Tweet-fobia
İletişim imkanları arttıkça otorite sahiplerinin sıkıntıları da çoğaldı.
Bilgi kimin elindeyse iktidar odur.
Ruhban sınıfı Orta Çağ’da muktedirdi. Kitaplar, bilgiler kilisedeydi. O bilgilere ulaşmak isteyenin kellesi giderdi. ‘Dünya yuvarlaktır’ demenin cezası idamdı!
Faşist yönetimler kitleleri çeşitli yöntemlerle uyutur, sindirir, sessizleştirir. Bunun için de ‘gerçek’leri onlardan uzak tutar.
İnsanoğlu bilinçlendikçe, yönetenlerin başına bela olur çünkü!..
İnsanlık tarihinde bu gerçek hiç değişmedi.
Yalnız siyasal gerçekler değil kitlelerden saklanan, gizlenen…
Teknoloji, sağlık, eğitim, bilim, çevre alanındaki gerçekler de saklanılır.
Çünkü onlardan haberdar olmak demek, insanların ayaklanması demek olabilir!
Bugün bile bu gerçek değişmedi.
**
İnsanları eğitimsiz bırakmak emperyalizmin hala etkileri bugün de devam eden önemli bir ayıbıdır.
Sömürge ülkeler ve sömürülen halklar ne kadar geri kalırsa eğitimde, kültürde, o kadar kolay sömürülür, o kadar kolay müttefik olur, o kadar kolay sessiz kalır, o kadar kolay güdülür, o kadar kolay çatıştırılır.
Bilgi, baskıcı rejimlerin panzehiridir.
Bilgilenmek ve bilinçlenmek, korkuları yenmenin lokomotifidir.
Korkuları yenmek, mücadelenin gerçek hedefe yönelmesinin kilididir.
Ve iletişim, mücadelenin motor gücü örgütlenmenin olmazsa olmazıdır.
**
Adına ‘Arap Baharı’ denilen sosyal hareketler Batı medyasının gösterdiği şekilde olmasa da, özü itibarıyla ‘geri kalmışlığa karşı bir öfke hareketi’ydi.
‘Sosyal medya’nın yasaklanması buzdağının sadece çok küçük bir kısmıydı.
Arka planda çok büyük bir baskı düzeni, sömürü, fakirlik ve geleceğin belirsizliği vardı.
Olup bitenleri Arap halklarının ‘özgürlük ve demokrasi aşkı’ diye nitelemek abartılı olur. Nitekim ‘bahar’ sonrasında birçok ülkede ‘kara kış’ yeniden bastırdı. İktidarı ele geçirenler başka bir ‘baskı rejimi’ kurdular.
**
Türkiye’de iktidar Twitter yasağı koymaya kalktı. ‘Entegre’ durumdaki KKTC’deki ‘kuş’lar da kısmen sustu. ‘Nezle-zatürree’ meselesi!
Recep Tayyip Erdoğan yerel seçimlerden ‘yaralı’ çıkacak. Bu artık belli…
Sosyal medyadan dahi korkar hale gelmesi bunun kanıtı…
Ancak AKP’nin ciddi bir siyasi alternatifi yok ve AKP yine ‘birinci parti’ olmaya devam edecek. Erdoğan zayıflayacak, ama çok değil.
Peki ne olacak?
**
Twitter-fobia yaşayan Erdoğan’ın seçim sonrasında Başbakanlığa devam etmesi Türkiye’de gerilimi daha da artıracak.
Demokrasi dışı yöntemleri aklından geçirenler, yani ‘darbe’ arzulayanlar bile var. Hatta bizde de bunu can-ı gönülden bekleyenler olduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak bunun olabilmesi artık çok zor.
Mevcut siyasi partiler ve liderler ciddi bir iktidar alternatifi oluşturamıyor.
Bu durumda en ‘rahatlatıcı senaryo’ olarak “Erdoğan ile Gül’ün yer değiştirmesi” kalıyor.
Erdoğan artık Başkanlık sistemini istese de geçiremez.
Dolayısıyla mevcut şekliyle Erdoğan ‘sembolik’ Cumhurbaşkanı olur, Abdullah Gül de AKP’nin başına dönüp ‘icraattan sorumlu’ Başbakanlık görevini üstlenirse, Türkiye hem içte, hem de dışta rahatlayabilir.
‘Sol’u olmayan bir ülkede ‘sol alternatif’ten söz edemeyince, bu tür formüllerden başka çare görünmüyor.
En azından şimdilik…