U. Yerebakan: “Yaratmıyorsan Sanatçı Olamazsın”
U. Yerebakan: “Yaratmıyorsan Sanatçı Olamazsın”
Filiz Uzun
Bizim ülkede her unvan bolca dağıtılır herkese. Yakışana da yakışmayana da. Bir kriter yoktur çoğu zaman. Oysa sanatçı unvanı almak kolay değildir. İki satır yazan yazar ya da herhangi bir enstrümanda birkaç şarkı ezberleyen müzisyen olabiliyor. Bu, her meslek için geçerlidir. Bir işin meslek olabilmesi için gerekli şartlar vardır oysa. Bana göre bu iş okul okumakla da ilgili değildir her zaman. O iş için emek harcamak gerekir. Eğitim alınsa dahi çalışmanız gerekir o alanda o mesleğin hakkını vermeniz için bence. Deneyim sahibi olmalısınız.
Örneğin öğretmenlik okuyup hiç öğretmenlik yapmayan biri ne kadar öğretmendir size göre? Müzik okuyup hiç müzik üretmemesi gibi. Emek vermek, çalışıp üretmek gerekir o alanda uzmanlaşabilmek için. En önemlisi de severek yapmanız gerekir yaptığınız işi. Yoksa bir basamak ilerleyemezsiniz. Olduğunuz yerde sayarsınız. Sürekli gelişmek ve yeni şeyler yaratmak zorundasınız.
Ülkemizde kendi alanlarında gelişen, ilerleyen, çabalayan, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelen ne kadar insan var ki? Belki de sayabileceğimiz kadar azdır. Bu insanlar hemen belli ederler kendilerini. Anlarsınız ona baktığınız zaman işini severek yaptığını. İz bırakırlar zaten, çalıştıkları alanda. Farklılık yaratırlar.
Bu haftaki konuğum bir sanatçı. Müziği mesleği olarak seçmiş, bu uğurda çok çalışmış küçük yaşlarından beri. Emek harcamış biri. Yıllardır müzik için uğraş vermiş Utku Yerebakan. “Ben öğrendiğim her şeyi kendi çabalarımla öğrendim” diyor. “Sevdiğim şeyi yapmaktan da mutluyum. Müzik öğrenilebilir çalışırsanız eğer. Ancak üretmezseniz eğer sanatçı olamazsınız.” Ne kadar doğru değil mi? Öyle kolay lokma yok bu meslekte her meslekte olduğu gibi. Üreteceksin ki ilerleyesin. Aksi taktirde arkandan gelenler yanından geçip ilerlerken sen uzaktan bakarsın onlara arkalarından.
Utku Yerebakan besteler yapan bir sanatçı. “Rock Müzik benim her şeyim” diyor. Kendini bu müziğe adamış. Çok yakında Rock tarzında kendi bestelerinden oluşan bir albüm çıkartacak. Hazırlıkları sürüyor. Merakla bekliyorum albümünü. Rock müzik severler biliyor zaten Utku ve grubunun nerede müzik yaptığını. Pop müzik sevenler de. Biz yine de hatırlatalım. Cumaları Door’s barda sevenleriyle buluşuyor Lefkoşa’da, Girne’de Meliz Barda ve Mağusa’da da De Molay’da müzik yapıyorlar.
Utku Yerebakan…. Umarım çok yakında yeni albümünle tüm dünyayı dolaşıp kendi müziğini tanıtacağın imkanlarla karşılaşırsın. Umarım müzik adına yaptığın tüm çalışmalarının karşılığını alırsın. Sadece kendi ülkende değil tüm dünyada konserler verirsin… Neden olmasın!
TUTKUYLA BAĞLILIK
F.U: Müzikle ilgilenmeye ne zaman başladın?
U.Y: Müzik hayatımda hep vardı. Her zaman, kendimi bildim bileli müzikle ilgilendim. Ritim tutmakla başladım müziğe. 7 yaşımdayken annemin radyosuna hoparlör bağlayıp pencereye koyardım aşağıda oynarken müziği de duyabilmek için. Müziğe tutkuyla bağlıyım. Okula yürüyerek giderdim, gidene kadar da yolda iyi İngilizce bilmediğim halde duyduğum yabancı parçaları söylerdim. Şu anda bile yalnız olduğum her an aklımdan melodiler geçer.
