Türkiye’ye tatil yapmaya gitmek istiyordum da!
Türkiye ile değil ama Türkiye’yi yönetenlerle ilişkilerimi iyileştirmek istiyorum…
Ali Kişmir, Ali Bizden, Okan Dağlı ve Doktor Ahmet Cavit An’ın başına gelenlerin, kendi başıma gelmesini istemiyorum.
Yukarıda ismi geçenler gibi, Türkiye’yi çok seven, orada eğitim almış, oradaki insanları kardeş bilmiş biriyim.
Sanırım, “inandıklarım, yazdıklarım, düşündüklerim ve söylediklerim”, tıpkı yukarıda ismi geçen kardeşlerim gibi, Türkiye’yi yönetenleri rahatsız ediyordur.
Bu yüzden, yarından itibaren, Ersin Tatar, Tahsin Ertuğruloğlu, Faiz Sucuoğlu gibi olmaya çalışacağım…
-*-*-
Nasıl mı?
Mesela artık Kıbrıs meselesini kesinlikle Rumların başlattığını, bizim son derece masum, gariban zavallılar olduğumuzu ve Türkiye gelmeseydi, şimdiye çoktan toprağa karışmış olacağımızı söyleyeceğim.
-*-*-
Sabah televizyon programını açarken, “Allah Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve anavatanımızı yönetenleri başımızdan eksik etmesin” duası edeceğim.
-*-*-
Garanti Antlaşması’nı, Tatar, Tahsin abim, Hasan Taçoy ve Faiz bey gibi “anlayıp anlatacağım”… Yani Türkiye’nin, aslında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin değil, Kıbrıslı Türk kardeşlerinin garantörü olduğunu bilip, öyle söyleyeceğim.
-*-*-
Kıbrıslı Türklerin tükenmekte olduğunu bir daha asla dile getirmeyeceğim.
Zaman zaman TC Büyükelçisi beni kabul eder ve kendisiyle sohbet edebilirsem, “soyu kurusun bu soysuz Kıbrıslıların” diye şakalar yapacağım. Birlikte kahkahalar atacağız!
-*-*-
Abi açıkçası döneceğim…
Eskiden savunduklarım mı?
Yazdıklarım mı?
Kimin umurunda, hepsini sileceğim, hatta geçmişte Annan Planı günlerinde Tayyip Erdoğan’a ana avrat küfredip, şimdi bir numaralı Ak Parti yalakası olanlar gibi olacağım…
-*-*-
Allah’a çok şükür öyle bir kabahatim yok ama mesela geçmişinde Türk Bayrağı yakma derecesinde kızıllaşıp, ani dönüşle ülkenin bir numaralı milliyetçisi kesilen kahramanlar gibi olacağım. Sabah akşam arkadaşlarımı Türkiye’ye jurnalleyeceğim.
-*-*-
Veee yine tıpkı Ersin Tatar gibi; Cuma günlerini iple çekeceğim…
TC Büyükelçiliği karşısındaki benzin istasyonlarına saklanıp, Büyükelçi namaz için çıktığı anda takibe başlayacağım. Gittiği camide Cuma namazımı eda edeceğim.
-*-*-
Egemen eşit KKTC mi?
Canım, ne gereği var ki bunu savunmaya…
Devletimiz işte ortada duruyor; vardır, var olmayı da sürdürecektir…
Yaşasın Gaziantep Baklavası yani…
Haaa, İngiliz vatandaşlığım ve Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportum mu?
Ma who!
Ma me?
Ayhaaaan!
Ayhan!
Be Ayhan!
Geçiyoruuuuuuuuz!
Geçtik!
Anavatan yanımızda, tamamdır!
-*-*-
Ve en kötüsü, pek kabullenemeyeceğim bir durum ama ne yapalım, istiyorlar onu da yapacağız; Mustafa Kemal Atatürk’ün adını hiç ağzıma almayacağım!
Biri sorarsa geçiştireceğim!
Tahsin bey, Ersin Tatar ve Faiz bey ya da tüm öteki UBP mensubu kardeşlerim gibi yapacağım…
“Eeee sen da, amma şeylerinan uğraşın ha!” diyeceğim…
-*-*-
Türkiye’den gelen tüm misafirlerle birlikte, namaz kaçırmayacağım…
Alışkanlıklarım arasında yeri olan meyhane meselesini ortadan kaldıracağım…
Gonyaktan ya da alkolden vazgeçemem ya, ince beli çay bardağında, içerisine bir de küçük kaşık koyarak viskimi yudumlayacağım ki çay içtiğimi sansınlar.
-*-*-
Kuran’ı beş kez hatim indirdiğimi söyleyeceğim…
Bu yalan da değil, Türkçe mealini en az beş hatta daha çok kez okumuşumdur…
-*-*-
Kesinlikle hovardalık yapacağım; eşimi aldatacağım ama birlikte çok mutluymuş gibi yapıp, “doğru ve de düzgün aile nasıl olur” şeklindeki tüm çalıştaylarda mutlaka yerimi alacağım…
-*-*-
İlk fırsatta Kalkınma Bankası veya öteki siyasi bankalarımızdan kredi alacağım, asla geri ödemeyeceğim ama kaldığım evin, çalıştığım iş yerinin duvarlarına dev Türk Bayrağı ve KKTC Bayrağı asacağım…
-*-*-
Asla düşündüklerimi söylemeyeceğim, yazmayacağım, hatta bir daha kesinlikle düşünmeyeceğim…
Bir seçim sonra, eğer hala aday adaylığı 25 bin TL’yse, borçlanıp, kesinlikle UBP’den aday adayı olacağım; seçilirsem ne ala; seçilmezsem, müsteşarlıktan başlamak kaydıyla, bir görev talep edeceğim…
-*-*-
Eğer varsa; eşdeğer, mücahitlik puanı ve hatta devletten emeklilik hakkı da isteyeceğim…
Kim bilir, belki olur!
