UBP’de kılıçlar çekildi!
Türlü sorun ve kriz karşısında, hatta skandallar ortamında genellikle susmayı tercih eden Başbakan Küçük, dün kelimenin tam anlamıyla Eroğlu’na karşı kılıcını çekip kükredi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, yaptığı açıklamalarda, ülkedeki ek
Türlü sorun ve kriz karşısında, hatta skandallar ortamında genellikle susmayı tercih eden Başbakan Küçük, dün kelimenin tam anlamıyla Eroğlu’na karşı kılıcını çekip kükredi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, yaptığı açıklamalarda, ülkedeki ekonomik kriz karşısında hükümeti tedbir almamakla suçlarken, muhalefetin meclisten çekileceğine ilişkin duyumlar aldığını, bu durumda da UBP’nin mecliste tek başına kalamayacağını ve 2012’de erken seçime gidilebileceğini söyledi.
Bu açıklamaların ardından 24 saat bile geçmeden, yıldırım hızıyla Bakanlar Kurulu toplantısı vesilesiyle basının karşısına geçen Küçük ise örneğini çok görmediğimiz sert bir çıkış yaptı.
“Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında bahsettiği ekonomik protokol, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun başbakanlık döneminde TC yetkilisi Cemil Çiçek ile imzalandı, bizim dönemimizde uygulanmaya başlandı. Eroğlu, Cumhurbaşkanı olmadan önceki 14 aylık başbakanlık döneminde CTP’den devraldığımız enkazı ortadan kaldıracak hiçbir tedbir almadı” dedi Başbakan.
Cumhurbaşkanı’nın özellikle ana muhalefet CTP’nin meclisten ayrılması durumunda tek partili meclisin olmayacağından mutlaka erken seçime gidilmesi gerekeceğine ilişkin açıklamasını da aynı sertlikle yanıtladı.
Hem de ilginç bir hatırlatmayla:
“Erken seçime gitmemiz söz konusu değildir. UBP; Eroğlu başkanlığında 2004 seçimlerinden sonra 16 ay parlamentoyu terk etmişti. O zaman erken seçim olmadı, şimdi de olamaz.”
Yani muhalefet döneminde CTP’nin meclis boykotu karşısında erken seçim seçeneğini uzun süre kullanmamasını canhıraş eleştirirken, şimdi açıkça, “Kim çekilirse çekilsin, erken seçim için gerekçe olamaz. CTP de erken seçime gitmemişti” diyor Başbakan.
Erken seçim koşullarının oluşmadığını iddia ediyor!
Başbakan’ın söylemlerinde işaret ettiği siyasetin içeriği ve etik kısmı bir tarafa, her iki açıklama da aslında UBP’de kılıçların kınından çıktığı anlamına geliyor.
Kısa süre önce Eroğlu-Özgürgün çekişmesinde ve Bulutoğluları-Tatar kapışmasında olduğu gibi.
Ama bu kez daha yüksek perdeden çıkıyor sesler… Daha bir bilenmiş olarak çekiliyor kılıçlar…
Doğrudan icraat ve varlık tarafından sertleşiyor, söylemler.
Uzun süreli sessizliğini bozan Cumhurbaşkanı, uzun süreli rahatsızlığını bu sert eleştirilerle ortaya koyarken, aslında bir emanetçi başkan etiketiyle, biraz da bu zor dönemin faturasını sırtlanacak bir isim gibi duran İrsen Küçük de tepkisini dile getiriyor.
Lefkoşa Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları da dün KANAL SİM’de Radyo Gazetesi’nde Ceren Cabacaba’nın sorularını yanıtlarken, UBP içinde kuyusunu kazmaya çalışanların kendi kazdıkları kuyuya düşeceklerini söylüyor, bir süre önce son derece ağır iddialarla karşısına dikilen Ersin Tatar’ın da bu oyunların kurbanı olduğunu ifade ediyordu.
Oysa ne diyordu Maliye Bakanı;
“Devleti kendi çıkarlarına alet ediyor” ithamında bulunurken, kararı açıklanmış ve hukuki süreci devam eden bir mahkeme kararında Cemal Bulutoğluları’nın haksız kazanç elde ettiğini anlatıyordu aslında.
Gerçek olan şu ki, en zor dönemde UBP Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna oturan İrsen Küçük, siyasetteki imajını da siyasi kariyerinin son demlerinde yerle bir etti.
Erdoğan’ın karşısındaki ezik Başbakan, ülkedeki krizden bihaber, “kukla” adam formasyonuna sokuldu.
Ve aslında bütün bunları biraz da siyasi hırsı nedeniyle yaşadı.
Şimdi Küçük’ü olası ilk kurultayda devirmek hiç de zor değil. Çok çekişmeli bir başkanlık ve genel sekreterlik yarışı geçiren parti, farklı kamplaşmalar ve kavgaların yarasını henüz atlatamadı.
Ve aslında esas oyun daha bundan sonra başlayacak!
Küçük’e tahammül edemeyen, Özgürgün’ü paylayan Eroğlu, bundan sonra kolay kolay bırakmak istemeyeceği egemenlik yarışında ne yapacak, bu da son derece önemli olacak.
Ve tabii ki, bir süredir, fırsat için bekleyen küskün ya da “düşük” Bakanlar ve milletvekilleri ne yapacak, bu da belirleyici olacak, UBP’nin kaderinde.
Ancak yazık ki bu kavgaların ve cesur çıkışların hiçbiri, toplumsal kazanım sağlayacak çıkışlar değil.
Kendi koltuğuna cengaver kesilenler, toplum için yeterince cesur olamıyor çünkü.