UBP’de yerel seçim gidişatı berbat!
Sağ kanatta belediye seçimlerine bakalım...
Solda, (Şimdilik) Lefkoşa ve Girne’de ‘bir çekişme’ olduğu – olacağı gerçek...
Peki sağda?
Sağda durum vahim!
-*-*-
Neden vahim?
Ne ilginçtir, belediyelerle ilgili değişiklik yasasına CTP karşı çıktı, UBP savundu ama yeni yasa, daha çok UBP’yi olumsuz etkiledi...
Örnek verelim; Gönyeli...
Gönyeli’de UBP’nin çok güçlü bir adayla yarışa girmesi söz konusuydu...
Öteki yerlerde kimin aday olacağı netleşmemişti ancak Gönyeli’de ‘Hüseyin Amcaoğlu’ ismi neredeyse kesindi!
-*-*-
Ancak meclisteki belediye değişiklik yasası tartışılırken, UBP Lefkoşa İlçe Başkanı’nın ‘Gönyeli – Alayköy’ önerisi, bu konuda çok tutucu olan UBP Gönyeli örgütünü ayağa kaldırdı!
Bir çok UBP’li, Gönyeli Belediyesi’nin lağvedilmesi – kapatılması anlamına gelen bu öneriye yani sonuçta kendi partilerinin kararına tepki gösterdi...
Kimisi, ‘Bu tavır, Amcaoğlu soyadına karşı parti içi yıpratma tavrıdır’ dedi; kimisi ise açıkça CTP’nin efsane başkanı Ahmet Benli’ye destek verecek noktaya geldi...
-*-*-
Mevcut ortamda, Hüseyin Amcaoğlu’nun Gönyeli – Alayköy’de belediye başkan adayı olmayacağı söylemi güçlenirken; Paşaköy Belediye Başkanı Habil Tülücü, Mesarya’da ‘dört belediyenin birleştirilmesine’ çok sert tepki gösterdi...
Partisinden istifa etti...
-*-*-
Kafalar karışık!
Vadili, Akdoğan, Paşaköy ve İnönü birleşti!
Beyarmudu ve Tatlısu neden birleşmedi?
Demek ki bazı lobicilik faaliyetleri yaşandı!
Birleştirilip değersizleştirildiğini düşünenler çoğaldı!
-*-*-
UBP, zaten genel başkanlık darbeleri ile olumsuz gelişmeler yaşıyordu; şimdi değersizleştirildiğini düşünen Gönyeli örgütü, Paşaköy örgütü gibi bir çok örgütün moral bozukluğu ile dağınık bir görüntü sergiliyor...
-*-*-
UBP’nin adaylarını kim belirleyecek?
Faiz bey mi, Ünal bey mi?
Yoksa yerel örgütler mi?
Kime yakın olan şanslıdır, kime yakın olmayan şansızdır gibi sorular akla gelirken, bu da dağınıklığı artırıyor...
Çok başlılık, yıpratıyor...
-*-*-
Mesarya bir yana; UBP’de Güzelyurt ve Mağusa’da ‘aday adayı sayısı’ çok...
Bu da UBP adına ‘dezavantaj’...
Çünkü hiç bir aday adayı, ‘seçim yapalım’ demiyor...
‘Atanma’ bekliyor ama kimin atayacağını da bilemiyor...
-*-*-
UBP’nin Lefkoşa ve Girne gibi iki büyük merkezde adayı yok gibi!
Bazı isimler dolaşıyor ama bu isimlerin seçim kazanabilmeleri; CTP ile sol çekişmesinden doğacak fırsata bel bağlıyor...
-*-*-
Sonuç mu?
Şimdilik, 27 Kasım’da sandığa gidilecek gibi görünüyor...
CTP’nin hedefi 18’de 18...
Haksız da değiller...
Tahminim, 18’de 15 veya bilemediniz 14 CTP’nindir...
Kimse, kimseyi, neden aday oldu diye suçlayamaz
Belediye başkanlığı seçiminde partiden çok aday önemlidir!
Bir miktar doğru saptama!
Güçlü bir isim önemli ama güçlü bir partinin arkanızda olması da çok önemli!
Bu nedenle Lefkoşa’daki CTP adayı haliyle çok avantajlı!
-*-*-
CTP’nin Lefkoşa’da ve Girne’de belediye başkan adayı çıkarması, bazı arkadaşlar tarafından eleştiriliyor...
Hatta suçlanıyor!
‘Solu bölüyorsunuz’ falan deniyor...
-*-*-
Meseleyi, ‘Siz aynısını Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaptınız’ noktasına getirenler var!
-*-*-
CTP, her seçim noktasında, her seçim bölgesinde aday çıkaracağını daha önceden açıkladı ve bu konuda dağlar kadar hakkı vardır.
-*-*-
Cumhurbaşkanlığı seçimi mi?
Tufan Erhürman, ne kadar Mustafa Akıncı’ya rakip veya seçilmesine engel olmuşsa; Akıncı da o kadar Erhürman’a engel olmuştur!
-*-*-
Haaaa, Akıncı – Erhürman ‘paylaşımı’ Ersin Tatar’a yaradı mı?
Kesinlikle yaradı!
Erhürman ya da Akıncı aday olmasaydı, Tatar seçimi kazanamazdı!
Şimdi, aynı şey Lefkoşa için de yaşanır mı?
Bu soru da önemli...
-*-*-
Şu anda CTP’nin her seçim noktasında, her belediyede özenle belirlenmiş ve demokratik yöntemlerle seçilmiş adayları var...
-*-*-
Efendim, pazarlık ve işbirliği yapılamaz mı?
Elbette yapılabilir...
Ve yapılmalıdır...
İşte ‘sol’ değerler burada öne çıkmalıdır...
Kırmadan, incitmeden, dağıtmadan her türlü işbirliğine açık olunmalıdır...
Ama kimse, kimseyi, neden aday oldu diye suçlayamaz...
Bu da iyi bilinmelidir...
Covid 19 nedeniyle boş geçen dersler!
Öğretmen sendikalarının eğitim yılının başlamasına bir kaç hafta kala ortaya koyduğu bilgiler ve belgeler çok çarpıcı...
Okulların fiziki durumları berbat!
Eğitim Bakanı ya da hükümetimiz; öğretmenlerin ders saatleri ile kavga ediyor ve bir de külliye yapımının ‘satılmışlığa rağmen’ heyecanını yaşıyor!
-*-*-
Oysa, eğitim adına bu günlerde asıl heyecanının yaşanması, kavgasının verilmesi gereken konu; 2020, 2021 ve 2022’nin Covid 19 nedeniyle ‘boş geçmesi’...
Evet, koskocaman nesiller, neredeyse 3 yıldır doğru – dürüst ders yapamadı...
-*-*-
Bugüne kadar Eğitim Bakanı’nın, Başbakan ya da Cumhurbaşkanı’nın bu konuda bilimsel çalışma yapıldığı ve öğrencilerin kaybının giderilmesi için çaba harcanacağını duyuran bir açıklamasına rastaladınız mı?
-*-*-
Umurlarında mı sizce?
Bence hiç değil!
Sedat Peker’in Türkiye’si!
2014 yılıydı…
Yollarda bir adamın reklam panolarındaki fotoğraflarını görmüştüm…
Kim bu ya hu diye sağa sola bakınırken, bu kişinin, Türkiyeli ünlü ülkücü mafya liderlerinden ‘Reis’ lakaplı Sedat Peker olduğu söylenmişti…
-*-*-
KKTC’ye özel uçakla gelmişti…
Kendisini çok ciddi bir kalabalık karşılamıştı…
Lefkoşa’da Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın, ardından da Lefke’de Şeyh Nazım Kıbrısi'nin mezarını ziyaret etmiş, Ada’dan ayrılmıştı…
Çok kalabalık bir koruma ordusu olduğu gazetelerde haber yapılmıştı…
-*-*-
Akabinde, ‘Peker’in adamları’ diye bir kaç kişi, bazı Kıbrıslı iş insanlarına çökmüştü!
-*-*-
Yıllar sonra şimdi Sedat Peker’i ne yalan söyleyeyim, ‘keyfile’ izliyorum, heyecanla okuyorum…
Belli ki çok kızdırmışlar…
Birlikte insalara çöküyorlardı…
‘Sen artık çökmeyeceksin’ dediler, O da konuşmaya başladı…
-*-*-
Ne anlattığı, ne söylediği tabii ki çok önemli çünkü adam işin içinden biri…
Ve söylediklerinin – iddialarının tamamı bir yana; sadece yüzde 3’ü doğruysa, ‘vay guzzum vay!’ diyorum başka da bir şey demiyorum!
Bu ne büyük bir soygundur ya Rab!