F.U: Enstrüman çalmaya nasıl başladın?
U.Y: Ben daha küçükken abim gitar çalmaya başladı. Tabii evde müzik yapılmaya başlandığı için ben de çok mutlu oldum. Abime sürekli söylerdim çalmasını daha sonra bana da göstermeye başladı. Tabii ben ilerledim, abim hobi olarak yaptı müziği.
F.U: Liseden sonra konservatuara gitmek istemedin mi?
U.Y: Liseden sonra üniversiteye gitmedim. Birkaç kez üniversitede okumayı denedim ancak yapamadım. Müzik hayatımı o kadar dolduruyordu ki okula vakit ayıramadım. Çünkü haftada 2-3 gün müzik yapıyordum. Geri kalan zamanlarda da vokal için kendimi geliştiriyordum. Çalışıyordum sürekli. Müzik bana göre bir meslektir. Bir sporcu gibi çalışmanız, antrenman yapmanız ve kendinizi geliştirmeniz gerekmektedir. Öğrenmenin sonu yoktur. Ben lise yıllarımdan beri sürekli gelişmek için çabalıyorum. Tüm enerjimi müziğe veriyorum. Başka bir iş yapamam.
BESTE YAPMAK ÜST EVRE
F.U: Hem gitar çalıyorsun hem de söylüyorsun. Hangisi ağır bastı hayatında?
U.T: Ben solistliğe yöneldim. Gitar yardımcı enstrüman olarak kaldı. Solist olabilmek için kendimi geliştirdim. Hala daha da çalışıyorum bu alanda, öğreniyorum. Öğrenme asla bitmez. Ama en önemlisi ben besteler yapıyorum. Beste yapmak müzisyenliğin bir üst evresidir ki işte o zaman sanatçı oluyorsunuz. Beste yapabilmek kolay bir şey değildir. Üretmek ve yaratmaktır.
F.U: Müziği profesyonel anlamda yapan bir insansın, bu işten para kazanabiliyor musun?
U.Y: İnsanın öncelikleri önemlidir. Benim önceliğim ve hedefim para değildi. Müzik yapmaktır. Kendimi bu alanda geliştirmek ve sevdiğim işi yapmaktı hedefim. Villalar ve son model araba istiyorsam bu işi yapmamam gerekirdi. Ben yazın daha çok kazanıyorum daha çok harcıyorum. Kışın az kazanıyorum az harcama yapıyorum. Çok para mutlu etmez insanı mutlu olduğu işi yapmak eder.
F.U: İlk başlarda sahneye yalnız mı çıkıyordun? Yoksa bir grubun var mıydı?
U.Y: Gitar çalıp tek başıma söylediğim geceler de oldu. Grubumuz da vardı. Müzikle uğraşan bir kaç arkadaş bir grup kurmuştuk. Zaman içinde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız değişse de birlikte çalıştığımız gruplarımız var. Hala daha yalnız da müzik yapıyorum. Üçlü grubumuz var, beşli müzik yaptığımız bir grubumuz var.
ALBÜM DEĞİL İNTERNET
F.U: Bestelerin var biliyorum. Albümlerini kendi bestelerinden mi oluşturuyorsun?
U.Y: İlk albümümü 2008 yılında çıkardım. “Cennetten bir parça” adında bir albümdü. Daha çok pop müzik ağırlıklıydı ve daha çok eski eserlerin derlenmiş haliydi. Şu an çok beğendiğim bir albüm değil ancak hala o albümü beğenenler var. Rock müziğe eğilimim daha fazla olduğu için 2. albümüm Rock müzik ağırlıklı oldu. “Tam zamanı” adlı bu albümümü piyasaya çıkartmadım. İnternette yayınladık. Piyasaya satışa çıkartmak çok maliyet gerektirdiğinden bu yolu seçtik.
F.U: Şu an kimlerle nerede müzik yapıyorsun?
