1. HABERLER

  2. GÜNEY

  3. 'UBP'yi desteklemek toplumsal intihardır'
'UBP'yi desteklemek  toplumsal intihardır'

'UBP'yi desteklemek toplumsal intihardır'

Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi ve Prologue Danışmanlık Şirketi Direktörü Mine Yücel, Kıbrıs Haber Ajansı'na Kuzey Kıbrıs'taki seçim sürecini değerlendirdi

A+A-

“Fark ettik ki bu toplum halen kendini geçmişin travmalarından kurtarmamış. 60’ları, 70’leri, Annan Planı dönemindeki travmayı atlatmış değil”

“Toplum son sürat ölüme gidiyor. Toplum siyasi anlamda da bu noktadadır, hızla yanlış yapmaya devam ediyor. En şikâyetçi olduğumuz şey Ulusal Birlik Partisi’dir (UBP), ama toplum dönüp UBP’yi desteklemeye devam ediyor. Bu toplumsal anlamda bir intihardır”

“Kudret Özersay’ın partisi Halkın Partisi’nin (HP) ilk kurulduğunda bir anda birinci parti olduğunu ancak sonra toplum ondan da beklediğini bulamadı ve HP düşüş yaşadı”

 “YDP seçim barajını geçemeyecek ve ve meclise giremeyecek. YDP etnik bölünme, milliyetçi duygularla oynama adına kurulmuş manipülasyon partisi”

 “Gezici ile yaşanan manipülasyonların Demokrat Parti’ye ( DP) yaradı. Barajı geçebilecek. DP mağdur görünüyor ve toplum da mağdur olanı desteklemeye meyilli…”

“UBP ne kadar sağdaysa, CTP ne kadar soldaysa, toplum aslında 10 üstünden 5 noktasındadır şu anda”

 “Kıbrıs Türk toplumu genelde son hafta kim birinci parti gibi görünüyorsa, seçimde ona oy veriyor. Şu anda birinci sırada karma oylar var”

 

Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi (Center for Migration, Identity and Rights Studies) ve Prologue Danışmanlık Şirketi Direktörü Mine Yücel, son yıllarda yapılan araştırmalara göre siyasilere olan güvenle, sosyal güven ve kendine güvenin bir döngü halinde olduğunu ortaya çıkardığını söyledi.
 Güneyin resmi haber ajansı Kıbrıs Haber Ajansı'na (KHA) 7 Ocak’ta yapılacak seçimlerle ilgili atmosferi değerlendiren Yücel, “Siyasi güven düşünce, sosyal güven  de düşüyor ve özgüven de düşer. 5 sene önce bu çalışmaları yapmaya başladığımızda fark ettik ki bu toplum hala daha kendini geçmişin travmalarından kurtarmamış. 60’ları, 70’leri, Annan Planı dönemindeki travmayı atlatmış değil. Annan Planı döneminde neredeyse bir devrim yapıyormuş gibi gelip, hiç bir şey başaramamış bir toplum var. Bütün bunlardan sonra toplum apolitik bir şekil alır. Özellikle savaş gibi dönemlerden sonra elde edilen ganimet toplumu dediğimiz, hakça elde  edilmemiş, birilerinin dağıttıklarından elde etmiş bir toplum var. Hem  de geçmişten hesap sorulmamış bir toplum var. Ve toplum görüyor ki partizanlık çok yüksek” diye konuştu.
Kıbrıslı Türkler arasında çatışmalardan gelen militer/militarist  bir yapı olduğunu ve bunun kendi yandaşlarını beslemeye devam eden bir yönetim şekline dönüştüğünü kaydeden Yücel, buna karşı farklı grupların bir araya geldiğini ve siyasi partilerin oluştuğunu ve bunların da kendi yandaşlarıyla ciddi bir kimlik oluşturduğunu anlattı.
Yücel şöyle konuştu:
 “Üst kimlik, hala ‘Kıbrıslı Türklük’, çok da güçlü değil. Niye? Çünkü geleneksel bir toplum olmanın getirdiği köy kimlikleri çok önemlidir. Kıbrıslı Türk toplumu geleneksel kimliğinden yavaş yavaş şimdi kurtulmaya başladı. Yeni jenerasyonlarda/kuşaklarda bu kimlik bırakılıyor ama değerlerimizi de bırakıyoruz. Gurur duyacağınız bir siyasi sisteminiz olsa bu sizi birlik halinde tutar. Adil bir hukuksal yapın olsa bu seni birleştirir.”
   Ünlü sosyolog Emile Durkheim’ın anomi teorisini hatırlatan (Tr Not: Anomi: toplumlarda veya bireylerde , standartların ve değerlerin bozulmasından veya amaç veya ideallerin eksikliğinden kaynaklanan bir istikrarsızlık koşulundur). Mine Yücel, Kıbrıs Türk toplumunun da geleneksellikle modernlik arasındaki geçiş sürecinde sıkıştığını ve bu aradaki dönemlerde toplumlarda intihar oranlarında artış olduğunu söyledi.
 “Toplum son sürat ölüme gidiyor. Toplum siyasi anlamda da bu noktadadır, hızla yanlış yapmaya devam ediyor” diyen Yücel, “En şikâyetçi olduğumuz şey Ulusal Birlik Partisi’dir (UBP), ama toplum dönüp UBP’yi desteklemeye devam ediyor. Bu toplumsal anlamda bir intihardır. Var olan sorunları çözecek bir siyasi yapılanma yerine hala çıkar sağlama daha önemli hale geliyor. Bu bir sorundur. Orta ve uzun planda çok daha mutsuz olacağımız ama şu anda bireysel mutluluklar yaşadığımız apolitikleşme ondandır. Bireysel menfaat daha önemlidir. O yüzden toplumsal kimliğimiz yok” diye konuştu.
 Yücel, toplumun Annan Planı döneminde Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne  (CTP) oy verdiğini, Annan Planı’na “evet” dediğini ancak bunlar beklediği siyasi etkiyi yapamayınca yeniden UBP’ye ve sonra CTP’ye sonra tekrar UBP’ye oy verdiğine dikkat çekti. Kudret Özersay’ın partisi Halkın Partisi’nin (HP) ilk kurulduğunda bir anda birinci parti olduğunu ancak sonra toplumun ondan da beklediğini bulamadığını ve HP’nin düşüş yaşadığını kaydetti.

