1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. TÜRKİYE’YE YEŞİL IŞIK
TÜRKİYE’YE YEŞİL IŞIK

TÜRKİYE’YE YEŞİL IŞIK

Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau, YENİDÜZEN’den gazeteci Cenk Mutluyakalı’nın sorularını yanıtladı, 17-18 Mart Cenevre Zirvesi öncesi dikkat çekici açıklamalar yaptı.

A+A-
  • “Türkiye Dışişleri Bakanı Sn. Fidan’ın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları gayri resmi toplantısına katılması için yeşil ışık yaktık. Böyle bir gelişme son yedi yılda ilk defa oldu. Sn. Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreterliğine seçilmesi ile ilgili Yunanistan ile Türkiye arasında varılan anlaşmaya destek verdik.”
     
  • “Birleşmiş Milletler ve BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyeleri başta olmak üzere tüm uluslararası toplum, siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu ve iki bölgeli federasyon çözümünü hiç tereddüt etmeden destekliyor.”
     
  • “Tüm Kıbrıslıların ortak stratejik çıkarı, Avrupa Birliği çatısı altında bulunan birleşik bir Kıbrıs’tır.”
     
  • “Genel Sekreterin altı maddesindeki yakınlaşmalar, siyasi eşitlik ve etkin katılımın yanı sıra, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için ayrılmaz olan diğer yönler ile de ilgilidir: Garantörlük, asker, mülkiyet, toprak, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyesi devlet olması gibi…”

Cenk MUTLUYAKALI

Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau, Kıbrıs sorununda yeni bir dönemin başlangıcı için önemli inisiyatifler aldıklarını söyledi, özellikle de Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci yönünde attıkları pozitif adımlara dikkat çekti.

“Türkiye Dışişleri Bakanı Sn. Fidan’ın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları gayri resmi toplantısına katılması için yeşil ışık yaktık” diyen Menelau, böyle bir gelişmenin, son 7 yılda ilk kez gerçekleştiğini söyledi.

Menelau ayrıca yine Türkiye'den Feridun Sinirlioğlu'nun Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreterliğine seçilmesi için Yunanistan ile Türkiye arasında varılan anlaşmaya destek verdiklerini anımsattı.

Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau, sorularımızı yanıtladı, 17-18 Mart Cenevre Zirvesi öncesi dikkat çekici açıklamalar yaptı.

Menelau, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine yönelik Birleşmiş Milletler kararlarına saygılı olduklarını belirtirken, ancak bu kararların yalnızca eşitlik ve etkin katılımla sınırlı olmadığını, garantörlük, asker, toprak, mülkiyet gibi başka hassasiyetler de içerdiğini anlatıyor.
brc-2394.jpg

“Bizi işin özü ilgilendiriyor”

CM: Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik Kasım 2019’dan bugüne hiçbir resmi müzakere olmadı. Öyle görünüyor ki, toplumların hem güneyde hem kuzeyde çözüm yönünde umutları ve liderlere güvenleri son derede alt düzeydedir. Suçlama oyunları dışında, bu umutsuz tabloyla ilgili kendi özeleştirinizi de yaptınız mı?

Menelaos Menelau: Defalarca söyledik ki, bizi “blame game” olarak adlandırılan suçlama oyunları değil, işin özü ilgilendiriyor. Üstelik niyetler, öze ve icraata bakılarak değerlendirilir. Bunun için de somut adımlar attık, somut inisiyatifler aldık. BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisinin atanması, Genel Sekreterin iki liderle geçtiğimiz ekim ayında New York’ta düzenlediği akşam yemeği ve şimdi Cenevre’deki genişletilmiş toplantı gibi. Ayrıca, bu çabaya yardımcı olmak için, Kıbrıslı Türklere yönelik açılımlarımızı güçlendiriyoruz. Başka inisiyatifler de aldık. Geçtiğimiz ağustos ayında, Türkiye Dışişleri Bakanı Sn. Fidan’ın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları gayri resmi toplantısına katılması için yeşil ışık yaktık. Böyle bir gelişme son yedi yılda ilk defa oldu. Sn. Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreterliğine seçilmesi ile ilgili Yunanistan ve Türkiye arasında varılan anlaşmaya destek verdik. Karşılıklılık esasında geçiş noktalarının açılmasını önerdik ve başka fikirler de ortaya koyduk. Bu anlayış içinde çabamıza devam edeceğiz.

