Başbakan Ankara dönüşünde sürpriz çıkışlarına bir yenisini daha ekledi.

Önce 13. Maaş ve hayat pahalılığı ödeneğinin verileceğini açıklayan Başbakan geçtiğimiz gün meclisteki bütçe görüşmelerinde polisin sivile bağlanmasını hedeflediklerini açıkladı.

Bağlanması hedefi yanında bu yöndeki çalışmaların hızlandırılacağını söyledi.

Doğrusu UBP Hükümetinin polisin sivile bağlanması ile ilgili bir çalışma içinde olduğu bilinmiyordu.

Ancak ana muhalefet CTP’nin de desteği ile bu hedef teknik olarak mümkün.

Hükümetin bu çıkışı, şüphesiz ki toplumsal açıdan son derece önemli.

Zira bugüne kadar ayrı bir devlet şeklinde çalışan ve iktidarların iktidar olamadıklarının en simgesel kanıtlarından biri polis yönetiminin şekli.

Mecliste aynı gün konuşmasında CTP Milletevkili Sonay Adem CTP’nin hükümette olduğu dönemde bile  polis tarafından izlendiğini söyleyerek, içinde bulunduğumuz yapıyı son derece iyi özetledi.

Meclis kürsüsünden son derece önemli açıklamalar da yaptı ve polis içinde mafyalaşmaların olduğunu yine kendi Bakanlık döneminde bizzat buna şahitlik yaptığını anlattı. Eski bir Çalışma Bakanı olarak, kaçak işçi sorununun bir nedeninin polis ve polisin yapısı olduğunu dile getirdi.

Bunlar önemli açıklamalar.

Ancak UBP Hükümetinin toplumsal kazanım açısından bu hedefi işaret etmesi ne kadar önemliyse, siyasi açından bu hedefin UBP tarafından gerçekleştirilmesi de o kadar önemli olacak.

Karakterini, hükümet olma anlamını oluşturan konulardan biri olan polisin sivile bağlanması noktasında sonuç alamadı, CTP Hükümeti.

Dahası dönemin Bakanı olarak Sonay Adem bunun acizliğini polis tarafından izlendiklerini bugün anlatarak, bir kez daha gözler önünde seriyor.

CTP kendi döneminde bunun için yeterince mücadele etti mi, o dönemin şartları bunun için uygun muydu bu bir başka yazının konusu olabilir.

Aynı şekilde UBP’nin bu hedef konusunda ne kadar samimi olduğu ya da bunu gerçekten hayata geçirip geçiremeyeceği de tartışılabilir.

Ancak en azından CTP’nin bu hedefleri yerine getirememesi nedeniyle kamusal alanda kendini yeterince güçlü ifade ettiğini de söylemek zor.

En azından bu başarısızlığın sebebi konusunda yeterince iktidar olamamak konusunda genel bir yargı olduğu söylenebilir.

Şimdi yıllarca siyaseten polisin sivile bağlanmasına aslında karşı bir tavır sergileyip gerekçesini de siyasileştirilerek dejenere edileceği ile açıklayan UBP, bugün çalışmaları hızlandırma aşamasında olduğunu söylüyor.

Yıllardır kronikleşen bedelli askerlik konusunda da krizde olan ekonomik ortamda memura dağıtılan para konusunda da cesur davranan hükümetin, bunları Ankara’nın desteği ile yaptığını düşündürüyor.

Özellikle AKP hükümetinin üçüncü dönemine girerken yükselttiği iktidar gücünün de küçük meyveleri olduğu düşünülebilir bunların.

En azından öyle olması temenni edilebilir.

Ve bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde UBP’nin önemli bir siyasi kazanım sağlayacağı da öngörülebilir.

Ama siyasi rekabeti ne olursa olsun, şüphesiz ki en başından samimiyetle bunu destekleyen siyasi partilerin sonuna kadar bu hedefte hükümete destek vermeleri gerekir.

Belki bu ilk adım olur ve polisle başlayan erk talebi gelişerek toplumsal erkin de sahiplerine geçmesi konusundaki başka adımları da cesaretlendirir.