‘UBP İLE YENİDEN PAZARLIK OLMAZ’
YENİDÜZEN’e konuşan Başbakan Ömer Kalyoncu, UBP Kurultayı sonrasında hükümetle ilgili yeniden pazarlık yapmanın mümkün olmadığını söyleyerek, “UBP’nin yeni başkanı ya mevcut protokolle bu yola devam eder veya hükümet bozulur” dedi
Ödül AŞIK ÜLKER
Başbakan Ömer Kalyoncu, UBP Kurultayı sonrasında hükümetle ilgili yeniden pazarlık yapmanın mümkün olmadığını söyleyerek, “Eğer UBP yola devam etmek istiyorsa kendi bakanlarını değiştirecekse değiştirir ama yeniden bir pazarlığın mümkün olduğu kanaatinde değilim. Dolayısıyla UBP’nin yeni başkanı ya mevcut protokolle bu yola devam eder veya hükümet bozulur diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Kalyoncu, UBP Genel Başkanı’nın değişmesi durumunda erken seçime gidilmesi veya mevcut meclisten başka hükümet modeli çıkması konusunda da “Bekleyip göreceğiz” dedi.
Hükümet çalışmaları hakkında da bilgi veren Başbakan Kalyoncu, hükümet programındaki 3 aylık hedeflere biraz sarkmayla uyum gösterildiğini açıkladı. Kalyoncu, meclisin de daha hızlı çalışması gerektiğini söyledi.
Soru: Öncelikle hükümet programından başlayalım. Bu hükümet programını diğerlerinden ayıran en önemli özellik yapılacakların takvime bağlanmış olmasıydı. Programda ilk ayda “Genel Gıda ve Yem yasası uyarınca Risk Değerlendirme Kurulu oluşacak, tüzükleri yapılacak” denmişti. Durum nedir?
Kalyoncu: Tüzükleri henüz yapılabilmiş değil, çalışmalar devam ediyor. Risk Değerlendirme Kurulu oluştu. AB uyum çalışmalarında çalışmaların etkin olarak eşgüdümünün sağlanması, yönetilmesi, yönlendirilmesi ve izlenmesi için bakanlar düzeyinde AB uyum, reform ve Yönetim Grubu oluşturulacak demiştik, bu oluşturuldu.
“3 aylık hedeflere biraz sarkmayla uyum gösteriliyor”
Soru: Hükümet kurulalı üç ay olmak üzere, üç aylık süre zarfında yapılacaklarda durum nedir? Programda “Kamunun tüm birim ve kesimlerinde istihdamı düzenleyen yasa çıkarılacak” demiştiniz. Bu ve diğer 3 aylık diğer hedefler ne aşamadadır?
Kalyoncu: Bu yasa hazırdır ama henüz Bakanlar Kurulu’ndan geçirilmemiştir. Biraz sarkabilir.
Ekonomide kayıt dışılığı önleyecek Kayıt Dışı Eylem Planı’nın takvimlendirilmesi konusunda çalışmalar henüz devam ediyor.
“Telekomünikasyon'un uzman uluslararası bir kuruluş tarafından denetlenmesi girişimi yapılacak” demiştik, Ulaştırma Bakanı böyle bir girişim yapıyor.
Genel Sağlık Sigortası mali yük analizi konusunda bir çalışma yapılıyor.
Süt üreticilerine küçük ölçekli sağım ve soğutma sistemlerine geçiş için destek sağlama konusunda da çalışmalar devam ediyor.
“Gıda denetiminde tek idari yapılanmaya geçilecek” demiştik, gıda konusu artık Tarım ve Gıda Bakanlığı’na bağlıdır.
3 aylık hedefler arasında yer alan demokratik ve özerk DAÜ Yasası’nın komiteden çıkıp meclise gelmek için 15 günlük bir süresi kaldı. 3 aylık hedeflere biraz sarkmayla uyum gösteriliyor.
4 aylık hedef olan Sosyal ve Ekonomik Konsey, 3 yıllık ekonomi programı hazırdır ama taslak halindedir, tarafların tartışmasına sunuluyor. Yanılmıyorsam önümüzdeki Salı bu konuda bir toplantı yapılacak. Tartışmalarla daha olgun hale getirilecek. Bunun içinden Türkiye ile yapacağımız 3 yıllık ekonomik program da çıkacak.
