UBP’liler Nerede?!
Pandemi ve ekonomi krizleri yetmezmiş gibi son genel seçimlerden beri UBP Kuzey Kıbrıs halkına her türlüsünden istikrarsız hükümetleri ve siyasi krizleri yaşatmaktadır.
Seçtikleri parti başkanını AKP’ye kurban verdiler, olmadı… Parti başkanlığı yarışında en az oy verdikleri Üstel’in bir üst el tarafından başbakan olarak atanmasına razı geldiler, gene olmadı… Milletvekili olmayanın bakan olamayacağına dair parti meclislerinde karar aldılar, üst el AKP’nin bastırması ile Ertuğruloğlu bakan oldu; gıkları çıkmadı…
Ülkede iç güvenlik kalmadı, her türlüsünden cürüm günlük yaşamın olağan bir parçası haline geldi… Kamuoyu ırkçılık yaparcasına Afrika kökenlilere yükleniyor… Onların düzgün öğrenci olanları var; öğrenci diyerek ithal edilen ama aslında fakir fukara işgücü olanları var… Bir de öğrenci diye gelen, yaşı da geçkin, yaşam kalitesi de lüks olanları var; kimse bunlara bu değirmenin suyu nereden geliyor, üniversiteye devam durumu nasıl diye sormuyor. Üniversiteleri de sorgulayan yok; devamsız öğrencileri niye hala daha öğrenci diye tutuyorlarmış?!… Bunları çözecek olan hükümet edenlerdir ama hükümet sanki de taraf değil… Hükümetin partisi UBP’nin üyeleri de Afrikalılar için her şeyi söyler, hükümetteki partisine laf yok…
Özellikle Girne ve İskele bölgelerinin imar planları üzerinden yapılaşma gelişmesi olmazsa ne olumsuzluklar yaşanacağına dair öngörüleri olanlar ve imar planları yapılmasında ısrarla duranlar haklı çıktı… Bırakın karadaki çevre kirliliğini, denizler lağım oldu… CB Tatar ise, İskele bölgesinde müteahhitlere inşaat yapılanmasında kuralları boş verip istediklerini yapsınlar diye fetva verdi… CB Tatar, UBP’den siyasi, AKP’den seçtirme… Ne olsa da UBP’lilerden tıs çıksa… Denize giremiyorlar, yeşil bir çevreye sahip değiller; ama sus pus…
TL eridi, Kuzey Kıbrıs ekonomisi çöktü… İstikrarlı bir muhasebe birimine geçiş bu makus talihi önleyecektir… Hükümet partisi UBP kös dinliyor; TL’nin erimesi hükümet üyelerini çok da yakıcı etkilemedi… Ya UBP’li tabanı?!… Her gün bile bile fakirleşiyorlar; piyasada fiyat anarşisi var ama onlarda tıs yok… Başkaları bağırsın çağırsın, onlar başarsın, kendileri de kazansın; bu arada da partileri ile yüz göz olmamış olurlar… Ama hala daha istikrarlı bir muhasebe birimine geçilmedi; ekonomiyi daha bir kötüleştirecek dalga yükselmekte ve hışmınan gelmektedir… Özgürlükleri kısıtlamaya yeltendi UBP hükümeti, UBP’lilerden ses yok… Nasıl olsa onlar zaten “müfsidine” yayın ve konuşma yapmıyor; hükümete karşı zaten sus-puslar, dertleri değil…
Elektriksiz geçen kahredici günler yaşandı… 1995’te ilk defa elektrik santralı çalıştırmış, üretmiş, dağıtmış olan Kıb-Tek ilk gününden beri ihtiyacı olan akaryakıtı teminde aksama yaşamamış… Şimdi temin etmek sorun… İhalelerle ‘oynuyorlar’… Ufacık gemi ile azacık akaryakıt, ihtiyaç olan kapasitenin üç katı büyüklüğünde gemi ile ihtiyaç kadar akaryakıt… Gemi büyüklüğünde ayarı tutturamamışlar; hem de bunca yıl ve deneyim birikiminden sonra… Bakanlar Kurulu özel kararlar almış, bunları uygulayarak seksen milyon TL fazladan ödeme yapmış… Bu fazlalık nereye gitti, kimden uğradı, kimde kaldı? “Kahrolsun gavur” diyenler Rum tarafından elektrik almak zorunda kaldı… Bugün, “Rumlar hala daha Enosis’ten vaz geçmedi” diyenler, ortak elektrik hatları üzerinden Rumlardan elektrik aldı; yüzleri kızarmadı, dilleri tutulmadı… Ya UBP’li taban?! Yakıcı yaz sıcağında elektriksizlikten kahroldu; bütçesi açık veren hükümeti tarafından seksen milyon TL de bu elektriksizlik üzerinden buharlaştırıldı ama sıkıntıya giren esnafa, iş insanına da bankalardan borçlanmaları için “Müstesna bir mini ekonomik paket” sundular… Seken milyonu buharlaştırdılar, pazar faaliyetlerinde mal ve hizmet sunanlara da bankalardan borçlanma önerisi… UBP’li taban?! Görmez-duymaz-konuşmaz- kıpırdamaz…
Maliye Bakanı Atun, elektrikten de sorumlu bakan; krize rağmen Mekke’ye hacca gitti… Sıkıntılardan bunalan Başbakan Üstel Atun’u görevden alamayınca maliyenin iki üst düzey bürokratını görevden aldı; eşeğe kızdı, semeri dövdü… Dövdü ne oldu?! Eşek de kendisini tepti;
Kurban Bayramı nedeniyle özürlülere ve sosyal yardım alanlara bir defaya mahsus bir ödeme yapılacağını açıkladı ama yapamadı… Başbakan’ın atadığı maliye müsteşarına Bakan Atun imza yetkisi vermemiş… Çirkin kavga halen devam ediyor; kimin hangi görevde kalacağı, bu hükümetin ne olacağına dair bahisler oynatılır oldu kamuoyunda… UBP’liler de seyirci ki onlar aslında partisinin seçimlerdeki oylarının sahibi ve hükümetin şekillenmesinin de karar vericileridir…
Ve bir sınır dışı… Avusturalyalı birisi apar topar sınır dışı edildi… Olayla ilgili olarak yapılan ilk resmî açıklamada kişinin İnterpol tarafından aranan bir uyuşturucu baronu olduğunu söylediler… Gelişmeler sonrasında yapılan resmi açıklamalarda çok farklılıklar var; kırmızı bültenle değil mavi bültenle arıyormuş İnterpol, kara para aklıyormuş ve daha neler… Henüz daha adamı katillikle suçlamadılar; bu gidişle onu da yaparlar… Adamın avukatının resmi makamların rüşvet istediği gibilerinden açıklamaları dolaşır dillerde… Ve bu arada da şimdiki İç İşleri Bakanı mal varlığını açıkladı, görevini dürüstlükle yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini söyledi… “Kel alaka?!” gibi görülebilir ama belli ki kendileri herhangi bir zan altında kalmamak üzere bu açıklamayı yaptı… Demek ki bir şeyler var; “O, ben değilim işte” diyenler var… Ya UBP’liler?! Seyirci, dinleyici ve etkisiz unsur…
Hükümet üyelerinin bir söylediği ile diğer söylediği çelişir, anayasa ve yasalar hükümet tarafından çiğnenir, belediye seçimlerine dört ay kaldı ama yapacakları reform daha sürüncemede ve CB Tatar’ın külliyesinin temeli atılacak… Ne olsa da UBP tabanından ses çıksa… Çıkmaz tabii… Tabanının yüzde almıştan fazla oyu ile parti başkanı seçilmiş, genel seçimlerde de yüzde kırklarda oy alıp partisinin yirmi dört milletvekili çıkarmasını sağlamış kişi AKP tarafından bir kenarlara itilmişse ve kendisi buna ses çıkarmazsa, UBP tabanı niye ve neye ses çıkarsın… Balık baştan koktu…