UBP Genel Başkanı ve Başbakan Jü Jü! Neden olmasın?
Geleneksel Medya ile Sosyal Medya arasındaki “çekişme” ülkemizde özellikle Serdinç Maypa adı üzerinde çok tartışıldı!
“Maypa gazeteci değil” dendi ve deniyor!
-*-*-
Maypa, gazetecilik etiği ve ilkelerini takmıyor!
Bu da söyleniyor!
-*-*-
Ve Maypa’nın gazeteci olmadığı ile ilgili daha fazla şeyler de dile getiriliyor!
-*-*-
İster gazeteci deyin – ister demeyin; içinde bulunduğumuz inanılmaz büyüklükte ve dayanılmaz çirkinlikteki siyasetin Maypa’ya kesin ihtiyacı vardır!
Maypa ve Maypa gibi bir çok internet karakteri ya da fenomeni; mevcut siyasi kirliliğin panzehiridir!
-*-*-
Dün bunu bir kez daha yaşadık!
Jü Jü meselesini kimse yazamadı, kimse bu konuya değinemedi!
İlk yazan ya da ilk yazanlardan biri Maypa oldu!
-*-*-
Jü Jü kimdir?
UBP’nin “Kraliçesi”dir!
Başbakan’ın çok yakınıdır!
Hatta en yakınıdır!
Bir iş kadınıdır!
Bir siyasetçidir, UBP’nin Girne Kadın Kolları Başkanı’dır!
-*-*-
Jü Jü bir “suçlu” mudur?
Elbette değildir!
Ama Jü Jü, kirli siyasetin en birincil aynalarındandır!
-*-*-
Sahte diplomada adı geçmektedir!
Kıb – Tek’e doğrudan akaryakıt alımında adı kullanılmaktadır!
UBP’nin istihdamlarında ve UBP’liyim diyenlerin kredi taleplerinde tek yetkili olduğu belirtilmektedir!
-*-*-
Para trafiğiyle ilişkilendirilmektedir ve hepsinden önemlisi; KKTC’den aldığı “Baf doğumlu ailenin Girne doğumlu çocuğudur” doğum belgesi ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nden vatandaşlık – kimlik ve pasaport temin ettiği dahi söylenmektedir!
-*-*-
Kudret Özersay “en gıymatlı” diyerek ve isim açıklamadan” şunları soruyor; “… Bu arada tüm diğer mahkeme önüne çıkarılan sahte diplomalılardan FARKLI olarak bu şahıs NEDEN SABAHIN KÖRÜNDE mahkemeye çıkarıldı? BASIN GÖRMESİN, KİMSE FOTOĞRAF ALAMASIN ve “İNCİNMESİN” diye değil mi? Kendisine bu KIYAĞI KİM ÇEKTİ? Bu kıyağı kimin talep ettiği malum ama KİMİN KABUL ETTİĞİni öğreneceğiz ve onları da deşifre edeceğiz…”
-*-*-
Benim tavsiyelerim:
1 - Jü Jü, UBP’ye başkan adayı olmalıdır!
2 – Jü Jü’nün tüm UBP genel merkezlerine fotoğraflarının asılması yeterli değildir; kesinlikle her ilçe binası önüne heykeli dikilmelidir!
3 – Ünal Üstel siyaseti bırakmalıdır! Yeter abi artık!
Başka da diyeceğim yoktur!
-*-*-
Serdinç Maypa mı?
Gazeteci mi değil mi tartışmam ama tüm gazetecilerden daha etkili gazetecilik yaptığı gerçektir!
Ama efendim nasıl olur?
Dedikodu yapıyor!
Bak adı şu işe de bulaştı!
Geçiniz!
Bu sistemde Maypa’lara ihtiyaç mutlaktır!
Medya’nın yaratacağı algı çok önemlidir!
Azerbaycan KKTC’yi tanıyacak!
Böyle bir iddia dolaşıyor!
Mümkün değil; Türkiye buna asla izin vermez!
-*-*-
Ama Türkiye yetkilileri öyle konuşmuyor!
Konuşulanlara bakmak doğru değil!
