UBP mi DP mi?
1976’dan bu yana, 1993 seçimini takip eden 2 buçuk yıl hariç 2003’e kadar kesintisiz hükümet eden UBP’nin, 2003 ve 2005 seçimlerinde baş aşağı yuvarlanıp da 2009 yılında deyim yerindeyse ‘gümbür gümbür’ geri gelmesinin, ya da bir başka deyişle 2005 seçiminde yüzde 44.5 ile rekor bir oy oranına ulaşan CTP’nin 2009’da yüzde 29.34’e gerilemesinin altında yatan temel neden çok özet haliyle şu:
UBP yapınca ya da yapmayınca çok da yadırganmayan birtakım uygulamalar ve açıklamalar CTP tarafından tekrarlanınca, tepki çok sert oldu, çünkü vatandaşın CTP’den beklediği, UBP’den beklediğinin çok daha yukarısındaydı. Çıta çok daha yükseğe konmuştu.
UBP döneminde yapılan hatalar pek çok kesim tarafından ‘doğal’ karşılanırken, CTP döneminde yapılan hatalar hiç de öyle karşılanmadı, seçmen tepkisini yüzde 15 gibi büyük bir oy oranıyla gösterdi.
Ama aynı seçmen, (tümü değilse de hatırı sayılır bir miktarı) Pazar günü kullandığı oylarla, CTP’ye bir şans daha verme kararı aldığını ortaya koydu, parti 2005’teki yüzde 44.5’in ardından, tarihi boyunca elde ettiği ikinci büyük oy oranına ulaştı.
Tek başına yönetmeye yetmese de yüzde 38.37 önemli bir orandır.
Saray stratejisi önümüzdeki günlerde bize ne gösterir bilinmez ama seçmenin kararı, CTP’nin büyük ortak olacağı bir koalisyondur. Bu nedenle öncelikle Cumhuriyetçi Türk Partisi, özellikle de üst düzey yönetimi, yüzünden, ‘tek başına iktidar olamamanın hüznünü’ yansıtan ifadeyi silip atmalıdır.
Evet durum karışıktır, evet ortada çok bilinmeyenli bir denklem vardır. Koalisyon ortağı olması en muhtemel olan Demokrat Parti, Saray’la işbirliği içinde Cumhurbaşkanlığı seçimi odaklı hesapların tam da ortasında durduğundan, CTP’nin tüm faktörleri çok iyi analiz edip değerlendirme yapması gerekmektedir.
Demokrat Parti Ulusal Güçler koalisyon ihtimallerinde kilit denebilecek bir pozisyonda görünebilir ancak 12 milletvekili ile (üstelik bu vekillerin yarısı UG, yani Eroğlu’ndan emanet vekillerken), CTP’yi tehdit etmesine fırsat verilmemelidir.
Ne yani mevcut yapılarıyla şu anda DP ile UBP arasında siyaseten bir fark mı vardır?
Kıbrıs konusu mu?
DP 2010 seçiminde Eroğlu’nu desteklememiş midir?
Şu anda hedef 2015 seçiminde her iki partinin desteğini bir kez daha Eroğlu’na kanalize etmek değil midir?
Ekonomik protokol mü?
UBP malum protokolün savunucusudur da kulaklarının biri Eroğlu’nda olan, birkaç ay öncesinin UBP vekilleri Zorlu Töre’li, Hasan Taçoy’lu, Ahmet Kaşif’li, Ergün Serdaroğlu’lu DP değil midir?
Serdar Denktaş, seçimden önceki Cuma gecesi BRT’de katıldığı televizyon programında mevcut protokolün kendisini çok da rahatsız etmediğini söylememiş midir?
***
Seçimden önce başlayan ve CTP ile UBP’yi ‘ikiz kardeşler’ ilan eden propaganda seçimden sonra yaşanan gelişmelerle çok daha bir anlam kazanmıştır.
Halen için için devam eden bu propagandadan, CTP’yi DP’ye mecbur bırakmaya çalışma kokuları çıkmıyor mu sizce de?
Ya seçimden sonra ciddi şekilde artış gösteren ve CTP tabanını galeyana getirmeye çalışan, ‘UBP ile koalisyonu CTP tabanı asla kabul etmez ve hazmetmez’ şeklindeki propagandayı en çok dillendiren kim?
Bu hiç dikkatinizi çekmedi mi?
DP-UG’ciler ne zamandan bu yana CTP yönetimi ile tabanı arasına kara kedi girmesin diye uğraşmayı kendine görev bildi?
Yoksa maksat olası bir UBP koalisyonunu hem toplumun hem de CTP tabanının gözünde lanetleyip, CTP’yi o yola girmeye cesaret edemeyecek noktaya getirmek mi?
***
Doğrudur, pek çok insan CTP’nin UBP ile koalisyona girmesini doğru bulmuyor, desteklemiyor ve ağırlıklı olarak taban, bu hareketin CTP’nin geleceği için ciddi tehlikeler barındırdığını düşünüyor.
Ancak tüm bunlara rağmen, bu aşamada DP-UG ile kurulacak bir hükümetin, UBP ile hükümet kurmaktan nasıl bir fark yaratacağını tekrar tekrar kendime sormadan edemiyorum.
Esas ikiz kardeşler, aynı babadan olma bu iki parti değil midir?
***
Her iki koalisyon alternatifi de en az diğeri kadar risklidir.
Bu nedenle CTP, ne Serdar Denktaş’ın ne de arkasında duran Eroğlu’nun iki dudağının arasında olmamalı, DP-UG ile bir koalisyona mecbur olmadığını bu ikiliye açıkça hissettirmelidir.
Geniş tabanlı uzlaşı hükümeti önerisi de galiba bunu azardan hissetmeye başlamış olmalarının sinyalidir.
Bu seçimin galibi CTP’dir.
Yüzde 38.37 oy oranıyla 21 milletvekili çıkaran bir parti, koalisyon görüşmelerinin baş oyuncusudur.
Ve hükümeti kiminle kurarsa kursun, esas önemli olan CTP’nin bu hükümet dönemini nasıl değerlendireceğidir.
Gerek icraatları gerekse tavırlarıyla, bir düzen partisi midir değil midir, bunu kanıtlaması için seçmen ona ikinci ve çok önemli bir şans vermiştir.
CTP’nin önündeki esas sınav budur, gerisi teferruattır.