UBP klasiği
‘Belediyeler Reformu’ denen hikâye memleketi ayağa kaldırdı.
“Artık olmaz öyle kalabalıklar” şeklinde kafamıza yerleşen kanaate rağmen geçtiğimiz hafta Başbakanlık önünde oluşan kalabalıktan sonra şimdi de Belediye çalışanları ve destek verenler yine kalabalıklar oluşturarak eylemlerini yükseltiyorlar.
Hükümet ille de seçimleri erteleyerek sözde reformu geçirecek.
Birileri onlara görev verdi “öyle yapacaksınız” diye, onlar da verilen emri yerine getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Reformun amacı nedir?
Belediyelerde yetersiz kalan bütçenin hizmet alanlarına yeterli hale gelmesi, vergi ödeyenlerin kaliteli hizmet alabilmesi, her ay başında maaş ödeyemez durumda olan çoğu belediyenin bu sorundan kurtulması vb.
UBP-DP-YDP hükümetinin bir yerlerden hazır aldığı reform notlarıyla meclis komitesine götürmek istediği ama dün 5.5 saatlik rötarla komiteye götürdüğü notlarda belediyelerin zor durumdan nasıl kurtulacakları ile ilgili önemli bir madde yok. Belediye sayısının azaltılması ile reform yapacakları iddiasında olanlar belediyelerine sahip çıkan çalışanların eylemleri karşısında eylemsiz kaldılar.
***
Evet mecliste değişikliği geçirebilirler. Önlerinde sayısal olarak engel yok. Genel Kurul’da da, komitede de istedikleri şekilde geçirmek mümkün.
Ancak, 28 belediyenin en az 20 belediye başkanı ve çalışanları ve tabii ki o çalışanların aileleri de, sadece sayısı azalacak belediyelerin istenen reformu gerçekleştiremeyeceği gerçeğini gören siyasi parti ve sivil toplum örgütleri de buna karşıyken değişiklik çalışır mı!
Belediyelerin sorunlarından kurtulmalarına ilişkin somut bir öngörüsü olmayan adına reform denen emrivakinin, sorunu daha da büyütmek dışında yapabileceği bir şey görülmüyor.
Bu inadın bir getirisi var ama hükümet için;
Ne kadar inat ederse, ne kadar oyalayabilirse Haziran’da yapılması gereken seçimin takvimi çalışamayacağı için otomatik olarak erteleme gelecek.
Böylece seçimle değişmesi çok muhtemel olan özellikle UBP’li belediyelerin başkanları ve yönetimi biraz daha görevde kalmış olacak.
Bir veya iki, üç maaş daha alacak, biraz daha koltukta oturacak, hükümetin başında bulunan UBP de şimdi elinde bulunan belediyeleri birkaç ay da elinde bulundurmaya devam edebilecek.
***
Bundan önce olmadığı gibi bundan sonra da UBP’nin tabii ki sorunlara çözüm bulma gibi bir derdi olmayacak.
DP’nin de aynı şekilde… YDP’nin de zaten öyle bir derdi yok.
Varsa yoksa makam.
Oraya gelmek, orada ne kadar uzun kalabilirse kalmak, iş yapar gibi görünmek, emirleri yerine getirmek veya getirmeye çalışmak, birilerinin memurluğunu yapmak ve onları memnun etmek.
***
Baksanıza, Meclisin başında oturan Zorlu Töre, covid pozitif olduktan sonra 5. gün meclise gelmiş ve koltuğuna oturmuş diye tepkiler var. Adam o kadar uzun zamandır o koltuğa oturmak için uğraşıyor, istekli oluyor, partisi onu aday yapmıyor, sonunda aday oluyor, zorlamayla da olsa o koltuğa oturuyor…
Ne yani, o kadar uğraşın, o kadar beklemenin sonunda birkaç gün bile olsa o koltuğu boş bırakmak olur mu hiç!
Yasa koyucuların başında oturan kişi o yasaları çiğneyecek kadar partisinin misyonunu yerine getiriyor! işte…
UBP’nin tek derdi bu.
Oraya gelmek, koltuklara oturmak, oturmanın devamını sağlamak için de yandaşlarını bir şekilde beslemek. Ötesi çok da önemli değil.
Ha bir de zam yapmak, söylediğini yalamak, geri adım atmak. Bunlar da UBP klasiği…