1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. Tutkularımız…
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

Tutkularımız…

A+A-

 

Uzun bir süredir kendimi unutmuşum onca dünyalı iş arasında ve belki de baharın kıbırtılarıyla uyardı beni yaşam. Öylesine hızlı yaşamaya başlamışım ki; bugünü unutmuşum yarın kaygısıyla...
Şimdi tam da şu anda ne yapıyorum, ne yapıyoruz? Keyifli mi? Öylesine mi? Yoksa zorunlu mu?..
Peki, ama ben ne istiyorum, mutlu muyum? Nereye koşuyorum? Kimin için? Ne için?
İşte öyle darmadağınık bir duruma düşmüşken ve beynimin sigortaları neredeyse atmak üzereyken aklıma düştü aylardır uğramadığım yemyeşil sahalar...
Sopaları almalı, minik beyaz bir topun peşine düşmeliydim. Yemyeşil büyünün içinde yaşama bir ES vermeli, esir düşmüş ruhumu zincirlerinden kurtarmalı, özgür bırakmalıydım.

Öyle yaptım...
İşte buradayım, vuruş tahtası üzerinde,
Gözlerim minik beyaz topta,
Beynim, vücudumla topa tam konsantre,
Elimde koca kafalı topuzum…

Günlerdir aklımda, rüyalarımda, hayalimde,
o minik beyaz topun çimler üzerindeki tutkulu dansı.
Biliyorum yabancılaşacak biraz sonra,
tüm dertler, sorunlar.
Uzun bir serüven başlayacak doğanın ve golfun büyüsünde...

Daha önce de yazmıştım, tutkularımızın yaşamdaki yerini; onlarsız yaşamın tatsız, tuzsuz olduğunu...
Eğer yoksa yaşamda sizi heyecanlandıran, kalbinizi küt- küt attıran bir tutkunuz; zor ama çok zordur keyifle yaşamak bu hayatı...
Ve her tutku biraz da yaşam gibidir, kendi döngüsünde başlayan ve biten...
Belki de bize nasıl yaşamamız gerektiğini her defasında bir kez daha hatırlatan...

Ben bugün bana ‘BENİ’ hatırlatan Golfun yaşamdaki yüzüne ışık tutacağım…
Okursanız aslında golfu değil yaşamı paylaşacağız hep birlikte…
Ve kendi tutkularınızı hatırlayacaksınız belki, her satırın derinliklerinde...
Onlarsız yaşamın ne kadar anlamsız olduğunu...
Dedim ya ille de golf olmasına gerek yok, golf sadece binlercesi içinde bir tanesi...

***

Hayatın ta kendisidir aslında bir bütün golf turu.
Dört ile beş saat arası süren kısacık zaman aralığına sıkıştırmaktır bütün bir yaşamdaki başarıları, engelleri, mutlulukları ve hüzünleri…
Hırsları ve rehavetleri…
Önce uzun bir atış yapma şansı verir size golf oyunu, ne kadar uzağa atarsanız topu; o kadar öndesiniz yaşam maratonunda...
İşte bu atış doğumumuzdur; yaşama merhaba dememizdir. Bize sunulan bir armağandır…
Ama kötü bir atış yapabiliriz, hatta topa hiç vuramayabiliriz de; tıpkı hayata yapılacak kötü bir başlangıç gibi…
Ama hiç üzülmüyoruz, moral bozmuyoruz çünkü bu oyun bize mutlaka bir iyi atış daha yapma şansı veriyor, aynen hayat oyunu gibi…
Ve ilerliyoruz yaşam denilen sahnede, bazen engellere takılıyoruz ve bazen de göle düşüyoruz. Ve hep yeniden başlıyoruz hayata, ya da oyuna…
Pes edersek oyun bitiyor, diskalifiye oluyoruz ve hiç öğrenemiyoruz aslında ondan sonra bize verilecek şansları…
Öylesine yaşanmamalı hayat, tıpkı oyun gibi. Yoğunlaşabilmeliyiz ve hedefi görebilmeliyiz topun başında atışa doğru harekete geçerken.
Oyunun ileri safhalarında kısa, yüksek ama şık vuruşlar yapmalıyız, tıpkı olgunluk dönemindeki yaşamımızda olduğu gibi…
Ve güzellikler vardır bu oyunda, doğanın her mevsim bir başka güzel manzaraları…
Ya da hayatın bize sunduğu bambaşka sürprizler…
Dostluklar vardır en gerçek; bazen acı, bazen de tatlı paylaşımlarda…
Çukura yaklaşırken yavaş adımlarla biraz da salınarak gitmek lazım…
Yavaş ama emin adımlarla…
Güzel bir çukuru yapman gerekenleri yapmanın verdiği onur ve huzurla, kendine güvenle bitirebilmek için…
Ve başka bir çukur vardır önünde, sana hep yeni heyecanlar, başarılar, engeller ve hüzünler sunan…
Tam on sekiz çukur…
Hepsi bir başka parkurda, bir başka rotada devam eden…
Tıpkı çocukluk, gençlik, olgunluk yaşlılık ve nasıl bölebilirseniz bölün işte, hayat gibi…
On dokuzuncu çukur kulüp binasıdır. Dostlarınızla anılarınızı, kaçırdığınız fırsatları, güzel vuruşlarınızı ve en önemlisi oyunun sonundaki skorunuzu paylaşabildiğiniz. Bazen bir bira, bazen de acı bir kahvenin eşliğinde…
Aynen yaşlılığınızda sıcacık bir şöminenin etrafında torunlarınıza uzun yaşam maratonunuzdaki anları anlatmak gibi…
Ve bu oyunun hiçbir zaman tek bir galibi yoktur. Güne göre farklı birçok galipleri vardır.
Oyuna en iyi başlayan da, en kötü bitiren de aslında hayatın kendi adaletinden geçmiştir.
Oyunun değil günün galibi vardır.
Tıpkı yaşam gibi…

Bu yazı toplam 2506 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar