Geçtiğimiz günlerde, sosyal medyada dolaşıma konmuş bir propaganda görseliyle karşılaştık.

Zeminde dalgalanan KKTC bayrağı, üzerinde “Doğru zamanda doğru kararları alacak kadar zeki ve güçlüdür” yazıyor. Sol alt köşede Ersin Tatar’ın gülümseyen bir resmi var, sağ altta ise ismi. İsminin hemen üstünde de, UBP’nin o meşhur güneş logosu.

Görselde yer alan cümlede özne bulunmadığı dikkatinizi çekmiştir. Yani kimin doğru kararları verecek kadar zeki ve güçlü olduğu belirtilmemiş. Artık “Ersin Tatar” mı dersiniz, “UBP’liler” mi, yoksa “KKTC halkı” mı, bu tamamen size kalmış.

Öte yandan mesajın muhatabı gayet açık. Görselin tüm kurgusu, hedef kitlesinin en başta UBP’li seçmenler olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim KKTC’ye ve Ulusal Birlik Partisi’ne  yapılan simgesel vurgu, örgütüne bağlı tabana hitap edebilmek için yapılmış.

Bu görselin Tatar’ın kampanya ekibince üretilen bir iş olmadığı besbelli. İhtimal, iyi niyetli bir partili tarafından hazırlanmış. Fakat resmi düzeydeki kampanyada biraz örtük de olsa gözlemlenen, önce UBP’lileri ikna edebilme çabasını tamamen görünür kılması bakımından önemli.  

Peki UBP’li seçmen hangi konuda ikna edilmeye çalışılıyor? Ya da böyle bir ikna çabasına neden ihtiyaç var?

Ersin Tatar iyi bir insan. Onu yakından tanıyan bir çok kişi bunun özellikle altını çiziyor. Tabi hemen ardından, büyük bir “AMA” ekleyerek.

O koskocaman “AMA”dan sonra, “Cumhurbaşkanlığı koltuğunu dolduramaz” tespiti geliyor. Ya da toplum liderliği vasıflarına sahip olup olmadığıyla ilgili kuşku ifadeleri. En yumuşak ifade ise “o makama hazır değil” oluyor.

Tüm bunları söyleyenler doğrudan doğruya kendi partilileri. Çünkü kendisini en yakından tanıyanlar onlar. Uzun yıllardır devlet geleneğinin sahibi olarak gördükleri örgütleri, bu geleneğe uygun olup olmadığından şüpheli oldukları bir ismi, devletin en tepesine aday göstermiş. UBP’li seçmenlerin kafaları işte bu nedenle karışık.

Doğrusu, Ersin Tatar da her fırsatta bu şüpheleri haklı çıkarıyor. Büyük bir iddiayla gündeme taşıdığı “Maraş açılımı” hakkında bile konulara hiç hakim olmadığı, son Meclis oturumundaki halleriyle iyiden iyiye afişe oldu.

CTP’li vekillerin soruları karşısında tıkanması, lafı bir kaç beylik söz etrafında dolandırmaya çalışması, sıkışınca işi şakaya vurması. Bunların hiç biri tutmayınca da kürsüyü terk etmesi.

Aslında Ersin Tatar, başbakanlık hayaliyle UBP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmuş, ancak soluğu, biraz da isteksizce Cumhurbaşkanlığı adaylığında almış bir siyasetçi. UBP-HP hükümeti kurulurken, Özersay’ın çatı adaylığına yeşil ışık yaktığını bugün herkes biliyor. Sonraki süreçte parti içi dengelerin onu aday olmaya zorladığını da.

Tatar’a adaylık kararını aldıranlar şimdi ne düşünüyorlar bilinmez. Durumu dışarıdan gözlemleyenler açısından ise, Metin Münir’e “Karen Fogg çocuğu” mu, yoksa “kalantor çocuğu” mu dediği bir türlü anlaşılamayan konuşmasında, kameraların UBP kurmaylarına döndüğü esnada görülen yüz ifadeleri, bir tahminde bulunmayı kolaylaştırıyor.

Evet, adaylıktan parti kurmayları da rahatsız. Bunu anlayabilmek için Tatar’ın her fırsatta kurduğu “Ben bu işleri bilirim ya, bakmayın siz” mealindeki cümlelere bakmak yeterli. UBP önce kendi kendini ikna etmeye çalışıyor. Tabandaki üyesinden, en tepedeki yöneticisine kadar.

Bir çok UBP’li, en kritik dönemlerde toplumsal sorumluluklarını yerine getirme niteliğine sahip olduklarını daha önce ispat etmişlerdi. Şimdi önlerine konulan ve partinin hatırına destekleyeceksiniz denilen aday üzerinden bir imtihana daha tabi tutulacaklar.

Bu imtihan sonucunda, Trump’ı andıran tavırlarıyla gündemden düşmeyen, devlet adamlığından çok pop yıldızlığına öykünen bir adayı devletin en tepesine taşıyacaklar mı, hep birlikte göreceğiz.

Ben bu sınavın neticesinden oldukça ümitliyim. Çünkü gerçekten de UBP’liler, ilgili mesajda ifade edildiği gibi, doğru zamanda doğru kararları verecek kadar zekidirler.

Bu görseli hazırlayanlar, işte tam da bundan korkuyorlar. UBP tabanının doğru kararı vermesinden. “Partimiz partimizdir ama ülkemiz daha önemlidir” demesinden.