U.Y: Hayal ekibi adındaki grupla pop müzik yapıyoruz. Türkçe, İngilizce ve İspanyolca şarkılar söylüyoruz. Long Trip adında diğer bir grubumuz var. Bu grup arkadaşlarımızla da Rock müzik yapıyoruz. Açıkça söylemek gerekirse benim de kendimi ait hissettiğim müzik türü Rock müziktir. Eskiden Okan Ersan arkadaşımla yapardık Rock müzik şimdi grupta değişen arkadaşlar olsa da tarzımız aynı. 1970’li yılların 1980’li yılların Rock parçalarını çalıyoruz. Bu müziği seven bir kitle var asla değişmez yenileri eklenir ancak azalmaz.
F.U: Bir yanda pop müzik yapıp bir yandan da Rock yapmak zor olmuyor mu?
U.Y: Zor olmuyor çünkü benim tek işim bu. Haftada 7 günüm var. Her iki tür için de çalışacak bol zamanım var.
“İKİ TÜR MÜZİK VAR”
F.U: Sence her türlü müziği dinlemek gerekir mi?
U.Y: Bence iki tür müzik vardır. İyi müzik, kötü müzik bu kadar. İyi olan ve emek verilerek yapılan iyi müzik dinlenmelidir. Yeniliklere açık olmak gerekir. Ancak kendi kültürümüzde yapılan iyi müzikleri de dinlememiz gerekir. Yabancıları da.
F.U: Kıbrıs’ta tek işi müzik olan ender müzisyenlerden birisin sanırım. Genellikle sanatçıların hep 2. bir işi daha vardır. Avantajlı mısın bu konuda?
U.Y: Evet. Bunun müzisyen olarak bana avantaj sağladığını söyleyebilirim. Benim bildiğim tek iş müzik çünkü bu alanda geliştirdim kendimi. Çünkü yaptığım işi hakkını vererek yapmak istiyorum. Tüm enerjimi müziğe vermek istedim ve öyle de yaptım. Başka iş yaptığınız zaman gerçek müzik yapmıyorsunuz. Kaliteli müzik çıkmıyor ortaya. Benim tek işim müzik olduğundan programlarım bir standardı bir kalitesi vardır. Bu standardı ve kaliteyi düşüremem. Bu işten para kazandığım için en iyisini yapmak için kendimi teşvik ediyorum her zaman. Ayrıca tek başına müzikle uğraşmak maddi olmasa da manevi olarak tatmin sağlıyor bende.
F.U: Sanırım 3. albümün çalışmalarına da başladın?
U.Y: Tek başına müzikle uğraşmamın en büyük avantajı da bu sanırım. Evet üretiyorum. Besteler yapıyorum. Şu an 3. albümüm hazırlanma aşamasında. Parçaların besteleri bana ait. Rock müzik tarzında bir albüm olacak. İstanbul’da kaydına başladık. Davulları bitirdik. Ben yakında gideceğim, gitarlar ve basları kaydedeceğiz. Klavyeler ve en son da vokalleri kaydedip çıkaracağız. Acelem yok bir an evvel albümün çıkması için… Sindire sindire çalışıyorum.
“BENDEN BESTE, ARANJÖRDEN UYARLAMAK”
F.U: Bu albümde öne çıkacak ve ses getireceğine inandığın parçalar var mı?
U.Y: Bunu ben değil ama birlikte çalıştığımız aranjör söylüyor, en az 2-3 şarkı klip olup beğenileceğini söylüyor. Açıkçası benim çok beklentim yok. Beklentisiz yaşamayı öğrendim. Dünyayı takip etmek ve dünyaya göre uyarlamak aranjörün işi ve o bunu söylüyorsa ona güveniyorum. Ben bestelerimi yaptım ve aranjöre teslim ettim. O kadar. Gerisi onun işi.
F.U: Birlikte müzik yapmaktan zevk aldığın müzisyen arkadaşların var mı?
