1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Üç anket, ittifak ve diyalog
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Üç anket, ittifak ve diyalog

A+A-

Son birkaç ayda, üç farklı kamuoyu araştırma şirketi siyasi nabzı ölçtü.
Üç araştırma da benzer sonuçlara ulaştı.

Özellikle “Cumhurbaşkanlığı” seçiminde manzara netleşiyor.

STATICA’ya göre Tufan Erhürman % 42, Ersin Tatar % 30.21
METRON’a göre Tufan Erhürman % 21.7, Ersin Tatar % 16.28
CMIRS’e göre Tufan Erhürman % 35.48, Ersin Tatar % 28.23

Seçim sonuçlarından daha önemlisi hayatın kendisi aslında…
Ersin Tatar’ın “tekerleme” gibi diline dolanan siyaseti, uluslararası toplumda hiçbir karşılık görmediği gibi henüz anlaşılmadı dahi…
Kıbrıslı Türkler dünyada iyice yalnızlaştı, temsiliyetini yitirdi.
Müzakere masası çöktü, mülkiyet düğümlendi, endişe büyüdü, Avrupa Birliği ile ilişkiler gerildi, Kıbrıslı Türk liderliği hem itibar hem diplomatik olarak geriledi.
“Gelecek belirsizliği” sırtımızdaki en ağır yük oldu.

Coğrafyanın bir yarısında tam anlamıyla “rehine”ye dönüştü toplum…

***

“Genel Seçim” için yapılan kamuoyu araştırmaları dikkat çekiyor.

Ulusal Birlik Partisi yaşanan onca yolsuzluğa, sahteliğe, kirliliğe rağmen yine de “hatırı sayılır” bir oy oranına ulaşıyor. Bunun bir sebebi “yurttaşlık” dağıtımı ve nüfus mühendisliği olmalı...

Cumhuriyetçi Türk Partisi anketlerde yine de birinci parti konumunda görülüyor.

STATICA’ya göre;
CTP: % 35.7
UBP: % 28.29


METRON’a göre;
CTP: % 24.90
UBP: % 20.85


CMIRS’e göre;
CTP: % 33.47
UBP: % 29.52
TDP: % 5.20


CTP “tek başına hükümet” olmaz ya da TDP anlamlı bir milletvekili sayısı ile Meclis’e katılmazsa iki seçenek kalacak geriye…
Ya Meclis kilitlenecek.
Ya da CTP-UBP koalisyonu zorunlu olacak.

Yeniden altını çiziyorum, CTP tek başına hükümet olmaz veya TDP anlamlı bir milletvekili sayısı ile Meclis’e girmezse…

Erken bir “genel seçim” öngörmüyorum doğrusu…
“Ulusal” ortaklık seçimleri düşünmüyor; görevde kaldıkları her günü kendilerine, yakın çevrelerine ve hizmet ettikleri güç odaklarına daha fazla menfaat dağıtmak telaşıyla kullanıyor.

“Cumhurbaşkanlığı Seçimi” kırılma noktası olacaktır kanımca…

***

2020 yılında “demokrasi ve iradeye ağır müdahale” yaşanan utancın ismine “seçim” demişlerdi.
Yine de sandık sonuçlarını anımsamak ve dersler çıkarmak gerekiyor.

İkinci turda Akıncı, kendi oy potansiyelinin yanı sıra CTP'nin oylarının tümünü almıştı.

İlk turda Akıncı ve Erhürman'ın oy toplamı 57.061 olarak kayıtlara geçmişti.
Akıncı, seçimin ikinci turunda 62.910 oya ulaşmıştı.
Bir anlamda CTP ve Erhürman’ın oyları “firesiz” Akıncı’ya gitmişti.

Sonuç şöyle değişti.
İlk tur oylamaya katılmayan 18.125 seçmen ikinci turda sandığa taşındı.
Tatar 4.412 oy farkla seçimi kazandı.

Yineliyorum demokrasi ve iradeye ağır müdahalenin yaşandığı bu utanca “seçim” demek saflık olur.

***

"Cumhurbaşkanlığı Seçimi" için geriye sayım başladı.

Burada önemli olan hem Birleşmiş Milletler'in çizdiği çerçevede müzakereleri destekleyen, demokrasi, barış, reform yanlısı seçmenle kurulacak ittifak, hem de herhangi bir siyasi aidiyeti olmayan seçmenle geliştirilecek yapıcı diyalogdur.

"Cephaleşme" olmamalıdır.
Bu denendi ve kaybımız büyük oldu.

 



Ekonomik Örgütler, TMK ve gerçek!

“Ekonomik Örgütler Platformu” bir bildiri yayımlayarak, “Mülkiyet sorunlarının adresi Taşınmaz Mal Komisyonu’dur” dedi.
Ekonomik örgütler uluslararası alanda bir çalışma grubu oluşturdu.

Avrupalı alıcılar süratle kuzey Kıbrıs piyasasından çekiliyor.
Sözleşme iptalleri başladı.
Bunun bir sebebi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin açtığı davalar, bir diğer sebebi de Türkiye’nin talimatıyla uygulamaya giren yasa değişikliği oldu.

***

Ekonomik Örgütler Platformu’nun “Kıbrıs’taki mülkiyet sorunu, şahıslara karşı dava açmak ve onları tutuklamakla çözüme kavuşturulamaz” görüşüne katılıyorum.
Ancak çözümün tek adresi olarak “Taşınmaz Mal Komisyonu”nu göstermek yeterli değildir.

1- Birleşmiş Milletler zemininde ve uluslararası toplumun onayladığı ortamda müzakerelere geri dönülmelidir.
2- Taşınmaz Mal Komisyonu etkin, süratli, adil sonuçlar üretmelidir.
3- Maraş yasal sahiplerine iade edilmelidir.
4- Kıbrıs’ın kuzeyinde hesapsız sürdürülen yapılaşma toplumsal ihtiyaçlar, altyapı, çevre de dikkate alınarak planlanmalıdır.
5- Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ‘konut alma hakkı’ birden üçe çıkartan yasa geri alınmalıdır.

Ekonomik Örgütler Platformu bu noktaları da düşünmelidir.

ekonomik-orgutler.jpg


“Biz kaçacak yer arıyoruz”

Avrupalı turistin adanın kuzeyine gelmediğini yazmıştım.
Bunun en önemli sebebi pahalılık elbette…
Kirlilik, kaos, betonlaşma gibi etkenleri de sıralamıştım.

Fulya Adalıer dostumuz, çok çarpıcı bir yerden özetledi meseleyi…
“Sadece pahalılık değil ki etken. Trafik, toplum nüfusundaki değişiklik… Yerel halktan çok temas halinde olmak zorunda kaldıkları kişiler. Bir insan neden tatile çıkar? Kafası rahatlasın, huzur bulsun, eğlensin, yeni bilgiler öğrensin, güzel yemekler yesin, bunlar için de hak ettiğine inanıyorsa para harcar. Bize gelen stres, kaos, kalabalık, kontrolsüz bir ortamda buluyor kendisini. Gelmez tabii. Biz kaçacak yer arıyoruz...”

Bu yazı toplam 2321 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar