Tuz Koktu
Bir ülkede şunlar yaşandı:
- Yakın geçmişte bir üniversite Rektörü okul kayıt parasını zimmetine geçirmek,
- Bir başkasında Rektör yardımcısı, Mütevelli Heyeti Başkanı ve üniversite genel sekreteri sahte diploma düzenleyerek çıkar elde etmek,
- Üniversiteleri denetlemekle yetkili kurumun Başkanı ve eski üyesi rüşvet iddiaları ile yargı önünde…
Nerden baksan çirkefe dönüşmüş bir durum. Ve ne yazık ki bu ülke bizimki.
Nedense bir türlü üniversitenin ne demek olduğunu anlayamamışız: Daha çok üniversite, daha çok bina, daha çok öğrenci, daha çok öğretim elemanı ile yükseköğretimimizi büyüteceğiz sandık. Ama öyle olmadı…
Öğrenciler sadece para olarak görüldü. Üniversiteye girişin tek koşulu kayıt ücretini ödemek oldu. Bu da yetmedi üniversiteler birbirlerinden öğrenci çalmak için olmadık işlere başvurdu.
Üniversitelerimizde kurumsallaşamama, bilimsel etik değerlere önem vermeme ve en önemlisi eğitimde kaliteyi dert etmeme sorunları tavan yaptı.
- Kaliteli öğretim elemanları iş yükü altında ezilirken, onların çalışma koşulları da sosyal güvenceleri de hiçe sayıldı.
- Var olan öğrenci simsarları yetmiyormuş gibi üniversite yönetimleri kendileri de birer simsar gibi çalışıp daha çok öğrenci için akla gelmeyen yolları deniyorlar: Lise mezunu olmayanları sahtekarlıkla üniversitelerine kayıt edip öğrenci parasından gelir etme yollarını tercih ettikleri iddiaları katlanarak çoğalıyor.
100 bini aşkın kayıtlı üniversite öğrencisine karşın sadece 70 bin civarındakilerin üniversitelere devam ettiğini biliyoruz. Başka bir ifadeyle; %30’u yükseköğretim gailesi taşımayan pasif öğrencilerden oluşan bir sistemin sağlıklı olması mümkün değildi zaten.
Yıllar önce Yüksek Mahkeme Başkanının “ülkemizden mezun olan hukukçularla ilgili ciddi kaygılarım var” demişti. Aynı şekilde Tabipler Birliği bizim ülkemizdeki üniversitelerin Tıp Fakültelerinden mezun olanlarla ilgili endişeler taşıdığını söylemiştir.
Gelin görün ki bugün Tıp Fakültesi açma izni için YÖDAK’ın Bakanı ve eski üyesi yargı önünde.
Tuz koktu, tuz… Duvara tosladık. Tüm yüksek öğrenim altında kalmadan, reform nitelikli değişim ve dönüşüme ihtiyaç var.
Gerçekten kaliteyi dert edinen üniversitelerimize, gerçekten yükseköğretim yapmak isteyen öğrencilerimize ve gerçekten nitelikli öğretim elemanlarımıza sahip çıkmamız lazım. Yeni bir düzen yaratmalıyız…
Anlayana Gülmece
Ortaklığın Böylesi
Balık pazarında dolaşan yaşla adam bir balık tezgahına yaklaşıp, balıkları tek tek eline alıp kuyruklarını koklar. Bu durumu gören tezgahtar yaşlı adama seslenir:
- Amca… Amca… Nedir yaptığın? Balık baştan kokar, kuyruğunu niye kokluyorsun ki!
Adamcağız kendinden emin bir tavılarla;
- Biliyorum evladım… Koku zaten buraya kadar geldi… Ben, acaba kuyruğuna kadar kokmayan bir balık var mı diye bakıyorum…
Okumuş muydunuz?
Küçük bir hatayı düzetme ki, ileride karşına çok büyük bir hata olarak çıksın.
Benjamin Franklin