U.Y: Var tabii çok fazla var. Ve yapıyoruz da… Birçok etkinliğe birlikte katılıyoruz. Ama alttan gelen gençler var. Bizi dinleyerek, bizi görerek bu işe başlamış çok genç arkadaşlarımız var. Benim grubumdaki arkadaşlarımızdan biri 1992 doğumlu. Davulcumuz. Gitaristimiz 1989 doğumlu alttan gelen gençlere fırsat veriyoruz. Ortak işler yapıyoruz. Müzikte evreler var. Daha üst evrelere geçenlerin alt tarafları boş bırakmaması gerekir bence. Örneğin ben bir süre buralarda olmayacağım. Kim Rock müzik yapacak burada. O yüzden fırsat vermek ve yetişmeleri gelişmeleri için gençlere destek olmak gerekir. Bencillik yapmamak lazım.
GELİŞMEK
F.U: Vokal dersleri de veriyorsun değil mi?
U.Y: Evet. Yönlendirdiğim genç arkadaşlarım var. Sesini kullanma teknikleri, diyaframını kullanma etkinlikleri öğretiyorum. Çok yetenekli gençler var. Ve onlarla çalışmak beni mutlu ediyor. Bizler yani bu işi uzun yıllardır yapan müzisyenler bir üst seviyeye çıkmamız gerekir, aksi taktirde gelen gençler bizleri geçerler. Her zaman gelişmeli ve ilerlemeliyiz.
F.U: Gençlerin müzik konusunda doğru yetiştirildiklerini düşünüyor musun?
U.Y: Ben her zaman evrensel yetiştirilmelerinden yanayım. Yani her türlü kaliteli yapılan müziği dinlemeye açık olmalı çocuklar. Dar kalıplarla yetişmemeliler. Her konuda bu böyle. Eskiye yeni bir şeyler ekleyebilmeleri için bu şart. Doğruyu bulmak için vizyonlarının gelişmesi için bu gerekiyor.
F.U: Şu an nerelerde müzik yapıyorsun?
U.Y: Cumaları Door’s Bar’da Rock müzik yapıyoruz. 21 Şubat’ta ordayız. 28 Şubatta Girne/ Ballapaise’ta Meliz Bar’da olacağız. 8 Mart’ta da Mağusa’da De Molay Bar’da olacağız. Bizi dinlemek isteyenleri bekleriz.
“MUTSUZ KİMSE ÜRETEMEZ”
F.U: Sence Kıbrıs’ta müzik dinleyicisi nasıl?
U.Y: Kapalı bir toplum olduğumuzdan beğendiklerimiz de dinlediklerimiz de kısıtlı ve sınırlı. Mesela bir mekana giden insanlar istek isterler. Bu aslında benim bildiğimi çal demektir. Sınırlarını aşmaları gerekir. Bıraksınlar ve sanatçının çaldığını dinlesinler bence. Yeniliklere açık olmak lazım. Yeni gelen nesilden tek beklentim bu ufuklarını açsınlar, evrensel müzik dinlesinler, yeniliklere açık olsunlar. Sadece müzikte değil her alanda. 1970’li yıllarda yapılan bir müzik kaliteliyse şu an gençler dinlediğinde onlar için yeni bir müziktir ve dinleyip sevebilirler.
F.U: Son olarak söylemek istediklerin var mı?
U.Y: Müzikle ilgilenenlerin üretmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Müziğe değer versinler, yapılan müziğe emeğe saygı duysunlar. Özellikle gençlerin emeğe değer vermeyi öğrenmesi gerekir. Sadece müzikte değil her alanda. Yetişmekte olan gençler eğer bunu öğrenerek büyürse tamamdır bence. Emeğe saygı ve üretmenin önemi. Ve mutlu olacakları mesleği seçmelerini öneriyorum. Ayrıca müzikle uğraşan gençlere de şunu öneriyorum. Mutlaka yeni bir şeyler de yaratsınlar, sürekli taklit etmek ya da başkalarının ürettiklerini söylemekle sanatçı olamazsınız. Kendileri olsunlar ve kendi bestelerini oluştursunlar. Şu an tüm dünyada geçerli olan bu, orijinal olmak. Ailelere de mesajım kendi hayalleri olan mesleklere değil çocuklarının mutlu olacakları işlere yönlendirsinler. Marangoz olarak çalıştığınızda dahi mutluysanız ilerler ve usta olursunuz, yine para kazanırsınız. Mutsuz kimse üretemez. İlerleyemez.