.20 itibarıyla 34.90 liradan alınan euro, 35.41 liradan, 40.85 liradan alınan sterlinin satış fiyatı da 41.43 lira olarak belirlenmişti…
Dolar ise 31.90 liradan alınıp, 32.35 liradan satılıyordu…
-*-*-
Bu gidişle “döviz borcu” olanların, bu borçlarını ödeyebilmeleri için “mülklerini satmaları, çok ciddi piyango kazanmaları, banka soymaları” gibi çalışmaları olmalı!
-*-*-
Ve bu gidişle çökmeyen, zarar etmeyen kalmayacak!
Her şey çok daha pahalı olacak!
-*-*-
Birilerinin çok acil tedbir alması gerekiyor mu?
Kim, nasıl tedbir alacak o da ayrı mesele!
-*-*-
Uydu devletçik, sahte devlet, Türkiye’nin kalınbağırsağı olmak; egemen ve eşit devletimizin başının ya da hükümetinin umurunda mı?
Değil gibi görünüyor!
-*-*-
Peki ne olacak?
Batacağız!
Hapse gireceğiz!
Bilemedim!
Anavatanımız, bize en az 20 hapishane daha yapmalı!
Ancak sığışacağız!
Diploma tamam, bastişler
de tamam şimdi transkriptler!
Tekrar tekrar söylüyorum, belki de bu ülkedeki en iyi, en dürüst insanlardan biridir Turgay Avcı…
Bir çoğumuzun sevdiği, saydığı biridir…
Bir çok kişi de sevmeyebilir, kızgın olabilir…
Ama yaşananların, Avcı’nın kim ya da ne olduğu ile alakalı olmadığı inancındayım…
-*-*-
Turgay Avcı, davetiye götürdüğü Kemal Dürüst kendisine “bastişler de bizden” dediği zaman, “çok teşekkür ederim Kemalim ama olmaz” demeliydi!
-*-*-
Efendim çok samimidirler!
Samimi dostlkar arasında olur böyle “hediyeler!”
-*-*-
Hatta dostluk evet ileridir çünkü Turgay Avcı UBP’den ayrılıp da ÖRP’yi kurduğu zaman, “sen de ÖRP’ye geç” diye Türkiye’nin “organize olalım” kadrosunda ilk başlarda Kemal Dürüst’ün de olduğu ama “kabul etmediği” söyleniyor!
-*-*-
Ancaaaaak, içtikleri su ayrı gitmese, aynı deliğe işeseler ve ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, “bu hediye” kabul edilemezdir!
-*-*-
Ayrıca, polisin, yine Kemal Dürüst’ten “300 dolarlık ödül” alan kişiyi tutuklayıp, 34 bin TL’lik bastiş alan kişiyi tutuklamaması da “polislik” değil, üzgünüm ama “acizlik”tir!
-*-*-
Kirlendik kardeşim!
Bu günden sonra, Turgay Avcı’nın yapabileceği tek şey, daha fazla kurşun yemeden, mevcut yaralarının iyileşmesi adına, kenara çekilmesidir…
-*-*-
Diplomasını yeterince tartıştık!
Şimdi transkriptlerin kavgasını veriyoruz!
Üstüne bastişler de eklendi!
Bence bu kadar yeter!
-*-*-
YÖDAK mı?
YÖDAK’ın çok işe yaradığını kimse söylemesin!
Hatta geçtiğimiz gün YÖDAK’ın üniversitemsi bir yeri polisle denetlediği ve “kapatacağı” falan yazılıydı!
YÖDAK okul kapatamaz!
YÖDAK, belki ilgili bölümün derslere başlamasını veya başladıysa durdurmasını karara bağlayabilir!
Polisin okul kapatacağını yazanlar veya söyleyenler ise Kıbrıslı deyişiyle “tekmilden cahil”dir!
Sorry!
Lefkara İşi ajanda ve bastişler!
Ülkemizdeki yabancı diplomatik misyondan çok önemli biri, bir yerel idaremizi ziyaret etti…
Bu ziyaret çerçevesinde, “misafire hediye verilir” “misafirperverliğiyle” ziyaretçiye, Lefkoşa’da Büyük Han’da Hasan Ekingen kardeşimizin sattığı, kapağına Lefkara İşi yerleştirilmiş bir ajanda hediye edildi…
-*-*-
Ziyaretin hemen akabinde, Hasan Ekingen’e bir “e – mail” geldi…
E- mail denen elektronik mektubu gönderen, ilgili misyonun “protokol ofisi”ydi!
Sordukları da, “Lefkara İşi kapaklı ajandanın fiyatı”ydı!
-*-*-
Peki neden mi soruyorlardı?
Çünkü, o ajandanın fiyatı eğer belirlenen “hediyenin fiyatı standardı” üzerindeyse, “resmi hediye kaydı” kabul edilemezdi…
Belki de iade edilecekti!
-*-*-
Hasan Ekingen, “… Ajanda 12 Euro, üzerine de bir isim yazdık, o da 1 Euro” dedi!
-*-*-
İlgili diplomatik şefinin kızının düğünündeki bastişler mi?
Onları Ersin Tatar ödesin!
Belki yabancıları tarafımıza çekeriz!
Hediyeyle canım, hediyeyle!
-*-*-
Haaa bu arada belirteyim, bu diplomatik misyon her sene bazı gazetecilere küçük yeni yıl hediyeleri verir…
Bu sene “termos kahve bardağı” hediye ettiler!
Galiba geçen sene de “küçük bir paket Amerikan fıstığı” falan vermişlerdi!
Ya hu Dünya’nın en zengin ülkesinin hediyesi bu mu?
Tamam KKTC ile resmi münasebetiniz olmayabilir ama daha pahalı, hatta çok daha pahalı hediye vermeyi henüz öğrenemediniz mi?
Lütfen devletimizle ilişkilerinizi geliştiriniz!
Ve öğreniniz!
Parola: Bastiş!
Gazimağusa’da bir evde muhafaza edilen üç mutfak tipi boş tüp gaz çalındı. Çalan kişi, bir markete üç boş tüpü bin 200 TL’ye satmış… Bir başka kişi yine Gazimağusa’da iki boş tüp çalmış… O da iki boş tüpü 700 TL’ye satmış… Yeni bir hırsızlık çeşidi ama fiyatlar farklı…