“Meclisin daha hızlı çalışması lazım”
Soru: Takvimlendirme bu programda altı çok çizilen bir konuydu ama görülüyor ki bir aksama var. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Kalyoncu: Galiba daha ziyade yazın rehaveti var, yaz döneminde kurulmuş bir hükümet olmasının bir rehaveti var ama programda çok da sarkma yoktur. Dolayısıyla çok kısa süre farkıyla soınuca ulaşabileceğimizi sanıyorum. Bir de meclisin çalışma temposu sorunudur. Biraz daha hızlı çalışan bir meclise ihtiyacımız var ki işler zamanında gerçekleşsin.
Soru: Meclisin yeterince iyi çalışmadığını mı düşünüyorsunuz?
Kalyoncu: Biraz daha hızlı çalışması lazım. Daha hızlı olması daha iyi olur diye düşünüyorum.
“Muhalefette başka, iktidarda başka değil”
Soru: Sizce hükümet nasıl gidiyor? Son dönemde yine eylemler başladı...
Kalyoncu: Belli sorunlar var. Biri dövizde meydana gelen artış. Bu bir hayat pahalılığı yaratıyor. Tabi dövizdeki artış kadar bir hayat pahalılığı değil ama bir hayat pahalılığı yaratıyor. Bir de 2011 yılında geçen yeni barem skalası ve bununla beraber kamuda bir rahatsızlık oluşmaya başladı.
Bu yasa geçerken kamu görevlilerinin ortaya çok fazla tepki koyduklarını söyleyemem, geçtikten sonra tepkilerini sürdürdüklerini de söyleyemem. Ama şimdi herhalde CTP’nin de hükümette olması ve belki de iki büyük partinin bir koalisyon oluşturması nedeniyle, bu tepkiyi UBP-DP koalisyonu döneminde de koyuyorlardı, bu yasanın değiştirilmesi yönünde çok daha fazla eylem koymaya başladılar.
Bu hükümet açısından bir sıkıntıdır, iki nedenden dolayı, hem eyleme maruz kalmaktan dolayı hem de istediğimiz halde değiştirememekten. Neden? Çünkü bunu değiştirebilmek bir anlamda mali olanaklara bağlı olan bir konudur. Biz bunun değiştirilmesinden yana olduğumuz halde bu mali olanakları yakalayamadığımızdan değiştiremiyoruz. Bu da bizde sıkıntı yaratıyor.
Soru: CTP kanadında mı?
Kalyoncu: Her tarafta aslında. Hükümetin genelinde de yaratıyor, onlar da önerge verdi ama tabi ki bizde daha çok sıkıntı yaratıyor çünkü biz buna geçerken de karşı çıkmıştık.
Soru: Zaten muhalefetteyken başka, iktidarda başka davranmakla suçlanıyorsunuz...
Kalyoncu: Muhalefette başka, iktidarda başka değil. Bu bir sıkıntı sorunudur. Neden? Çünkü mesele mali olanak meselesidir.
“13. maaşta sıkıntı görünmüyor”
Soru: Bütçenin boş olduğuna dair bazı iddialar var? Bütçenin durumunun iyi olmadığı, 13’incü maaşlarda sıkıntı yaşanacağı söyleniyor.
Kalyoncu: Öyle bir sorun yok, şimdilik 13 maaşta sıkıntı görünmüyor. Bütçe tamamen boştur demek mümkün değil ama tarımla ilgili problemimiz olduğu bir gerçektir. Mesela arpayı aldık henüz ödeyebilmiş değiliz. Ama arpayı hangi şartlar altında aldığımızı herkes biliyor.
Biz daha hükümeti devralmadan çiftçi kapıdaydı, daha yüksek fiyattan alınmasından yanaydı halbuki bu arpa piyasada 55’den satıldı. Devlet bunu zor şartlar altında kilosunu 62 kuruştan aldı. Devletin elinde para olmadığı da biliniyordu, bunu söylemiştik.
Eylemle ilgili yapılan her toplantıda gerek hükümet kanadı, gerekse devralacak insanlar olarak çiftçilere söyledik. Ama söylemiş olmak çoğu zaman para etmez. Aldıktan sonra “artık öde” diye kapıya dayanılır ama işin realitesi de bu.
Biz bunu zorluklara rağmen aldık, şimdi de ödeme zorluğumuz var. Ödeyeceğiz, bir şekilde ödeyeceğiz.
Soru: Bir şekilde derken?
