UBP sadece ayrıntı!
Belli ki, önümüzdeki süreç oldukça hareketli olacak. Sendikalar eylem kararlarını açıkladı. Ne var ki tartışmanın sağlıklı bir zeminde yapıldığını, muhtemelen bundan sonra da yapılacağını söylemek zor.
UBP, AK Parti Hükümeti’nin hassasiyet
Belli ki, önümüzdeki süreç oldukça hareketli olacak. Sendikalar eylem kararlarını açıkladı. Ne var ki tartışmanın sağlıklı bir zeminde yapıldığını, muhtemelen bundan sonra da yapılacağını söylemek zor.
UBP, AK Parti Hükümeti’nin hassasiyetle üzerinde durduğu ve sıraya koyduğu yasaları bu dönemde geçirmek için elinden geleni yapacak.
Yapmak zorunda…
Türkiye hükümeti gerek yasalar gerek ise ekonomi ve özelleştirme alanında tavrını açıklıkla ortaya koydu. Beklentilerini de…
Sendikalar ne kadar sert tavır geliştirirse geliştirsin, Ercan başta olmak üzere çeşitli kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi için çoktan düğmeye basıldı. En başından Elçilik eliyle eylem planı geçmiş elçi döneminde açıklıkla kamuoyuyla paylaşıldı.
Özelleştirilmesi öngörülen bazı kurumların bazılarının alıcılarının çok önceden hazır olduğu söyleniyor.
Hükümet kanadı bu şaibeleri ve ortaya atılan iddiaları temizleyebilecek güvenirlikte değil, zira bir sınavı bile skandalsız atlatmayı başaramıyor.
Ancak ortadaki tablonun değiştirilmesi için zaten çok geç kalındı. Bugüne kadar eldeki ortak zemin imkanları değil geliştirilmek, korunmak ve elde tutulmak için bile sağduyulu hareket edilemedi.
Geriye siyasi partilerle sendika kavgaları kaldı.
Bundan sonrası için de bugüne kadar yaşananlara bakıldığında, şüpheci olmak için fazlasıyla veri var.
O yüzden Sendikal Platform’un son kararı tek başına çok da bir anlam ifade etmiyor.
Ortak paydaları geliştirmenin yanında toplumsal zeminde güven yaratacak gelecek vizyonu çizecek siyasetler üretmek konusunda düne göre daha sıkıntılı bir dönem olduğu bilinciyle hareket etmek gerekiyor.
Örneğin özelleştirmeye toptan karşı çıkılmakla mı yetinilecek yoksa ortaya farklı öneriler mi konulacak?
Özelleştirmenin alternatifi ne olacak?
Bunun ötesinde artık çökmüş mevcut yapının reforme edilmesi için bugüne kadar duyamadığımız somut öneri ve yol haritalarını duyabilecek miyiz?
Gelecek on yılları da kapsayacak, muhtemel çözüm ve çözümsüzlük koşullarında Kıbrıs Türk toplumunu taşıyabilecek koşulları oluşturmak için ne düşünüyoruz?
Bugüne kadar maalesef muhalefet partileri yayımladıkları bildiriler ve UBP Hükümetini eleştirmekle yetindiler. Sendikalar ardı ardına bildiri yayımlayıp grev tehdidi yapmakla…
Bu tavrın UBP hükümetinin elini kolaylaştırdığı da bir gerçek ama mevcut ortamda yaşanan ve yaşanacak zarar UBP’yi de es geçmeyecektir.
Sorun UBP hükümetinin de ötesinde, Türkiye ile ilişkiler dahil sistemin kendisinin verdiği zararlardan kaynaklanıyor.
Oysa muhalefet ve sendikalar, Türkiye ile ilişkiler konusunda da en azından bugüne kadar ortaya farklı bir tavır, mevcut anlayışı biraz da olsun zenginleştirebilecek bir eylem koyamadılar.
Ama Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a bakışını değiştirmeden ihtiyaç ve gelecek vizyonlarını Kıbrıslı Türklerin de çıkarlarını ortaya koyarak çizmeden bu soruna ilişkin söylenebilecek her şey eksik kalacaktır.
Haksızlık etmeyelim ama genel grev tehdidi yapmak, bunu hayata geçirmek yaratıcı eylemler ortaya koymak bugün gelinen aşamada yeterli değildir. Bugün ihtiyaç olan, mevcut yapıyı değiştirecek stratejiler geliştirip, bunu hayata geçirmenin yollarını yaratmaktır.
Bunun en önemli bacağı da bugüne kadar hiçbir gelişme sağlanamamış Türkiye ile ilişkilerdir. Bu konuda bir ilerleme sağlanmadan konuşulabilecek bir vatandaşlık ve nüfus sorunu olamaz. Her iki taraf birbirine siyah ve beyaz kadar farklı bakıyor.
İlişkiler konusunda bir ilerleme sağlanmadan, özelleştirme ve ekonomik, sosyal güvenlik ve diğer tedbirler konusunda bir gelişme sağlanması da beklenemez. Çünkü bugün Türkiye hükümeti yardımların etkin kullanılmadığından dem vurarak, buradaki siyasi yapıya güvenmediğini açıklıkla dile getiriyor.
Ve açıkça bu yapıyı kendi yönetmek istiyor.
Bu konuda da son derece kararlı.
Bu sadece bir UBP Hükümeti sorunu değildir.
UBP Hükümeti güvenilmeyen ve yönetilmesi gereken bir siyasi yapıdan öte, fazla bir anlam ifade etmiyor, Türkiye siyaseti açısından. Mevcut alternatiflerle ilgili de sorunları ve güvensizlikleri var.
Geçmiş hükümet döneminden ve ideolojilerden kaynaklı bu uzaklık daraltılmak yerine farklı şekillerde çareler pekala üretilebilir. Pekala yeni aktörler eskilerinin yerini doldurabilir.
Bunları iyi hesaplamak ve UBP’nin sadece küçük bir ayrıntı olduğunu kesinlikle unutmamak gerekiyor.