-*-*-
Mahkemeye başvurup, adımın değiştirilmesini isteyeceğim…
Bundan böyle “Serhat” olan adımın, “Kürtçe” veya “Persçe” kökenli olma ihtimalinden yola çıkıp, daha Türkçe isimler seçeceğim… Veya Arapça da olabilir…
Recep, Tayyip, Fuat, Mevlut gibi isimlerden birini ilk isim olarak alırsam, bir diğerini soyadı olarak talep edeceğim.
Tayyip Fuat adı hoşuma gitti, ikisini birden almak isteyeceğim.
Yasal engel varsa, mahkemeleri de eleştireceğim…
-*-*-
Federal çözümmüş, Kıbrıs’ta barışmış veya benzeri bir takım gereksiz siyasetlermiş hiç uğraşmayacağım…
-*-*-
Bundan böyle ilgileneceğim konular şöyledir:
Allah anavatan Türkiye’yi başımızdan eksik etmesin…
Büyükelçi Ali Murat Başçeri de ne kibar, ne demokrat, ne güzel bir insandır…
Ersin Tatar, bu ülke için sadece bir lider, bir cumhurbaşkanı değil; büyük bir nimettir… (Ki gerçekten öyle olabilirdi de kendisi mevcut yolu seçmeyi tercih etmiştir…)
Ayrıca, Avrupa Birliği, ne olursa olsun düşmanımdır…
KKTC’ye en az 100 cami daha yapılması gerekmektedir…
Büyük eksikliğini çekmekteyiz…
-*-*-
Maraş mı?
Dedem anlatırdı; oraları hep bizimmiş…
Abdullah Paşa diye bir paşa varmış; Maraş’ta dönümlerce gannavuri bahçeleri varmış…
Yoksa öyle değil miydi?
Bu arada belirtmeden geçmeyeceğim, Maraş adı hiç de hoş değil; değiştirilmesini öneriyorum…
Gelin, atalarımıza ait bu topraklara “Yeni Konya” adını verelim…
-*-*-
Efendim, Girne ve Güzelyurt’ta yarım iki hastane bitirilecek…
Başbakan Sucuoğlu, hükümetin programında okudu, söz verdi…
Hatta bu ikisinin bitirilmesi bir yana; Lefkoşa’ya 500 yataklı ve Karpaz’a da yeni bir hastane inşa edilecekmiş…
Allah’a duacıyım…
Hükümetimize güveniyorum; daha önce verdikleri sözler gibi, bunları da tutacaklarından eminim… Anavatanımız zaten zengindir, refah içerisindedir, kimdir be bu Kılıçdaroğlu da? Allah, Tayyip Erdoğan büyüğümüze, reisimize zeval vermesin…
2023 seçimlerinde, Türkiye’ye gidip, seçim çalışmalarında reisimize ve partisine destek için her türlü göreve hazır olduğumu belirtmek isterim…
-*-*-
Saygılar sunarım, bağlılıklarımı belirtirim…
Ayrıca şunu da eklemekte fayda görüyorum; ilk fırsatta para bulursam kesinlikle “Hacı” olacağım…
Adım da haliyle Hacı Tayyip Fuat olacaktır…
-*-*-
Rumlar bizi kesiyordu…
Biz masum kedicik, onlar vahşi ve saldırgan kurt köpekleriydi…
Biz otururken, onlar bize saldırdı…
İyi ki anavatan gelip bizi kurtardı…
Bakın, şu anda neyimiz eksik?
Neyimiz eksik ha?
-*-*-
Kanal Sim’den ve Yenidüzen’den kovulacak mıyım?
E artık bu kadar yazdım, A Haber’di, Sabah’tı, Yeni Akit’ti, bir şeyler düşünürsünüz…
Değilse, lütfen beni mesela kardeş ve güzel ülke Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’ne, bir devlet görevi ile gönderiniz…
Yeter ki aylık maaşım 20 bin Amerikan dolarının altında olmasın…
Bayraaaaak?
Her yanı donatacağım!
İmanla, inanarak, severek, taparak, dualarla, Allah’ım mesalli ala seyidina… Da gene!
-*-*-
Evet, yaşasın KKTC!
Yaşasın Anavatan’ın vazgeçilmez garantörlüğü (Ama ilgili antlaşmadaki maddeyle değil, Taçoy’un bildiği şekilde)…
Devlet Bahçeli’yi zaten öğrenciliğimden çok severim, ayrıca belirtmeye gerek yok, hocamdı…
-*-*-
Not: Türkiye’ye tatile gidebilir miyim?
Yoksa, artık “döneklik” kabul edilmiyor mu?
Ama nasıl olur?
Atatürk’e sövmemi de mi bekliyorsunuz?
(Çok beklersiniz ki o da ayrı bir mesele…)
Neyse!
İyi pazarlar…
Selametle, estağfurullah, maşallah, inşallah, hasbinallah ül nestaim ve fisidürinnasi minel cinneti velhasıl vas vas!
Cem Karaca ne demişti?
Döndüm baba döndüm işte oh be!
-*-*-
Son not: Okan Dağlı, Ali Kişmir, Ali Bizden ve Doktor Ahmet Cavit An haindirler… Hele Doktor Ahmet Cavit tam haindir… Adam bütün gün kitap okuyor yahu!
Kim daha milliyetçi? Mesela Ersin Tatar böyle bir fotoğraf yayınlasın da görelim… Arz ederim! Gerekirse dağa da çıkarız yani…