Kalyoncu: Bu arpanın temlik edilmesi, borç alınması veya ihaleye çıkılıp satılmasıyla alınan parayla çiftçiye olan borcun kapatılması yönünde bazı girişimler yapıldı, şimdilik henüz bir sonuca ulaşamadık ama böyle girişimler var.
“Benim ve parti başkanının yaşı sorgulanmaz”
Soru: Tarım Bakanı değişti. Bu yaşananların bir etkisi var mı bu değişiklikte? Yeni bakan eski bakana göre neyi değiştirecek?
Kalyoncu: Tarım Bakanı değişikliği arpayı aldığı ve ödemediği için değil. Hiçbirimiz için hayat ne milletvekilliği ne bakanlık ile başladı, onunla da son bulmayacak. Dolayısıyla konuyu böyle ele almak yerine şunu söyleyebilirim, Önder bey zaten tarımdaki zorlukların aşılabilmesi açısından bir plan ve proje hazırlamıştı.
Ama bu değişiklik farklı nedenlerle gündeme gelmiş olan bir değişikliktir, partinin ihtiyaçları, gençleştirme çerçevesinde yapılmış bir değişikliktir.
Bu konuyla ilgili spekülasyonlar yapılıyor, ben bu konuyla ilgili spekülasyonlara girme niyetinde değilim. Bütün arkadaşlarımız bizim için değerlidir ve makbuldür.
Şimdi bu değişim nedeniyle arkadaşlarımın söylediği laflarla ilgili yorum yapmak herhangi birini zor durumda bırakmak gibi bir niyetim yoktur.
Değişim yapılmıştır, herhangi biri kötü yaptığından dolayı bu değişim gündeme gelmemiştir. Durum budur, değişmiştir. Artık bu noktadan sonra üç yeni bakanımız vardır.
Soru: “Gençleştirme” açıklaması çok kabul görmedi, ne parti içinde ne de dışarıda. Yapılan yorumlarda “Başbakan ve Parti Başkanı genç değilken, neden hükümette gençleştirmeye gidildi” de dendi. Bakanlar değişince ne değişti, neden ihtiyaç duyuldu?
Kalyoncu: Değiştiren ben olduğum için benim yaşım sorgulanmaz ve parti başkanı da aynı şekilde. Bu sorgulanmaz.
Ne değişti? Birşey değişmedi, değişecek birşey yok ama yeni bir nefes, yeni bir soluk ve geleceğe yeni bir hızla devam etme açısından bu değişiklikler yapılmıştır, öyle bakmak lazım.
UBP KURULTAYI HÜKÜMETİ NASIL ETKİLER?
“UBP ile yeniden pazarlık yapmayız”
Soru: Hükümet kurulalı üç ay. Önümüzde de bir UBP kurultayı var. Bu kurultay sonrasında Özgürgün’ün kazanmaması durumunda, diğer adayların hükümetle ilgili yeniden pazarlık yapma gibi yaklaşımları var. Belki de 1 Kasım’dan sonra yeniden bir değişime ihtiyaç olacak, hem hükümetin yapısı anlamında hem de UBP ile yeniden pazarlık yapma noktasında. Kurultay sonrasında hükümeti neler bekler?
Kalyoncu: Yeniden pazarlık herhalde mümkün değil. Eğer UBP yola devam etmek istiyorsa kendi bakanlarını değiştirecekse değiştirir ama yeniden bir pazarlığın mümkün olduğu kanaatinde değilim. Dolayısıyla UBP’nin yeni başkanı ya mevcut protokolle bu yola devam eder ya da hükümet bozulur diye düşünüyorum. Ama daha kimin başkan olacağı belli değil, dolayısıyla spekülasyon yapmak istemem.
Soru: Özgürgün’ün kazanmaması durumunda erken seçim gündeme gelebilir mi? Yoksa bu meclisten başka hükümet modeli çıkabilir mi?
Kalyoncu: Bekleyip göreceğiz.
Soru: Sizin bu konuda öngörünüz nedir?
Kalyoncu: Politikada herşey olabilir, “bekleyip göreceğizi” o anlamda kullandım.
KIB-TEK hangi bakanlıkta?
Soru: KIB-TEK’in Maliye Bakanlığı’ndan alınacağı açıklanmıştı. Sonrasında “olmayabilir” dendi. Bu konuda durum nedir?
Kalyoncu: Önümüzdeki çarşambayı beklemek lazım.
CTP’DE TOPARLANMA...