 Yücel, “UBP ne kadar sağdaysa, CTP ne kadar soldaysa, toplum aslında 10 üstünden 5 noktasındadır şu anda. Özersay da 5’tedir. Ama o dengeyi nasıl sağlayabileceği soru işaretidir, sağlayamıyor da zaten. Çünkü iki taraftan da oy almaya çalışıyor. Hem sosyal demokrat hem de daha milliyetçi kesimden oy almaya çalışıyor. İkisini birden dengede tutamıyor tabi ki” diye konuştu.
   UBP’nin son iktidar döneminde çok fazla menfaat dağıttığını söyleyen Yücel, UBP’nin seçimden önce vermeyi yetiştiremediklerini, “oy verin, daha güçlü geleyim, seçilince vereceğim” dediğini ifade etti.
  Yücel, Kıbrıs Türk toplumunun genelde son hafta kim birinci parti gibi görünüyorsa, seçimde ona oy verdiğini kaydederek, şu anda birinci sırada karma oylar olduğunu belirtti.

  Yücel, her üç kişiden birinin siyasi ayrımcılığa uğradığından şikâyet ettiğini de dile getirdi.
 1970’lerde ve sonrasında Türkiye’den gelenlerin güçlü bir “Kıbrıslılık” kimliği geliştirdiklerini, kendilerini Kıbrıs’a ait hissettiklerini, Kıbrıs’ı vatan kabul ettiklerini kaydeden Mine Yücel, Kıbrıs Türk toplumunun genelinin kendini “Kıbrıslı Türk”, bir kısmının “Kıbrıslı” ve milliyetçi kesimin de “Kıbrıs’ta yaşayan Türk” olarak tanımladığını anlattı.
YDP’nin seçim barajını geçemeyeceğini ve meclise giremeyeceğini ileri süren Yücel, YDP’yi “etnik bölünme, milliyetçi duygularla oynama adına kurulmuş manipülasyon partisi” olarak nitelendirdi.
 Gezici ile yaşanan manipülasyonların Demokrat Parti’ye ( DP) yaradığını ve barajı geçebileceğini kaydeden Yücel, DP’nin mağdur göründüğünü ve toplumun da mağdur olanı desteklemeye meyilli olduğunu söyledi.
 Görüşmelerin durduğu bu dönemde, Kıbrıs sorununun seçimlerin gündeminde olmadığını dile getiren Yücel, partilerin sloganlarının genellikle “yolsuzluk” ve “temiz olma” noktasına yoğunlaştığını kaydetti.
 Türkiye’nin müdahalesiyle ilgili bir soruya karşılık Yücel, Türkiye’den müdahale edildiği zaman bunun ters etki yarattığını belirtti. Yücel, “Sol kesimde ters tepki yapar. Ama artık Türkiyeli kesimde de ters tepki yapar çünkü ‘siz 1-2 gün gelirsiniz, bize buna oy ver der gidersiniz ama biz burada yaşarız ve burada yaşamaya devam edeceğiz onun için kime oy vereceğimizi biz biliriz’ der” diye konuştu.
 Bir de mesaj gönderen Yücel, “İki toplum arasında bir barış tohumu atabileceksek, bunun iki toplumun birbirini anlamasıyla mümkün olabileceğine inanırım” dedi.
 Yücel, Kıbrıslı Türkler “ben kendi evimi yönetmek isterim” dediğinde Kıbrıslı Rumların bundan korkmaya başladığını ve “bak iste TAKSİM isterler, bölünme isterler” diye düşündüğünü ancak durumun böyle olmadığını söyledi. Yücel, “ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, KKTC”’yi sadece Türkiye’nin  ayrı bir devlet olarak tanıdığını ve “KKTC”’ye mali destek verdiğinin altını çizerek,  “‘Kendi evimin yönetimi bana aittir, Türkiye’ye değil’ mesajını vermek zorundayım. Bu mesajı Türkiye’ye karşı da veriyorum, bu desteğim Rumlardan da uluslararası toplumdan da yoksa ne olurum? Eğer ben güneyle bir anlaşma yapamıyorsam, Türkiye’nin de müdahalesini durduramıyorsam burada arada sıkışmış bir toplum olacağım. Özellikle uluslararası toplum ve belki Rumların da onay vermesi lazım ki Kıbrıslı Türkler kendi evinde bu yönetimi ve bağımsız olabilmeyi başarabilsin. Bu çözüm için bir tehdit değildir, tam tersi çözüm için buna ihtiyacımız var. Bunun anlaşılması lazım” diye konuştu.
 
 

 

Bu haber toplam 4685 defa okunmuştur