 

CM: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri şu anda taraflar arasında “ortak zemin” olmadığını belirtiyor. Kıbrıslı Türk tarafını “egemen eşitlik ve eşit statü” formülü gayri resmi görüşmelerde size nasıl iletildi? Tam olarak ne isteniyor? “KKTC’yi tanıyınız” mı dendi? Müzakerelerin başlaması için masaya gelen somut talep nedir?

MM: Kıbrıs Türk tarafının resmi görüşünü ve gerçek niyetini ortaya koyması gereken Kıbrıslı Türk liderliğidir. Şu anda önümüze getirdikleri, Birleşmiş Milletler kararları ile tanımlanan ve üzerinde uzlaşılmış zeminin dışında bir pozisyondur.  Kıbrıs sorununun çözümü için BM kararları tarafından tanımlanan ortak zemin siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli federasyondur. Hepimizin bağlı kalması gereken tarihi uzlaşı bu olmalıdır. Birleşmiş Milletler ve BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyeleri başta olmak üzere tüm uluslararası toplum, siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu ve iki bölgeli federasyon çözümünü hiç tereddüt etmeden destekliyor.
brc-2426.jpg

“Çözümsüzlüğün mağduru kim?”

CM: Annan Planı sonrası yayınlanan raporda, Kıbrıslı Türklerin, çözümsüzlüğün mağduru olmaması gereğine dikkat çekilmişti. Siz de kabul edersiniz, şu anda çözümsüzlüğün en ağır mağduru Kıbrıslı Türklerdir. Bunu adil buluyor musunuz?

MM: Biz, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların iyi anlamdaki çıkarlarını, birbiri ile rekabet içinde ve birbirini çürütücü olarak görmüyoruz. Tam aksine, bunları birbirini güçlendirici olarak görüyoruz. Mevcut durumun mağdurları, Kıbrıs’ın asıl çıkarlarını kavrayan ve etnik-toplumsal temelde ayrılığın bugünkü duruma yol açtığının bilincinde olan tüm Kıbrıslılardır. Tüm Kıbrıslıların ortak stratejik çıkarı, Avrupa Birliği çatısı altında bulunan birleşik bir Kıbrıs’tır.    

 

“Siyasi eşitlik ve etkin katılım gibi garantörlük, mülkiyet, toprak da önemli”

Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau’ya “Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitlik talebi sizin için tam olarak ne ifade ediyor” diye soruyorum.

Biraz daha açıyorum soruyu: “Guterres Çerçevesi’ne de yansıdığı gibi dönüşümlü başkanlık ve karar alma süreçlerinde etkin katılım ilkesini, müzakere edilmeyecek bir uzlaşı ve temel unsur olarak kabul ediyor musunuz?”

“Pozisyonumuz, çabanın Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmesi gerektiğidir” diyor.
Guterres Çerçevesi’ni ima ederek, Genel Sekreterin altı maddesindeki yakınlaşmaların, siyasi eşitlik ve etkin katılımın yanı sıra başka başlıkları da içerdiğini anımsatıyor.

Şöyle sürdürüyor sözlerini, soruya soruyla yanıt vererek:
“Bu başlıklar siyasi eşitlik ve etkin katılımın yanı sıra Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için ayrılmaz olan diğer yönler ile de ilgilidir: Garantörlük, asker, mülkiyet, toprak, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyesi devlet olması ile ilgili konular. Dolayısıyla, sorulması gereken soru şöyle olmalıdır: Herkes, başardıklarımızı koruduğumuzu teyit etmeye hazır mı ve geriye kalan mesafeyi katetmek için devam ediyor muyuz? Bunun önündeki engel Kıbrıs Rum tarafı değildir. Tekrar ediyorum, kaygımız sorumlulukların paylaştırılması değil. Bunu sadece gerçek verileri sıralamak amacıyla söylüyorum. “

cenk-m-web-kose-manset-002.jpg
Barış, istikrar, güvenlik ve refah

CM: Kıbrıs sorunu, Kıbrıslı Türkler ya da Kıbrıslı Rumlarla uzlaşmadan çözülemez. Ama sanırım şu gerçek de var, bu sorun Türkiye ya da Yunanistan’a rağmen de çözülemez. Türkiye’yi yeniden çözüme motive edebilmenin yararına inanıyor musunuz? Bunun için bir çalışmanız var mı?

