UBP ve CTP
UBP ve CTP ikisi de KKTC siyasi yaşamında etkin olmuş, farklı görüşteki Kıbrıslı Türklerin oluşturduğu siyasi partilerimizdir.
Kıbrıs’ta daha demokrasinin yeşermediği 1970 yılında kurulan CTP hem ilk siyasi partimiz, hem de toplumumuzda örgütlenmiş
UBP ve CTP ikisi de KKTC siyasi yaşamında etkin olmuş, farklı görüşteki Kıbrıslı Türklerin oluşturduğu siyasi partilerimizdir.
Kıbrıs’ta daha demokrasinin yeşermediği 1970 yılında kurulan CTP hem ilk siyasi partimiz, hem de toplumumuzda örgütlenmiş ilk siyasi muhalefettir.
CTP kurulduğu günden bu yana hep barış, demokrasi, insan hakları, toplumun refah düzeyinin artması ve özgürlük için mücadele verdi.
Uzun yıllar aktif muhalefet partisi olarak siyasi yaşamda yerini alan CTP 1990’lı yılların başında koalisyon ortağı olarak ilk hükümet deneyimini yaşadı.
Maalesef 2-2.5 yıllık bu kısa dönem CTP için çok da olumlu sonuçlanmadı. Ardından yapılan ilk seçimde neredeyse dibe vurdu.
Ancak örgütlü, bilinçli ve deneyimli kadrolarıyla ana muhalefet olarak yeniden çıkış yakaladı ve sonraki ilk seçimde sandıktan birinci parti olarak çıkmayı başardı.
Bu çıkışla beraber toplum 5-6 yıllık bir CTP dönemi yaşadı. Ancak bu dönemin sonunda yapılan erken seçimde CTP iktidarı yeniden UBP’ye devrederek halktan muhalefet görevi aldı.
UBP ise kurulduğu 1976 yılında zaten iktidar partisi olarak kuruldu. İlk seçime iktidarda girdi ve çoğunluğu sağlayarak tek başına iktidar oldu.
UBP kesintisiz 30 yıl iktidarda kaldı. 1994-1996 arası kısa dönem hariç 2004’e kadar hep iktidardaydı.
Bütün bu süreçte UBP KKTC için bir yapı oluşturdu. Kurulan yapı yalnız başına sürdürülebilir değildi.
Desteğe ihtiyacı vardı.
Bu desteği de Türkiye’den sağlıyordu.
Bunu kendileri de biliyordu.
Ama asıl amaç sürdürülebilir bir yapı değil, sürekli iktidarda kalmak olunca buna aldırış etmediler.
Her seçim dönemi seçmene hoş görünecek kimi adımlar attılar.
Yetmedi daha çok yurttaş yaparak tatil günü kimlik verdiler.
Yetmedi kişisel çıkar sağladılar.
Yetmedi seçime çeyrek kala devlette işe alma kağıdı dağıttılar.
Yetmedi Türkiye’den para alarak peşin maaş dağıttılar.
Yetmedi önceden yurttaş yaptıklarını uçaklarla, gemilerle sandığa taşıdılar.
Yetmedi elçilik görevlileri devreye girdi.
Yetmedi askerler ve subaylar devreye girdi.
Yetmedi Türkiye hükümet yetkilileri devreye girdi.
Sonuçta UBP hep iktidarda tutuldu.
Ama Kıbrıs’ın kuzeyinde Kıbrıslı Türklerin yaşam süreceği demokratik, özgür, refah içinde ve mutlu bir yaşam sürebilecek bir yapı oluşamadı.
Bunun yerine Türkiye yetkililerinin iki dudağı arasından çıkacak sözlerle yönetilen bir ülke olduk.
UBP bu yapının kurucusu, oluşturucusu, besleyicisi ve yürütücüsüdür.
Şimdi UBP ile CTP’yi kıyaslayarak “hangisi gelse aynıdır”, “yok aslında birbirinden farkı” gibi beylik laflar söylemeden geçmişi, hem de yakın geçmişi iyi irdelemek gerekir.
***
Gelelim bugün içinde bulunduğumuz duruma.
CTP yeni dönemde dün akşamki PM’de önemli bir karar aldı. Eroğlu ile Erdoğan arasında New York’ta imzalanan “Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması”na Meclis onayına sunulduğu zaman hayır deme kararını aldı.
Bu karar çok kimseyi şaşırtmış olabilir. Kimilerine sürpriz de gelebilir. Ama CTP’yi iyi tanıyan biri olarak ben tersi olsa şaşardım.
Kıbrıs Türk halkının partisi olarak CTP bu kararıyla halkın beklentisine yanıt verdi.
UBP ise bu konuyu tartışmadı bile. Tartışmaya, üzerinde konuşmaya değer bulmadı.
Nasılsa “emir büyük yerden geldi” onaylamayıp da ne yapacak.
UBP bunun yerine içeride kavga etmeyi tercih etti.
“Kim kime ne dedi, kim kimin hakkında ne konuştu, sen mi suçlusun, yoksa ben mi” gibi incir çekirdeğini doldurmayan tartışmalara odaklandı.
İyi gitmeyen işler nedeniyle Cumhurbaşkanı Eroğlu, Başbakan Küçük’ü suçlarken, Küçük de Eroğlu’na yüklendi.
Sanki dün Eroğlu’nun kurduğu hükümet UBP hükümeti değildi.
Sanki Küçük o hükümete “gecikmeli de olsa” güvenoyu vermedi.
Sanki Küçük hükümeti Eroğlu hükümetinin devamı değil.
Ve İrsen Küçük önceki gün bombayı patlattı “TC ile imzalanan ekonomik protokolü Eroğlu imzaladı. Biz uyguluyoruz”.
Ne demek?
Bu protokol kötü ise neden uyguluyorsunuz?
Neden kendi programınızı yaparak TC ile yeniden masaya oturmadınız?
Neden bu kötü programı halka rağmen uygulamaya koyarak “Ne yapayım Eroğlu imzaladı, ben kucağımda buldum” gibi garip, aciz bir yaklaşım izlemektesiniz?
***
Şimdi anladınız mı UBP’nin neden söz konusu Kıta Sahanlığı Anlaşması’nı tartışmadığını.
Çünkü UBP geleneği budur.
Türkiye’den ne gelirse hoş geldi safa geldi, başımızın üzerinde yeri var. Yeter ki biz hep iktidarda kalalım.