1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. ‘UBP-CTP Büyük Koalisyonu’nu niçin ileri sürüyorlar?
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

‘UBP-CTP Büyük Koalisyonu’nu niçin ileri sürüyorlar?

A+A-

Yirmiki Ocak 2022 seçimlerinin hemen ardından gündeme getirilen UBP-CTP koalisyon hükümeti modeli, bunu gündeme getirenlerin gerekçelerini sunmamaları ve bu modelin altyapısını oluşturmaktan ısrarla kaçınmaları nedeniyle dikkat çekmeye devam etmektedir.

Parlamenter sistemlerde, çok sıklıkla olmasa da, yürütme organını, en az iki büyük partinin katılımıyla bir ‘büyük koalisyon’ şeklinde oluşturmak mümkündür.

‘Büyük koalisyon’ kavramını  ilk kez ortaya atanlardan biri olan siyaset bilimci Arend Lijphart, böyle bir yürütme modelini daha ziyade kültürel (ulusal/dinsel/dilsel vs.) bölünmelerin derin olduğu toplumlar için demokratik bir mekanizma olarak önermişti. Buna göre ‘çoğunluk tarafından yönetim’ ilkesinin egemen olduğu demokratik bir modele alternatif olacak şekilde, ‘büyük koalisyon’ tüm toplum kesimlerinin seçilmiş temsilcilerinin katılımıyla oluşan bir yürütme organını ifade etmektedir.

Günümüzde, İsviçre federal hükümeti, federal yasama organında temsil edilen tüm siyasal partilerin katılımıyla oluşan bir ‘büyük koalisyon’a dayanmaktadır.

Ama, Alman siyasal geleneğinde de merkez sağ ve merkez solda yer alan genellikte iki büyük partinin oluşturduğu ‘büyük koalisyon’ örneklerine sıklıkla rastlanmaktadır.

Bazan, iki büyük partinin yanı sıra, bazı küçük partiler de ‘büyük koalisyon’da yer almaktadır.

Mesela A. Merkel’in başbakan olduğu son iki hükümet modeli buna bir örnektir.

Liberal demokratik ülkelerin diğerlerinde ise böyle bir siyasal geleneğin oluştuğu söylenemez

Yani liberal demokratik parlamenter sistemlerde, mecliste çoğunluğu sağlayan bir siyasal partinin, sandalye sayısı yeterliyse tek başına, yeterli değilse, siyasal program ve amaçları bakımından kendine yakın küçük partilerle koalisyon şeklinde hükümet oluşturması yaygın olan yürütme modelidir.

Biraz geriye gidersek, 2015 yılında kurulan ve yaşamını 9 ay sürdürebilen CTP-UBP koalisyon hükümeti, sadece şekil bakımından bir ‘büyük koalisyon’u andırmaktadır.

Sadece ‘şeklen’ bir benzerliğin bulunmasının nedeni ise Kıbrıs’ın kuzeyinde bir büyük koalisyon aracılığıyla ‘birlikte yönetim’i mümkün kılan siyasal bir kültürünün bulunmamasıdır.

Ama, ekonomik ve siyasal koşullar veya dış etkenler herhangi bir ülkede bir ‘büyük koalisyon’un kurulmasını elbette gerektirebilir.

Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘büyük koalisyon’ ihtiyacından bahsedenler ise, ‘CTP de elini taşın altına koysun’ gibi siyasi içeriği belirsiz bir söylem dışında herhangi inandırıcı bir gerekçe ileri süremiyorlar.

Yani bu öneriyi yapanların yarattığı sorun, önerinin isminden değil, içeriğinin belirsiz olmasından kaynaklanmaktadır.

O nedenle, ‘büyük koalisyon’un niçin önerildiği hakkında bazı alternatifleri ele alabiliriz:

 

UBP’nin  büyük koalisyon önermesinin nedeni toplumsal düzeyde ortaya çıkan bölünmelerden duyduğu rahatsızlık mıdır?

Aslında bu haklı bir gerekçe olabilirdi.

Ama gerekçenin bu olmadığı, yakın geçmişe bakılarak kolaylıkla anlaşılabilir.

Yani, UBP için toplumsal bölünmeler bir sorun oluşturmuyor ve bu parti nezdinde toplumsal duyarlılıklar herhangi bir karşılık bulamıyor.

Bunun nedeni de tüm önemli toplumsal konularda, muhalefet partilerinin ve sivil toplumun ilgili süreçlerden dışlanması için girişilen bilinçli çabalardır.

Mesela UBP, eski genel başkanının altında imzası bulunan iki toplumlu uzlaşmaları bile ana muhalafet partisi CTP’nin ve sivil toplumun tüm itirazlarına rağmen çöp sepetine atmış ve ‘Kapalı Maraş açılımı’ adı altında KıbrıslıTürk toplumunu yalnızlaştırıcı, maceracı bir siyasal anlayışa, sırf Erdoğan hükümeti istedi diye onay vermiştir.

İşte bu nedenle muhalefet partileri sayın Erdoğan’ın katıldığı meclis toplantısına katılmaktan kaçınmışlardı.

