UBP’deki kapışma
UBP içindeki tartışmalar artık özel bir analize ihtiyaç duymayacak kadar açık olarak kendini gösteriyor.
Konunun aslında birkaç boyutu var:
Ülkede ekonomik kriz, işsizlik, çözümsüzlük gibi kronikleşmiş sorunlar ortadayken, bu krizlere başka krizler ekli
UBP içindeki tartışmalar artık özel bir analize ihtiyaç duymayacak kadar açık olarak kendini gösteriyor.
Konunun aslında birkaç boyutu var:
Ülkede ekonomik kriz, işsizlik, çözümsüzlük gibi kronikleşmiş sorunlar ortadayken, bu krizlere başka krizler ekliyor hükümet.
Atılan her adımın ardından bir skandal baş gösteriyor.
Eğitimde, ekonomide, turizmde ardı ardına ibretlik olaylar yaşanıyor.
Hani tam da siyaset okullarında okutulacak cinsten örnekler veriyor, UBP hükümeti.
Ama bu skandallar büyürken, kendi iç çekişmeleri de en üst noktada.
Daha geçen kurultay sürecinin rövanşını alamayan kırgınlar, şimdi yeni süreç için kolları sıvamış durumda.
Başbakan da boş durmuyor.
Son derece stratejik bir atak içinde. Hedef Cumhurbaşkanlığı.
Cumhurbaşkanı ise iktidarından kolay vazgeçmiyor. Hedef gölgeb devam yapısının korunması.
Dahası First Lady’ler kendi cephelerini oluşturmuş... Hedef herkesin cephesindeki başarısı.
Gündeme gelen türlü skandallar bile derinden yürütülen bir kapışmanın ürünü olarak duruyor.
Örneğin Turizm Bakanlığı hesapları.
Hatta belki Özgürgün’ün çapkınlık macerası haberleri!
Belli ki bu süreçte parti içi kapışmalardan yenik çıkanın bundan sonraki siyaset yapabilme alanı da daralacak. En azından bunun için de bir çaba ortaya konulacak.
Keşke, bu iç kapışmalar değil, etik belirlemiş olsaydı siyaset üretimini.
Ama anlaşılan UBP’nin kritelerini ne hangi Bakan’ın kime torpil yaptığı ne de kime ne kadar haksız para dağıtttığı aşıyor.
Herşey kendi içinde ortamına ve şartına göre mübah sayılıyor.
Aylardır tartışılan faiz yasasında bile top UBP Parti Meclisi’ne atıldı.
Kimin ne kadar borcu var, bu borcuna hangi rakama düşmesi gerektiğini hesaplaya hesaplaya bitiremedi Maliye Bakanlığı.
Uzun tartışmalar sonra yapılan türlü değişikliklerle yasa tasarısı daha Bakanlar Kurulu’ndan yeni geçti.
İlahiyat Fakültesi tartışmaları ve sendikaların buna beklentileri gündemdeyken, Başbakan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ziyaretiyle geldi gündeme.
Geçtiğimiz gün Hasan Hastürer, Başbakan’ın bir öğretmen sendikasıyla “şeker gibi” anlaştıklarını yazdı ve Başbakan’ın sendikalarla uzlaşı arayışında olduğu yorumunda bulundu.
İlginçtir, dün de KTOEÖS ile Cumhurbaşkanı görüştü. Cumhurbaşkanı İlahiyat bölümünün sene ortasında açılmasının doğru olmadığını söylerken, Başbakan’la sendikalara randevu vermesi ile ilgili görüşeceği sözü verdi.
Cumhurbaşkanı’nın altını çizdiği ilginç bir başka nokta da Başbakan İlahiyat Bölümü açıp Diyanet ile görüşmeler yaparken, Cumhurbaşkanı’nın böyle bir bölümden haberdar olmadığını, konuyu basından takip ettiğini söylemesi!
Beklenti 2012’ye girerken kabinede bir değişikliğe gidilmesi. Bunun ne zaman ne nasıl olacağı da belli ki parti içindeki dengelerin güç ağırlığına göre ortaya çıkacak.
Bu süreçte erken seçim beklentisi dile getirenler de var ancak şimdilik erken seçime hazır olmayan muhalefet yapısı bunu geciktiriyor.
Yoksa ortadaki tablo dünyanın neresinde olursa olsun kaç erken seçim sebebi çıkarıyor.
Muhalefet partileri bugüne kadar hükümet kanadının son derece kötü olan karnesine karşı bir yaptırım ortaya koyamadı.
Bakalım bundan sonrası için gücünü ne kadar hızlı geliştirecek.