-*-*-
Medya mı?
Medya her şeyi yazabilir!
Önemli olan yaratılan algı değil; gerçeklerdir!
-*-*-
Çok basit bir örnek vereyim; içinde olduğumuz yaz aylarında, plajlarda – sahillerde binlerce kadın bikini giyiyor!
İki parçadan oluşan bikiniler, genellikle bir kadının vücudunun toplam kapladığı alanın en fazla yüzde 2’sini hadi bilemediniz 5’ini kaplasa da; buna rağmen “DÜRÜST” ve “DOĞRU”erkekler, sırf çıplak noktalara bakmasınlar diye, genellikle “kapalı” alanlara göz dikiyor!
-*-*-
Efendim, çok seksist bir örnek verdin!
Daha iyi anlamanız açısından bunu yaptım!
Bu erkekler ne güzel erkeklerdir ki, ne drüst ve ahlaklıdırlar ki, kadınların çıplak yerlerine değil, kapalı noktalarına bakıyorlar!
Yaaaa!
-*-*-
Azerbaycan, Ersin Tatar’ı davet etmiş!
Vaaaay aha bizi tanıyacak!
KKTC’yi tanıdığını ilan edecek!
-*-*-
Katil İsrail’in Filistin’deki katliamlarının en az yüzde 40 sorumlusu olan Azerbaycan’a; bir de bu açıdan bakın lütfen!
Bilmem anlatabildim mi?
Ayşe Başar…
Yaşayan en eski meslektaşımızdı…
1950’lerde Kıbrıs Yayın Kurumu’nun (RIK) çalışanları arasındaydı; akabinde 1963 sonlarında Kıbrıs hadiseleri başlayınca, BRT kadrosunda yerini alacaktı…
-*-*-
Küçük çocuktum…
Ayşe hanım ve değerli eşi Emir Ali Başar beyefendi, yaz aylarında Yeşilırmak köyüne tatile gelenler arasındaydı…
Çoğunlukla “Şefikaba’nın evcikleri” dediğimiz bungalovlarda kalırlardı…
Halama kahve içmeye gelirlerdi…
-*-*-
Çok güzel insan nasıl olur, nasıl olmalı?
Bu iki sorunun yanıtı, bu iki insandı…
Her zaman kibar, nazik, çok güzel konuşan, sevgi doluydular…
-*-*-
Ayşe Başar hanımefendinin öldüğü haberini dün medyadan öğrendim…
Allah rahmet eylesin…
1929 doğumlu Emir Ali hocamız hayatta; sağlık dilerim…
Tüm ailenin ve tabii ki Kıbrıslıların başı sağ olsun…
-*-*-
Kimler geldi, kimler geçti…
Nerelerden, nerelere geldik…
Sorry be arkadaşlar ama, Ayşe hanımların, Emir Ali beylerin ülkesiydik; şimdi Ünal abilerin, Fikri kardeşlerin, Erhan hocaların ve Jü Jü bacıların ülkesiyiz!
-*-*-
Diplomalar sahte, dostluklar sahte!
Kimlikler sahte!
Vatandaşlıklar gollifa!
Rüşvetler havada uçuşuyor!
Devlet…?
Neyse!
Hepimiz benzer hatayı yapıyoruz… Meselelere duygusal bakıyoruz; birçok olayı vicdanla yargılıyoruz… Oysa ortada hukuk var! Merih Demiral, sadece Türkiye’nin Avusturya’yı 2-1’le Euro 2024’ten dışarı ittiği maçın değil; o maçta oynadığı oyunla turnuvanın bugüne kadarki en iyi performansının sahibidir… Müthiş iki gol attı; süper bir savunma yaptı… Ama maç sırasında veya sonrasında iki eliyle yaptığı “siyasi” işaret; turnuvadaki kariyerini bitirebilir… Hatta, bundan sonraki futbol yaşamının da Türkiye’ye mahkum olmasına sebep olabilir… Ortada bir yasak varsa uyacaksınız! Kanunlar, kurallar uyulması içindir! Başkaları uymuyordu, bilmiyordum, görmediydim olmaz!