“(İki başlılığa )Ne ben ne de Sayın Talat böyle birşeye fırsat vermeyiz”
Soru: CTP’de parti başkanı değiştikten sonra bir toparlanma oldu mu?
Kalyoncu: Bu konuda dışarıdan baktığınızda belli bir derlenip toparlanma olduğu görülür. Üç bakan değişti. Eskiden konu gündeme gelmeden, değişiklik yapılmadan her tarafta konuşulmaya başlanırdı ama bu defa böyle birşey olmadı.
Soru: Bu defa olmaması konunun parti içinde yeterince ve gerekli organlarda tartışılmaması olarak da yorumlandı...
Kalyoncu: Gerekli organlarda tartışıldı.
Soru: Başbakan’la Parti Başkanı’nın farklı kişiler olması partide iki başlılık yaratıyor mu?
Kalyoncu: Ne ben ne de Sayın Talat böyle birşeye fırsat vermeyiz.
Soru: Herhangi bir sıkıntı, rahatsızlık olmadı mı?
Kalyoncu: Herhangi bir sıkıntı şimdilik olmadı.
SU TÖRENİ: Açılış mı, seçim mitingi mi?
“Oraya gelenler attıkları sloganlarla bir seçim havası oluşturdular”
Soru: Türkiye’den gelen su konusunda Kıbrıs’ta yapılan açılışla ilgili bazı rahatsızlıklar gündeme geldi. Açılışın seçim mitingine çevrilmesi rahatsızlık yarattı. CTP Genel Başkanı Talat da açılış törenini beğenmediğini ifade etti. Açılış töreni sizin içinize sindi mi?
Kalyoncu: Konu sosyal medyada, gazetelerde tartışıldı. Belli kişiler bu konuyla ilgili görüşlerini söyledi. Dolayısıyla bu konuyla ilgili bir fikir oluştu diye düşünüyorum. Türkiye’de seçim dönemi olmasaydı belki de daha başka türlü bir açılış töreni olurdu.
Seçim döneminde düzenlenen bir açılış töreni oldu. Oraya gelenler tabi ki attıkları sloganlarla bir seçim havası oluşturdular. Türkiye’nin seçim yasası seçim döneminde bu tür işlere elveriyor. Dolayısıyla Türkiye’deki açılışta buradakinden çok daha fazla seçim mitingini andırır bir havada geçti.
Ama bir tane AK Parti bayrağı da yoktu, Türk bayrağı ve Sayın Erdoğan’ın posterleri vardı. Ama dışarıdan bir izleyici onu bir seçim mitingi olarak algılayabilir. Sonuçta konuşma yapanlar arasında aday olan kişiler vardı. Türkiye’nin en büyük partisinin kurucusu ve TC Cumhurbaşkanı oradaydı.
Dolayısıyla bu açılış töreninden böyle bir havaya bürünmüş gibi bir izlenim çıkabilir ama dediğim gibi Türkiye’nin seçim yasası buna elveriyor. Mesela bizim seçim yasamız açılışları yasaklar.
“Tartışmalarla önemli gelişmeyi gölgelememeliyiz”
Soru: Türkiye’deki seçim yasası bu tür hareketleri engellemiyor olabilir ama Kıbrıs’ta böyle bir açılışın seçim mitingi havasında yapılmasından rahatsızlık duymadınız mı? Kendinizi buradaki açılışta ev sahibi gibi hissettiniz mi? Konuşmanızda Erdoğan’dan “misafirimiz” diye bahsettiniz... Bu açılışın seçim sonrası yapılması yönünde bir talebiniz oldu mu?
Kalyoncu: Ben bu ifadeyi TC Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın misafir olduğuna vurgu yapmak için söylemedim, gayri ihtiyari söyledim. Elimde yazılı bir metin vardı ama ona sadık kalmadım kürsüye çıktığımda. Yani dolayısıyla ev sahibi olmak, misafir olmak meselesinden ziyade orada önemli bir açılış vardı.
Yaptığımız tartışmalarla bu önemli gelişmeyi gölgelememeliyiz. Türkiye’den su geliyor, buna bizim ihtiyacımız var. TC yetkilileri açılışlarda meydana gelenleri, oluşan tepkileri, kendileri açısından olumlu izlenimleri derleyip kendileri de bir değerlendirme yapacaktır diye düşünüyorum.
