Turuncu miras!
Ulusal Birlik Partisi Kurultayı’na yönelik ilgi hepimizin bildiği bir “sırrı” yeniden açığa çıkardı.
Bu toplum kayırmacılığı seviyor!
* * *
İnkar etmeyelim...
Şimdiki hükümeti eleştirenlerin önemli bir çoğunluğu, mevcut siyasi aktörlerden aslında “UBP’ye benzer alengirli çözümler” bekliyor.
* * *
“Başbakan telefonlarımıza çıkmıyor” diyorlar, sanki Çağrı Merkezi’nin danışma memuru!
Öyle ya...
“Özgürgün bir telefonla bu işi hallederdi.”
Neyi?
Misal “kredi” işini!
Misal “tarımsal arazi”yi!
Misal “tayin, terfi”yi!
Adil miydi yasal mıydı önemi yok.
“Hallederdi!”
* * *
Sırt sıvazlamanın kültürel donanımdan, tavlada karşılıklı iki el atmanın siyasi birikimden, düğün cenaze gezmenin proje üretmekten, bireysel iş takibinin toplumsal dönüşümden çok daha fazla kutsanması çürümenin nüvesidir!
Böylece kör milliyetçilik, insanlığın evrensel değerlerinden önde koşar.
Bilgiden daha değerlisi “hamaset” olur, “ütopya”dan daha önemlisi bireycilik!
Felsefeye, edebiyata, bilime, sanata ilgi “zaaf” gibi konuşulur.
* * *
“UBP olsa bir yolunu bulur, kendi yandaşlarını işi alırdı” derler!
O nedenle CTP’den CTP’lerin, HP’den HP’lilerin, TDP’den TDP’lilerin önünü açması istenir.
Velhasıl “her dönem her partiden” olanlarla “bu dönem bizim dönem” sırasında duranlar hayatın içinde uzlaşır.
“Böyle gitmez” diyenlerin çoğu, aslında nasıl gelmişse öyle gitmesi gerektiğine gizli bir aşk besler.
* * *
Ulusal Birlik Partisi Kurultayı’nı selamlarken, itiraf etmemiz gereken gerçek, aslında hemen herkesin içine “azcık” UBP kaçmış olmasıdır.
* * *
UBP’nin kendinden sonraki “iktidarlar”a da önemli bir mirası vardır.
Küçük küçük statükolara dokunmadan, büyük statükonun yıkılacağı hayal edilir.
Üstelik yarı sömürgeye dair çizilen çemberin dışına çıkmadan!
Çok kolay değildir.