Örneğin, Great Sea Interconnector projesinde Türkiye’nin dahil olduğu bir enterkonnekte sistemin ekonomik, çevresel ve barış açısından daha yararlı olacağı alternatifi hiç değerlendirildi mi?

Deniz yetki alanları üzerinden bir geçici protokol gündeme gelebilir mi?

MM: Çözüme ulaşmak amacıyla uygun şartların oluşması için katalizör olabilecek ve karşılıklı fayda sağlayacak etkenler değerlendirilmelidir.  Yaklaşımımız budur. Avrupa – Türkiye ilişkileri çerçevesinde bu yönde çalıştık ve bu çabayı sürdürüyoruz. Uluslararası hukuk, her zaman gerekli çerçeveyi teşkil eder. Bu tartışma için kritik nokta Kıbrıs’ı daimi rekabet alanı gören modeli aşmaktır. Uluslararası hukuka dayalı alternatif barış, istikrar, güvenlik ve refah modeline geçmek için siyasi irade önemlidir. Bu model herkes için faydalı olacaktır.


Cenevre Zirvesi’nden beklenti

CM: Bu şartlarda 17-18 Mart Cenevre’de yer alacak ve 5’li olacağı konuşulan gayri resmi buluşmadan bir beklentiniz var mı? Bu toplantıya nasıl bir dosyayla gideceksiniz? Yeni bir “uzlaşmamakta uzlaştılar” sonucu bekleyelim mi?

MM: Durumu engellerle karşı karşıya olmaya devam ettiğimizi gösteren veriler temelinde değerlendiriyoruz. Olumlu sonuç elde etmek amacıyla çabamıza gerçekçilik ve kararlılıkla devam ediyoruz. Yapıcı biçimde çalışıyoruz. Mesafe almak amacıyla her olasılığı değerlendireceğiz. Hedefimiz elbette müzakere sürecini ve kapsamlı çözüme varma perspektifini canlandırmaktır.


Gelelim “karma evlilikler” ve yurttaşlıklar sorununa…

Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau’ya uzun uzun anlattım.
Tüm anlatılarıma karşılık tek cümlelik bir yanıtla yetindi.

Binlerce Kıbrıslı Türk çocuğu, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlık hakkının dışında bırakılıyor. Bu çocuklar, anne ya da babası Kıbrıslı olmasına rağmen bir diğer ebeveyni Türkiyeli diye dışlanıyor… Kıbrıs’ta doğan çocukların, Kıbrıs’ta doğmuş çocuklarından söz ediyoruz… Nine ya da dedeleri Türkiye’den gelmiş diye yurttaşlığı reddedilen yüzlerce, binlerce insan… Bunun için Yüksek Mahkeme’de açılan dava karara kaldı, ya bir sonuç çalınacak Avrupa insan hakları Mahkemesi yolu açılacak…

CM: “Siz açılım demiştiniz, ne oldu? O açılım da anlaşılmadı… Yani yurt dışında evlenen, doğan, yurt dışında yaşayan bir Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığı alabilecek ama bu adada doğan, Kıbrıs’tan başka yurt bilmeyen, üstelik anne ya da babasından biri de köken olarak Kıbrıslı olan bir çocuk bu yurttaşlığı alamayacak mı? Bu bir ayrımcılık değil mi?”

MM: Kıbrıs hükümetinin Ocak 2024’te Kıbrıslı Türkler için açıkladığı önlemler çerçevesinde, bu konu ile ilgili de bir önlem de vardır ve belli kriterleri yerine getiren kişiler hakkında kararlar alınıyor.

Özellikle sordum, yeni önlemler sonrası kaç yeni yurttaşlık verildi, kaç dosya bekliyor.
Bu sorunun yanıtı için Kıbrıslı Rum müzakereci gerekli araştırmayı yapacağı sözünü verdi.

 

Son soru…

“Nasıl daha fazla ortak değer yaratabiliriz? Barış kültürünü nasıl artırabiliriz? Örneğin iki toplumlu güneş santrali projesi vardı, ne oldu?”

MM: Güneş santrali projesi ile ilgili fikir tartışılmaktadır. Daha fazla çalışma gerektiren bazı yönler vardır. Bu ve buna benzer fikirler için istenen, yeniden birleşme çabasına yardımcı olma biçiminde yapılmalarıdır.

Fotoğraflar: Burçin Aybars

Bu haber toplam 1906 defa okunmuştur