UBP bu ülkenin köklü partilerinden biridir. Kuruluşu 1974 sonrasında olmasına karşın, 1974 öncesi dönemde Rauf Denktaş liderliğinde oluşturulan yönetimin partileşmesi olarak doğdu.

1990’lı yılların başına kadar ülkeyi neredeyse tek başına yönetti. UBP ilk olarak Ocak 1994’de kurulan DP-CTP hükümeti ile muhalefete düştü. Ardından yine önce UBP-DP, 1998 seçiminin ardından da UBP-TKP koalisyonlarıyla Ocak 2004’e kadar yine hükümetin büyük ortağıydı.

Bu tarihten sonra UBP kesintilerle hükümet oldu. Ama gerek hükümette, gerekse de muhalefette olduğu dönemde tabanını sağlam tutmayı başardı.

En son geçen hafta sonu gerçekleşen UBP kurultayına 7 bine yakın üye katılarak oy verdi. Bu KKTC gibi küçük bir ülkede, hem de bu pandemi koşullarında önemli bir rakamdır.

Tam UBP’de parti içi demokrasi çalışıyor diye düşünürken dün parti içinde kimin tarafından organize edildiği sır olmayan bir darbe gerçekleşti. Böylece yarın ikinci tur için toplanacak olan ve Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy’un yarışacağı kurultay her iki adayın da çekilmesiyle herşey sil baştan oldu.

Bu durumda UBP tüzüğü ne der bilmiyorum.

Bilmem de gerekmez.

Ama bütün sivil toplum örgütlerinde yarım kalan kurultay, ya da kongrelerde yetki divan heyetine geçer. Bu durumda partinin en yetkili kişisi eski genel sekreter Ersan Saner değil, tamamlanmayan kurultayın divan başkanı olan Zorlu Töre olur.

Ama parti içi demokrasiyi askıya aldıranlar herşeyiyle askıya aldırdılar.

Peki şimdi ne olacak?

Kulislerden anladığım muhtemelen bugün, ya da yarın cumhurbaşkanı Ersin Tatar, eski genel sekreter Ersan Saner’e hükümeti kurma görevini verecek. Halbuki Ersan Saner şu anda sadece bir milletvekilidir.

Ersin bey görevi Ersan Saner’e veremez mi?

Verebilir. Çünkü Anayasa cumhurbaşkanının hükümeti kurma görevini, hükümeti kurabileceğine inandığı bir milletvekiline verebilir. Bunda yasal bir sıkıntı olmaz.

Burada asıl sorun ülkenin içine düşürüldüğü durumdur. Önce müdahale ile, hem de açık ve aleni bir müdahale ile bize bir cumhurbaşkanı seçtirdiler.

Şimdi de bir parti içi darbe ile bize bir başbakan ataması yapıyorlar.

Demokrasi mi dediniz?

O da nedir.

Sağ cenahta bundan sonra böyle. Bu onursuzluğu kabul ederek sineye çekecek olanlar siyasette var olmaya devam edecek. Bunu sindiremeyenler sessiz, sedasız siyaset sahnesinden uzaklaşacaklar.

Yazıklar olsun.

Bu ülkeyi getirdiğiniz yer burası. Artık partinize başkan bile seçemiyorsunuz. O da atama ile geliyor.

“KKTC’yi biz kurduk, biz yaşatacağız” diyen partinin düşürüldüğü durum ve ülkenin getirildiği yer burası. Ne ülkede, ne de kendi partilerinde demokrasi kaldı. Dahası böyle bir dertleri de yok.