Büyük koalisyon önerenlerin böylesine önemli toplumsal konularda muhalefeti dışlayarak karar alamayacaklarını öğrenmeleri gerekmez mi?

Muhalefeti dışlama eğilimi sadece Kıbrıs sorunuyla ilgili değildir.

Mağusa-IskeleYeniboğaziçi İmar planı onaylanırken hangi muhalefet partisi ya da sivil toplumun haklı endişeleri dikkate alınmıştır?

 

UBP, CTP ile ‘büyük koalisyon’ kurarak radikal reformlar mı yapmak istemektedir?

Keşke bu ‘büyük koalisyon’ önerisinin arkasında, geniş toplumsal kesimlerin çıkarlarına hizmet edecek olan bir radikal reform niyeti olsaydı!

Mesela vergilendirilmeyen ve bu nedenle kamusal gelirlerde ciddi kayıplara yol açan ekonomik ve ticari faaliyetlerin denetim altına alınması konusunda UBP’nin hangi hazırlığı vardır ve şimdiye kadar bu konuda CTP ile hangi düzeyde diyalog kurmuştur?

 

UBP yakın zamanda diğer partilerle kurduğu koalisyonlarda kötü bir deney yaşadığı için mi CTP’ye yönelmektedir?

Bunun tam tersi bir durumun sözkonusu olduğu, UBP genel başkanının açıklamalarından anlaşılmaktadır.

Seçim öncesinde CTP ile bir koalisyonun mümkün olmadığı açıklanmıştı.

Zaten sizin koalisyon kurmak istediğiniz partiyle öncelikle temel toplumsal konularda bir yakınlaşmanız olması gerekmez mi?

CTP ile büyük koalisyon önerenlerin ‘pandemiye karşı mücadelede karşılıksız dayanışma ve işbirliği’ öneren CTP’nin bu önerisine niçin olumlu bir yanıt vermediklerini öncelikle açıklamaları gerekmez mi?

 

KKTC ciddi bir ekonomik ve siyasal bunalımın içinde olduğu için, UBP yükü paylaşacak parti olarak CTP’yi mi görmektedir?

Bu yaklaşım bile UBP ve CTP arasında bir büyük koalisyonun kurulmasına zemin hazırlayabilirdi.

Ama UBP yetkililerine bakılırsa böyle bir bunalım yoktur. Hatta, KKTC’nin her alanda ilerlemeye devam ettiği ileri sürülmektedir.

Zaman zaman sorunların dile getirilmesinin nedeninin de ‘para akışı’nı sağlamaya dönük menavralar olduğu anlaşılmaktadır.

Halbuki, CTP ve sivil toplum adına konuşanlar, her alanda tam bir çöküntü noktasına varıldığını ve bu durumun sürdürülemez olduğunu vurgulamaktadırlar.

TL kullanımından, uluslararası topluma ve hukuğa sırtını dönmekten ve diğer yapısal nedenlerden ötürü Türkiye’nin tüm sorunları otomatik olarak Kıbrıs’ın Kuzeyi’ne de ithal edilmektedir.

Türkiye’de iktidarın kendisi dışında hiç kimse ekonomik sorunları çözülebilir bulmamaktadır.

Ekonomistlerin alarm işareti verdiği bir ortamda belki de birilerinin aklına, ‘CTP muhalefette kalırsa daha da güçlenebilir’ düşüncesi saplanmıştır. O nedenle CTP’nin bir süreliğine, yani acı reçetenin uygulanmasına kadar hükümete alınması ve ondan sonra yola başka ortaklarla devam edilmesi kurnazlığı gelmiştir.

Yoksa bu büyük koalisyon, KKTC siyasetini yeniden dizayn edilmesi çabasıyla mı alakalıdır? Mesela başkanlık sistemini gündeme getirmenin ve Kıbrıs sorununda girişilen maceranın daha geniş bir kesim tarafından benimsenmesini sağlamanın bir aracı olarak mı düşünülmektedir?

CTP adına dün yapılan bir açıklamada KıbrıslıTürk tarafının, gündemde olan ve Kapalı Maraş, Ercan Havaalanı, Mağusa limanı ve Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde bulunan doğal kaynaklarla ilgili Güven Yaratıcı Önlemler’e karşı olumlu yaklaşım sergilemesinin önemi vurgulanmıştır.

Ama Daha da önemlisi CTP, hem Cumhurbaşkanını hem de hükümeti siyasi partiler ve diğer ilgili kuruluşlarla gündemde olan Güven Yaratıcı Önlemler hakkında istişare etmeye davet etmiştir.

Aslında bu açıklama büyük koalisyonun faydalarına inananlar için büyük bir fırsattır.

Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik ve sosyal kalkınmasına hizmet edecek ve iki toplum arasında yapıcı bir diyaloğun kapısını açacak olan bu önlemlerin uygulanması için varılacak bir toplum-içi uzlaşma, ayni zamanda ‘büyük koalisyon’ için de sağlam bir zemin oluşturur.

Bu yazı toplam 1419 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar