1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Türkiye’nin Kıbrıs’a ve siyasetine bakışını değiştirmesi şarttır
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Türkiye’nin Kıbrıs’a ve siyasetine bakışını değiştirmesi şarttır

A+A-

Recep Tayyip Erdoğan, Cevdet Yılmaz, Hakan Fidan ve bir de Yaşar Güler’in ağzından sık sık aynı sözleri işitiyoruz...

Hangi aynı sözler?

“İki ayrı devlet”!

-*-*-

Nerede?

Kıbrıs’ta!

Kıbrıs bir Ada!

Bu Ada üzerinde kurulu olan tek yasal devlet de “Kıbrıs Cumhuriyeti!”

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kuruldu!

Kurulurken de bu “devleti”, üç başka devlet “garanti” etti!

-*-*-

Garanti edilen neydi?

Bu devletin bölünmez bütünlüğü!

Ve bir de bu devlet içerisindeki İngiliz Egemen Üsleri’nin varlığı!

-*-*-

1974 yılında bu devletin varlığı ve bütünlüğü tehlikeye düştüğü için “garantörlerden” biri müdahale etti!

-*-*-

Ve Ada üzerindeki devletin iki büyük – üç de küçük etnik toplumunun üyeleri, iki bölgeye dağıldı!

Kıbrıslı Türkler Kuzey’de; Rumlar, Maronitler, Ermeniler ve Latinler Güney’de!

-*-*-

Haaaa zaten Ermeniler, 1963’te evlerinden kovulmuşlardı falan...

Bir de Maronitler’in az bir kısmı, ellerinde kalan son dört köyden bir buçuğundan ayrılmadılar!

Çok çok az da Rum, Karpaz’dan ayrılmamayı tercih etti!

-*-*-

Şimdi geldiğimiz nokta şudur; “... Bu bölünmüşlük gayet mükemmel devam ediyor; gelin bunu yasal hale çevirelim ve iki iyi komşu devlet olarak bir çözüm yaratalım!”.

-*-*-

En başta isimlerini saydığım Türkiye Cumhurbaşkanı, Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı bunu söylüyor, öneriyor, savunuyor!

-*-*-

Herkesin düşüncesine saygım sonsuzdur!

Kimseyi bu nedenle suçlamıyorum!

Ancak ben zat-ı alileri gibi düşünmüyorum!

-*-*-

Ben diyorum ki, Kıbrıs Adası üzerindeki “devlet”, bölünmemelidir...

Benim de devletimdir!

Pasaportunu – vatandaşlığını taşıyorum ve o pasaport çok değerlidir, o vatandaşlık da kutsalımdır!

-*-*-

“Rumlar seni istemiyor; azınlık görüyor” mu diyeceksiniz?

Beni istemeyenin cehenneme kadar yolu var!

Ben devletimi istiyorum!

-*-*-

Neden istiyorum?

Kardeşim, insan gibi, Avrupalı, çağdaş, “iltica eden” değil, “iltica edilen” bir ortam talep ediyorum...

-*-*-

İlla ki, “Yok hayır, iki devlet!” diyorsunuz ya; o zaman azıcık huylanıyorum; “iki devletli çözümde çok ısrarcıysanız, gidin Türk ve Kürt halkı iki devletli bir yeni Türkiye Cumhuriyeti kurun” demek istiyorum!

-*-*-

Ama diyemiyorum!

Neden diyemiyorum?

-*-*-

Çünkü, örneğin dünkü Kıbrıs gazetesinin manşetinde emekli paşa Yaşar Güler, benim devletim için bunu göğsünü gere gere söyleyebiliyor ama aynısını benim gibi sidikli bir gazeteci, gidip Türkiye’de yapsa; ömür boyu hapisten kurtulmaz!

Malum organa sokulacak şişeler de cabası!

Her türlü işkence caizdir yani!

-*-*-

Ve bu durumda, bu ahval ve şeraitte; neden inatla ve ısrarla “bölünme en iyisidir” demeye çalışıyorlar doğrusu anlamıyorum!