KIBRIS SORUNU…
“Rum tarafından ilk sinyaller çıktı ki bu iş Mayıs’a kadar bitmez”
Soru: Biraz da Kıbrıs konusundan bahsedersek, özellikle Güney kaynaklı haberlerde referandum konuşuluyor. Müzakere sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Mart’ta referandum öngörüyor musunuz?
Kalyoncu: Kıbrıs sorunuyla ilgili umutlu olmak lazım. Biz şimdiye kadar Kıbrıs sorununda hep umutla uğraşarak bu noktaya geldik. Dolayısıyla Mart’ta refarandum olacakmış gibi bir çalışma ortaya koymak lazım.
Ama zaten Rum tarafından ilk sinyaller çıktı ki bu iş Mayıs’a kadar bitmez. Sebebi de Rum tarafında genellikle seçimler yaklaştığında siyasal partiler kendi ittifaklarını veya kendi çizgilerini oluşturmak açısından tedbir almaya başlarlar ve Kıbrıs sorununu konuşmak onlar için zor bir hale gelir.
Oy kaybetmemek açısından çekiniyorlar ve konuları derinine tartışmaktan vazgeçiyorlar. Ama biz yine de umutla, bu iş olacakmış gibi çalışmalıyız.
Soru: Müzakerelerdeki gidişatı nasıl görüyorsunuz?
Kalyoncu: Gidişat olumlu, fena değil. En azından bir mesafe katediliyor.
ATAMA KRİZİ…
“Cumhurbaşkanı istemezse (atamaları) onaylamaz”
Soru: UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün, Cumhurbaşkanı’nın atamaları oyaladığına ve atamaları yapmadığına dair bir açıklaması vardı. Cumhurbaşkanı’nın böyle bir yetkisi de var. Başbakan olarak Cumhurbaşkanı’nın atamaların önünü tıkadığına dair birşey var mıdır, hükümetin böyle bir sıkıntısı var mı?
Kalyoncu: Söz konusu atamanın altında ilgili bakanın ve başbakanın imzası var. Ama Cumhurbaşkanı’nın da yetkisi olan bir konu, dolayısıyla “ben imzalamam” dedi. Bu Cumhurbaşkanı’nın yetkisindedir, istemezse onaylamaz.
Soru: Sorun sadece Turizm Bakanlığı müsteşarlığı konusunda mı yaşandı?
Kalyoncu: Başka bir konuda henüz yaşanmadı.
EKONOMİ…
“Ekonomiyi büyütmek gibi bir görevle karşı karşıyayız”
Soru: Son olarak vatandaşa ne söylemek istersiniz?
Kalyoncu: Ekonomik olanaklar dar. Bu ekonomik olanakları genişletmemiz lazım. Bunu nasıl yapabiliriz? Yoktan birşey varetmek ancak çalışarak mümkündür. Biz hem çalışmalıyız hem de ülkemize dıştan yatırımların çoğalmasını sağlamalıyız.
Ancak bu şekilde ekonomiyi büyütebiliriz, bir de Kıbrıs sorunu çözülürse. Kıbrıs sorununa bağlı kalmak ve sadece onu beklemek bizim görevimiz değil. Biz şu andaki durumda da ekonomiyi büyütmek gibi bir görevle karşı karşıyayız.
Ama şunu söylemekte yarar vardır, yatırım alanları geçtiğimiz yıllar içinde birilerine peşkeş çekilmiş, kimileri mahkeme kararlarıyla birilerinin elinde tutsak vaziyettedir. Mesela otel yapmak isteyen birine orayı veremezsiniz, birinin elinde ipoteklidir, bir şekilde hukuki manevralarla birinin üzerinde kayıtlı duruyor.
Konu mahkemede, kolay kolay da sonuçlanmaz. Ama mahkemenin önüne geliş biçimi bile bazen hukuki ayak oyunlarıyla olmuş. Yargının sorunu değil, yargı öncesindeki hukuk konularında bir takım ayak oyunları yapılmış ki konu yargının önünde, yargının önündeki yoğun işlerden dolayı orada beklemekte. Karar verecek ve bu yatırım alanı serbest kalacak ve biz de orayı açık artırmayla yatırım yapsın diye birine vereceğiz.
Böyle kilitlenmiş vaziyette bekliyoruz. Her tarafta böyle çok sayıda yer var, yatırımların önü bu şekilde tıkanmış vaziyette. Israrla bunların üzerine yürümeye çalışıyoruz ki ekonomiyi büyütebilelim ve insanımız bir nefes alabilsin.