UBP’nin kararı
Hükümetin geleceği ne olacak?
Var olan gerginlik hasır altına itilip, seçime kadar bu şekilde devam mı edilecek yoksa seçim öncesinde bir kırılma mı yaşanacak?
Bu, tek başına bir ‘hükümet geleceği’ meselesinden öteye, bir seçim planlamasıdır da çünkü aynı zamanda.
Kudret Özersay’ın, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen Türkiye ziyareti öncesinde apar topar sosyal medya üzerinden adaylığını açıklaması, UBP’de ciddi bir rahatsızlık yarattı.
Bu çok net.
Ankara’da neler konuşuldu, Erdoğan ve Oktay görüşmelerinde Tatar ve Özersay’a ne söylendi bilmiyoruz ama Özersay’ın adaylık açıklamasının ardından, AKP hükümetinin sözcüsü gibi hareket eden Anadolu Ajansı’nın, Özersay’ın adaylığını son derece ‘janjanlı’ bir biçimde duyurmuş olması ve hatta bu gelişmeyi, stratejik noktalardaki bazı reklam panolarında öne çıkarması, kuşkusuz akıllara ‘acaba Türkiye Özersay’ın adaylığına açıktan destek vermeye mi karar verdi?’ sorusunu düşürdü.
Çünkü bu noktaya kadar, Türkiye çok renk vermemiş, en azından görünürde, kendine bir saf belirlememişti.
Bu noktada gözler Ulusal Birlik Partisi’ne çevrildi.
Acaba Ankara Ersin Tatar’a, aday olmaması yönünde bir telkinde mi bulunmuştu?
Tatar’ın İmar Planı konusunda yaptığı son çıkışın, bu gelişmelerle bir ilgisi var mıydı?
Hemen yeni senaryolar ortaya atılmaya başlandı; YDP’nin birtakım girişimlerinin ardından, UBP, DP ve YDP’nin, bir çatı aday çıkarabileceği, Tatar’ın adaylıktan vazgeçip, başka bir isim üzerinde uzlaşılabileceği konuşulmaya başlandı.
Hatta daha da ileriye gidilerek, bu çatı adayın, Serdar Denktaş olabileceği dahi öne sürüldü.
Oysa UBP yetkili isimleri, Ersin Tatar’ın adaylıktan vazgeçmesinin söz konusu olmadığını, eğer bu partiler arasında bir seçim işbirliği yapılacaksa, üzerinde ortaklaşılacak ismin, en büyük parti konumundaki UBP’den olması gerektiğini söylüyorlar.
UBP Parti Meclisi Cumartesi günü toplanarak, bu konudaki pozisyonunu netleştirecek ve duyuracak.
Öncesinde ise Tatar, YDP, DP ve bazı sivil toplum örgütleriyle bir araya gelecek.
Bu görüşmelerin, siyasi dedikoduların odağına oturan ‘çatı aday’ arayışıyla ilgili mi yoksa Tatar’ın, adaylığı konusunda bir destek arayış turu mu olduğu, Cumartesi günü yapılması beklenen açıklamayla gün yüzüne çıkacak.
Bu iki partiyle yapılacak bir seçim işbirliği, bir yandan da hükümetin geleceğini ilgilendirecek kuşkusuz.
Tatar’ın, ‘İmar Planı konusu hükümeti bozmak için bir gerekçe değil ama bozulursa da bozulur’ şeklindeki açıklamasını,dileyen pekala bir ‘meydan okuma’ ya da HP’ye karşı bir ‘blöf’ olarak yorumlayabilir.
Hele de UBP’nin, seçim ekseninde YDP ve DP ile flört ettiği bu süreçte ve hele de seçim konusunda üç partinin yapacağı işbirliğinin, üçlü bir koalisyon hükümeti ihtimaline de evrilebileceği bir ortamda…
Fakat anlıyoruz ki, bir önceki hükümeti, ‘hukuk’ mazeretiyle dağıtan HP, İmar Planı konusundaki tavrı nedeniyle Tatar’ı, ‘hukuku yok saymakla’ suçlamasına rağmen, bunu bir hükümet krizine dönüştürme, Cumhurbaşkanlığı seçimine, hükümet dışından yürüme niyetinde değil.
Dün toplanan Bakanlar Kurulu’nun ardından Özersay’ın İmar Planı konusunda yaptığı açıklamadan, bunu net bir biçimde görebiliyoruz.
Gözler şimdi 18 Ocak’ta…
UBP’nin seçim kararı, önemli .
Hem seçime yönelik hesapların netleşmesi, hem de Türkiye’nin nabzını okuyabilmek açısından!