Kabul görmeyeceğini bile bile; hatta daha da kötüsü; kendileri dahi bunu kabul etmeyecekleri halde; neden ısrarcıdırlar?

Yanıt çok basit; statükodan mutludurlar da onun için!

-*-*-

Kardeşim, Kıbrıs’ın Kuzey bölgesindeki toprakları veya tamamını Türkiye’ye katmak mümkün müdür?

Fiziken katarsınız!

Hukuken geçerli olur mu?

Olmaz!

-*-*-

Haliyle geriye kalan çözüm şekillerinin tümü; bir şekilde Türkiye’nin Kıbrıs Adası üzerindeki “gücünü” sıfırlar!

Bu yüzden de bütün çözüm şekilleri, aslında Türkiye için tu kakadır!

Buna inanırlar!

-*-*-

Oysa, Kıbrıs’ta ulaşmanın çok kolay olduğu federal çözümü kabul edip; doğal gazdı, askeri üstü gibi iş birlikleri şeklinde haklar elde etmek hiç de zor değildir!

-*-*-

Peki, bile bile, göre göre bu avantajların elde edilebilmesi çok kolayken, neden inat ve ısrarla “çözümsüzlük?”.

-*-*-

Çünkü şu anda elde edilen özellikle kişisel avantaj ve avantalar; kaybedilemez büyüklüktedir de ondan!

Anladık mı yoksa daha yazayım mı?

-*-*-

Türkiye, Kıbrıs’a ve Kıbrıs siyasetine bakışını değiştirmek zorundadır...

Ada, Türkiye’nin malı - Kuzey taraf da Türkiye’nin çiftliği değildir!

-*-*-

Mevcut durumda kişisel avantajlar ve avantalar olabilir...

Ama olası bir çözüm halinde, elde edeceği ulusal çıkarlar, bence kişisel kazanımların çok önündedir! Çok değerlidir!


 

the-sun-004101253.jpg

 

Her an herkesin başına gelebilir! (Kıyamet)

Los Angeles’te inanılmaz bir yangın!

Bu satırları yazdığım dün sabah saatlerinde 5 kişi yaşamını yitirdi!

-*-*-

Hollywood’ta Bazı dolar milyarderi aktörlerin, aktrislerin evleri de kül olan binlerce ev arasında!

-*-*-

Ve şu anda soğuk hava bizi her ne kadar öğle saatlerinde 20 derece santigratı bulsa da, özellikle akşam saatlerinde titretiyor olabilir ama “küresel ısınma” denen konu, çok ciddi bir konudur.

-*-*-

Bir çok İngiliz gazetesi dün, Dünya’da ortalama sıcaklıkların, beklentilerin ya da Paris Sözleşmesi’nde “geçilmesin, aman ha” diye üzerinde uzlaşılan ortalama sıcaklığı daha şimdiden bir buçuk derece santigrat aştığını yazdı!

-*-*-

Ve bir İngiliz gazetesi, dün sabah Sky News haber kanalında dedi ki; “Los Angeles’teki korkunç yangın, her an her yerde, herkesin başına gelebilir!”...

-*-*-

Dünyaca ünlü film sanayisine ev sahipliği yapan Hollywood’ta; geçmişte yazılan “kıyamet” senaryosu, gerçekleşmiş durumda!,,

-*-*-

The Sun’ın dünkü manşeti, her şeyi anlatıyordu... “Lost Angeles!”...

Yandı, kül oldu!

Lost, yani “Kayboldu, bitti, gitti!”

-*-*-

İzliyorum, Amerika’ya acımamak lazım diye de geçiyor içimden ama insanların evleri, okulları yanmış!

Ve yüzlerce kişi, yangın söndürme sistemindeki ihmallerden söz ediyor!

Tedbirsizlikten bahsediyor!

Geç müdahale iddiasını konuşuyor!

-*-*-

Ders mi?

Orman Dairesi, İtfaiye, Sivil Savunma, organize olmak, tedbir, tatbikat, ciddiyet çok ama çok çok önemli!

Bu yazı toplam 488 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar